İslam, kadın ile iyi geçinmeyi, kadına karşı iyi davranmayı erkeğe farz kılmıştır. Hatta hanımından hoşlanmayan erkekleri bile, bir arada yaşamayı imkansız hale getirecek istisnai durumlar dışında, bu zorunluluğun kapsamı içinde tutmuştur. Bu durumdaki erkeklere, ilk duygusal reaksiyonlarının etkisi altında kalarak aziz yuvalarını yıkmamayı tavsiye etmiştir.
Böyle yapacakları yerde gayb alemine, yüce Allah’ın bilgisine dikkatlerini yöneltmelerini, umut bağlamalarını işaret etmiştir.
Çünkü hanımını sevmeyen erkekler ne bilecekler; belki yüce Allah o kadınları kendi haklarında hayırlı kılmıştır. İslam bu telkin ile onların soğuk gönüllerine ılık bir meltemin esintilerini yansıtmış olmaktadır.
Çünkü gerçekten hoşlarına gitmeyen eşlerinde kendileri hesabına hayırlar gizlenmiş olabilir. Şayet ilk duygusal reaksiyonlarını bastırarak hanımları ile aralarındaki ortak hayatı sürdürdükleri takdirde, ilerde bu saklı hayırlar ile karşılaşabilirler.
İslam; aile ocağına huzur, güven ve barış yuvası olarak bakar. Karı-koca ilişkilerini de karşılıklı sevgi, merhamet ve dirlik temeline oturtur. Eşler arasındaki ilişkiye karşılıklı anlayış, sempati ve sevgi hakim olsun diye, bu ilişkinin başlangıcını özgür iradeye ve serbest tercihe dayandırır
Hanımını sevmediği gerekçesi ile boşamak istediğini söyleyen birine Hz Ömer (r.a) şu cevabı vermiştir:
Yazık sana! Yuvalar sadece sevgi temeline mi dayanır? Sorumluluk, vefakarlık duyguları nerede?
Hz Ömer (r.a) bu son derece insani ve vefakarca hatırlatmasından sonra şunu tekrar belirtmekte fayda vardır:
Erkeğin göstereceği bunca sabır, nezaket, çırpınma ve ümit dolu bekleyişe rağmen eğer bu ortak hayatın artık devam edemeyeceği anlaşılır ve mutlaka eşinden ayrılıp başka biri ile evlenmek zorunda olduğu sonucuna varılırsa; o zaman kadına yol verilebilir.
Yalnız giderken vaktiyle almış olduğu mihri ve kendisine miras alarak düşünen malları yanında götürecektir. Bunlar külçelerle altın tutarında bile olsalar, hiçbir parçasını geri almak caiz değildir. Bunlardan herhangi bir şey almak, açık vebal ve şüphe götürmez bir günahtır.
Şu kadar var ki, kadınlarla iyi geçinip onlara sabretmek Allah Tealanın rızasına muhalif olmayan durumlarda geçerlidir. Yoksa kıskançlığı gerektirecek durumlarda kadınları reddetmek vaciptir.
Sözün özü şudur;
Her şeyden önemlisi evliliğin karşılıklı çıkar ilişkilerine dayalı basit bir ortaklık olmadığını hatırda tutmak gerekiyor. Aile ortamı, eşler arasında sürüp giden bir hukuk savaşının sahası değildir. Bilakis karşılıklı fazilet yarışı esasına dayalı olarak Allah’ın izniyle tesis edilen mukaddes bir müessesedir. Bu anlayış yaygınlaştıkça, şüphesiz çok şey değişecektir.
Fert ve toplum hayatını kemiren bencillik duygusu yavaş yavaş eriyecek ve huzurlu yuvalardan yayılan sükunet dalga dalga yayılarak topluma sirayet edecektir. Rabbim bunu tesis etmede bizleri muvaffak eylesin. Amin
Not: Bu arada boşanmak isteyen kişiye sormak gerek; Yeni evlendiğin kişi acaba boşandığın kişiden daha hayırlı bir kişi mi olacak? Vallahi gelen gidene rahmet okutturursa o zaman iş işten geçmiş olur. O yüzden bunu iyi analiz edip ona göre hareket etmekte fayda olacağını düşünüyorum Ancak bu analiz de kuru kafayla yapılacak bir iş değil
Vesselam…!!!
Kaynak: Cafer Durmuş / Ey İman Edenler / bkz: 303-305
Hocam gelen gideni aratmadigi zamanda olmuş hemde çok güzel geçinip gitmişlerdir.
Allah bozmasın