Hümeze Süresi Mekki bir süre olup, Hz Peygamber’in elçi olarak gönderilmesinin ikinci yılında bir bütün halinde indirilmiş olup toplamı 9 ayettir. Adını ilk ayetindeki, imalı ve kinayeli söz söyleyip aşağılayan anlamına gelen hümeze kelimesinden almıştır. Hz Osman’ın Mushaf’ındaki kronolojik sıralamaya göre 32, Hz Ebu Bekir’in cem ettirdiği elimizdeki Kur’an’a göre ise 104. süredir.
Allah dünya hayatında her şeyi insan için yaratmıştır. Yerden çıkan ve semadan gelen bütün nimetler insan için; özellikle müminler için yaratılmıştır. Dolayısıyla hiç kimse onları başkasına haram kılma salahiyetine sahip değildir.
Sırf servetinin çokluğundan veya fakirliğinden dolayı kimse kınanamaz. Zira Rabb’ine şükretmesini bilen cömert bir zengin ile izzet-i nefsini koruyan iffetli ve sabırlı bir fakir, Allah katında insan olarak eş değerdedir ve takva bakımından kim üstünse o daha değerlidir.
İslam da mal ve servet edinme hak ve hürriyeti vardır. Fakat ademoğlu, bütün ömrünü mala ve servete vakfeder; kendisini, yaratılış amacını, görev ve sorumluluklarını, dolayısıyla Allah’ı unutursa işte o zaman büyük hata etmiş olur.
Bilhassa mala ve servete gereğinden fazla değer verip insanlığı, şerefi ve fazileti yalnız onda görerek ihtiyaç sahiplerini durumlarından dolayı aşağılamak, işte insanı insanlıktan edip hutame cehennemine düşürecek olan bu zihin yapısı ve davranıştır.
Burada hayatını mal biriktirmeye vakfedip zamanını bütünüyle ona harcayan; bilhassa oturup yığdığı malı saymaktan ziyadesiyle hoşlanan ve hiç ölmeyecekmiş gibi davranıp Allah’ı, ahireti ve kendi akıbetini bir kez olsun hatırına getirmeye fırsat bulamayan servet düşkünü bir insan tipinin acınacak hali ve korkunç akıbeti dikkatlere arz edilmektedir.
A’lak süresinde geçmişti ki; İnsanı azdıran mal ve zenginlik değil, zenginliğin algılanış ve kullanılış biçimidir. Çünkü insanın gözünü ve gönlünü kör edip haşa Allah’a bile ihtiyacının olmadığını söyleten sulanmış kafa yapısıdır. Nitekim Allah Teala dikkat çekmiştir:
“İnsan, kendisini ihtiyaçsız / müstağni görmeye başladığı an, kesinlikle azar (A’lak 6-7)”
Böylesi kimseler mallarıyla şımarınca başkalarını hakir görüp aşağılamaktan zevk alırlar. Korktuğu kimseleri arkasından çekiştirir, çekinmediği ya da zayıf gördüğü insanları da bazen ağır sözlerle bazen de jest ve mimikleriyle toplum içerisinde küçük düşürüp mahcup etmekten, onlarla eğlenmekten çekinmezler; ne insanlardan ne de Allah’tan
Kaynak: M. Zeki Duman / Beyanu’l-Hak / C:1 / bkz: 245-247