Bilmelisin ki Allah, varlıkları ve insanı yarattı. İnsanda dört özellik var etti ki onlar;
∟ Yebuset / Kuruluk
∟ Rutubet / Nem-Islaklık
∟ Hararet / Isı-sıcaklık
∟ Bürudet / Soğukluk
Vücudun ayakta kalabilmesi ve tedavisi için de can olarak dört şey yaratmıştır. Bunlar sırasıyla şöyledir;
∟ Mirretu’s-sevda
∟ Mirretu’s-safra / öd-safra
∟ Kan
∟ Balgam
Kuruluğun meskeni/yuvalandığı yer, mirretu’s-sevdadır. Nemliliğin meskeni/kaynağı olarak da mirretu’s-safradır. Isının meskeni/kaynağı kandır. soğukluğun ve serinliğin meskeni/yuvalandığı yer de balgamdır
Hangi vücutta bu dört unsur artarsa, sağlığında sıkıntı baş gösterir. Yani, bu dört unsurun hastalanması halinde rahatsızlık başlar. Eğer bunlardan birisi diğerine oranla artış gösterirse, o yönden vücutta bir hastalık belirir. Kısaca, hangisinde azalma olursa, o cihetten bir zayıflık meydana gelir.
Bazen de bu karakter/özellikler kişinin ahlakı açısından adeta bir fıtrat oluşturur. Mesela kuruluktan azim doğar, rutubet/nemden yumuşaklık meydana gelir. Isının artmasıyla hiddetin artışı söz konusu olur. Soğukluk ve serinlikte ise ağırbaşlılık ve sabır oluşur. Bunlardan herhangi birisinde artma ya da eksilme görüldüğünde o yönden mutlaka bir hastalık ve bozulma baş gösterir.
Yüce Allah, kafa/baş üzerinde de her şey için bir yarar gösteren unsur yaratmıştır. Mesela; bakışlar göz içindir, duyma ve dinleme kulaklar iledir. Koklama burun iledir. Konuşma da dil seviyesindedir.
Nitekim karın içinde de her şey için bir maden/yer var etmiştir. Mesela; Gülme ve mutluluk madeni/yeri dalaktır. Korku ve heybet yeri de akciğerdir. Öfke ve gazab yeri yürektir. İlim ve anlayışın kaynağı kalb/gönüldür, aklın manedi dimağdır, sevinç yeri ve kaynağı da böbrektir. Ayrıca böbrek değil de göğüstür diye de söylenmiştir
İnsan bedeninde 360 damar vardır ki, güçlenmek/bağlanmak ve birleştirmek içindir. Ayrıca insanda 240 kemik yaratılmıştır. Bu, beden sağlığı ve bedenin ayakta durabilmesi için gereklidir. Nitekim şu ayet bu gerçeği bildiriyor. Rabbimiz şöyle buyuruyor;
Kesin olarak inananlar için yeryüzünde ayetler vardır. Kendi nefislerinizde de öyle. Görmüyor musunuz (Zariyat Süresi 20-21)
Hz ali demiş ki: Akıl kalptedir, merhamet ciğerdendir, acıma ise dalaktandır, nefis ise akciğerdedir. Çocuğun boyunun uzaması 21 yaşına kadar sürer, bundan sonra duraklar. Aklı ise 28 yaşına kadar gelişmesini sürdürür. Bundan sonra akılda artık bir artma gözlenemez. Sadece tecrübeler/deneyimler sözkonusudur.
Bir bilge kişi de şöyle diyor ki: Aklın yeri dimağdır, ahmaklığın yeri iki gözdür. Batılın yeri de iki kulaktır, hayanın/utanmanın yeri yüzdür. Ruhun yol burundadır, hayatın yeri ağızdır, tasa ve üzüntülerin yeri göğüstür, gülmenin yeri dalaktır. Merhamet ve öfkenin yeri yürek ve ciğerdir. Üzüntünün ve sevincin yeri kalptir, kazancın yeri iki eldedir, yorgunluk ve bıkkınlığın yeri de ayaklaradır.
Her türlü eksiklikten uzak ve münezzeh olan olan yüce Allah en iyisini bilir.
Kaynak: Ebu’l-Leys Semerkandi / Bostanü’l Arifin / bkz: 363-364