ref: refs/heads/v3.0
DOLAR
32,3679
EURO
34,9483
ALTIN
2.325,20
BIST
9.079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
23°C
İstanbul
23°C
Az Bulutlu
Cumartesi Az Bulutlu
22°C
Pazar Az Bulutlu
22°C
Pazartesi Az Bulutlu
24°C
Salı Az Bulutlu
18°C

Hurafe ve Batıl İnanışlar

Hurafe ve Batıl İnanışlar
14 Aralık 2022 01:58
116

Elimizde Kur’an-ı Kerim ve Hadis-i Şerifler gibi bir hidayet meşalesi varken, Müslümanlığın ulviyetini idrakten aciz, maddi ihtiraslara kendilerini kaptırmış birtakım istismarcıların uydurmalarına itibar etmek pek büyük bir gaflet ve dalalet olur.

Cehaletin, zulmün, vahşetin kara bulutlar halinde insanlık üzerine bir kabus gibi çöktüğü, insanların bu koyu karanlıklarda yollarını şaşırıp, ateşlerden, ağaçlardan, taşlardan medet umduğu, hatta, kendi elleriyle helvadan yaptıkları putlara, önce ilah diye tapıp sonra onları yedikleri, kız çocuklarını diri diri toprağa gömdükleri bir sırada;

İslâm Dininin hakikat güneşi doğunca kısa bir zamanda bu kesif ve kara bulutlar dağılmış, ateşler sönmüş, putlar yok olmuştu. . İnsanlar, Allah’ı tanımışlar, zorbaların, diktatörlerin sultasından, baskısından kurtulmuşlar, insanlık şeref ve haysiyetlerini idrak etmişlerdi.

Kadınlar da alınır satılır meta olmaktan, erkeklere zevk vasıtası olmaktan kurtulup ailedeki şerefli yerlerini almışlardı. Birbirinin can düşmanı olan aileler, kabileler kardeş olmuşlar, esirler ölümden hatta ölümden de beter olan zulümlerden kurtulmuşlardı.

İslam dininin yayıldığı yerlerde, o ana kadar görülmemiş bir adalet, bir dirlik, düzenlik hükümran olmuştu. Zira bu din, herkesin bir ana ile bir babadan geldiğini, binaenaleyh ne rengin, ne zenginliğin, ne de kuvvetliliğin, üstünlük vesilesi olamayacağını, ancak bilgili olanın ve Allah’dan en çok korkup doğru yolda yürüyenlerin, Allah indinde en şerefli olacaklarını telkin ediyordu.

Kur’an-ı Kerim’in bir ayetinde Cenab-ı Hak şöyle buyurur :

  • Ey insanlar, şübhesiz, biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Sizi – sırf – birbirinizle tanışasınız diye büyük büyük cemiyetlere, küçük küçük kabilelere ayırdık. Şüphesiz ki sizin, Allah nezdinde en şerefliniz takvaca en ileri olanınızdır (Hucurat Süresi13)

Evet, dinimiz çok sade bir dindir. Fıtridir; tabiidir. Daima akla hitap eder. Tefekküre, ilme en büyük kıymeti verir; insanlar ve cemiyetler için gerilemek şöyle dursun, yerinde saymauı bile reddeder.

Her gün aydın ufuklara doğru biraz daha ilerlemeyi, ilim ve medeniyet sahasında şahikalara yükselmeyi, insanlığa yararlı işler yapmayı tergib ve teşvik eder.

Peygamber Efendimiz: Hikmet, müminin yitiğidir, onu nerede bulursa alır.

Peygamber Efendimiz: İki gününü biri birine müsavi yapan kimse aldanmıştır buyurmuşlardır.

İslam dini hurafelere, batıl inanışlara, esatire katiyyen yer vermez. Neyi teklif etmişse, neyi emir ve neyi nehyetmişse hep aklidir, hep mantıkidir ve bir hikmete müsteniddir ve bu emir ve nehiylerin insanlığın hayrına olduğu çeşitli vesilelerle sabit olmuştur.

İslâmi itikadlar arasında aklı zorlayan, ilmin mutalariyle çatışan tek itikad yoktur. Müslümanlıkta her teklif, her akide, ilmin ışığı altında, aklın süzgecinden geçtikten sonra kabul edilir. Hal böyleyken;

Dindarlıklarından, imanlarından asla şüphe edilmeyen bir kısım Müslümanlar arasında;

  • Baykuş ötmesini;
  • Kopek ulumasını uğursuz saymaktan tutun da,
  • Elden sabun, makas almamaya,
  • Türbelere mum adamaya,
  • Türbelerin pencerelerine ve bazı ağaçlara iplik bağlamaya,
  • Şirinlik nüshaları almaya,
  • Cin dermeye kadar çeşit çeşit, aklı durduran, idraki utandıran hurafeler, batıl inanışlar almış yürümüştür.
  • Salı günü bir işe başlanmaz ve yola çıkılmazmış!.
  • Cuma günü iş yapılmazmış!.
  • Falan yatıra bir horoz adarsanız muradınız muhakkak olurmuş!.
  • Filanın türbesine iplik bağlarsanız hastalığınız geçermiş!.

Evlenme çağına giren kızlar, falan babanın türbesinde dua ederlerse bahtları açılırmış

  • Ay veya güneş tutulduğunda dümbelek çalınır veya silah atılırsa, onları tutan şeytan kaçırılırmış
  • Cenaze çıkan evde, cenazenin çıktığı yere ışık koymalı imiş!.
  • Kapıların eşiklerine nal çakmalar,
  • Yeni yapılan binaların saçağına, çocukların omuzlarına nazarlık takmalar.
  • Bakla dökmeler, remil atmalar, su ve ateş atlamalar.
  • Çeşit çeşit fallar.
  • Yıldızlardan ahkam çıkarmalar… ve daha neler neler…

Bunlar tamamen asıl ve esastan ari şeylerdir; İslam dini ile zerre kadar ilgileri yoktur.

Bir takım istismarcıların uydurmalarından başka bir şey olmayan ve çoğu batıl dinlerden geçen bu saçma sapan şeylerin hepsi gülünçtür.

Bunlar arasında öyleleri vardır ki, – Allah korusun – insanı şirke kadar götürür.

  • Bir dededen medet ummak, ve bu maksatla
  • Ölmüşlerin türbesine, mezarı başına mum yakmak, oralarda horoz kesmek veya koyun, keçi kurban etmek.. v.s.,

Bütün geri ve dar fikirleri temelinden yıkan, putperestliği, Allah’a eşler, ortaklar isnad etmeyi kökünden deviren, kul ile Allah arasında hiçbir vasıta kabul etmiyen İslam dîni nazarında şirktir; şirk ise, küfürdür.

Peygamber Efendimiz: Kuş uçurmaktan tefe’ül ve teşe’üm eden ve ettiren, gaybden haber veren ve haber alan, sihir yapan ve yaptıran bizden değildir”

  • “Kuş uçurmak, kuşun sesinden, isminden tefe’ül ve teşe’üm etmek, remil atmak, bakla dökmek, fala bakmak, Allah’tan başkasına tapanların adetidir.”
  • Nüsha yazmak, nazarlık takmak, şirinlik sihiri yaptırmak şirktir.
  • Kahinden gaybe dair bir şey soran kimsenin tövbesi ve kırk gün ibadeti kabul olunmaz.
  • Kahinin dediklerine inanan kimse de Muhammed’e nazil olanı inkar etmiş olur.” buyurmuşlardır.

Caddelerde, kaldırımlar üstüne serilmiş boy boy, renk renk bir takım kitapçıklar, risaleler görülmektedir. Kapış kapış da satılmakta olan bu kitaplar, düşünceli halkımızın dini duygularını istismar etmek isteyenlerin ortaya sürdükleri varakparelerdir; uydurmadır saçma-sapan şeylerdir.

Halikımızdan dilekte bulunurken öyle basma kalıp dualarla aramıza birini aracı koymaya katiyen lüzum yoktur. Bize şah damarlarımızdan yakın olan Allah, safiyetle, samimiyetle kendisine yönelen bir kulun duasını kabul eder. Elimizde Kur’an-ı Kerim ve Hadis-i Şerifler gibi bir hidayet meşalesi varken, Müslümanlığın ulviyetini idrakten aciz, maddi ihtiraslara kendilerini kaptırmış birtakım istismarcıların uydurmalarına itibar etmek pek büyük bir gaflet ve dalalet olur.

Sözümüzü, İstiklâl Marşı’mızın şairi Merhum Mehmed Akif’in şu mısralarıyla bitirelim :

  • İnmemiştir hele Kur’an şunu hakkiyle bilin
  • Ne mezarlıkta okunmak, ne de fal bakmak için.

Kaynak

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.