DOLAR
27,1418
EURO
28,9323
ALTIN
1.681,16
BIST
8.039,18
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Açık
31°C
İstanbul
31°C
Açık
Pazar Az Bulutlu
26°C
Pazartesi Az Bulutlu
26°C
Salı Az Bulutlu
25°C
Çarşamba Çok Bulutlu
24°C

Hayırsız Evlat : Ne Umduk Ne Bulduk

3 Mayıs 2021 23:45
1.491
Hayırsız Evlat : Ne Umduk Ne Bulduk

Çocuğun hayırsız değil de faydalı birer evlat olmasını istiyorsanız eğer anlayacağı dilden ona Allah’ın kitabını ve Resulü’nün sünnetini anlatmalısınız. Unutmamak gerekir ki; çocuk anne ve babasının cennete girmesine de cehenneme girmesine de vesile olabilir

Her anne-baba ister ki yaşlandığım zaman bana bakacak, beni kollayıp gözetecek, bana kol-kanat gerecek bir evladım olsun. Ama evlat isterken evladın hayırlısını değilde evlat olsun da nasıl olursa olsun misali.

Geçmiş bölümlerde bu konu üzerinde yapılacak dua ve diğer şeyler üzerinde durmuştuk. Ancak uyumayıp uyutan, giymeyip giydiren anne ve babalar gün geliyor ki hayır bekledikleri göz nuru evlatlarından vefasızlıkla karşılık buluyorlar, hayırsız oluyorlar. Bu tabi ki istisnai durumlardan sadece birisidir. Demiştikya kişinin çocuğu anne ve babanın cennete girmesi içinde vesile olabilir, cehenneme girmesi içinde vesile olabilir.

İşte “Kişinin kaçacağı gün kardeşinden, annesinden ve babasından, eşinden ve çocuklarından (Abese Süresi 34-36)”. Yani onları görecek ama onlardan kaçıp uzaklaşacak, çünkü dehşet pek büyük, vaziyet oldukça ağır olacaktır. İkrime dedi ki:

Erkek karısı ile karşılaşacak, ona: Ey kadın, ben sana nasıl bir koca idim diyecek, o çok iyi kocaydın diyecek ve elinden geldiğince ondan hayırlı bir şekilde özgüyle söz edecek. Kocası ona: Bugün senden belki gördüğüm bu halden kurtulurum ümidiyle bana bağışlayacağın tek bir hasene istiyorum diyecek. o kocasına: hiçbir şey veremem, çünkü bende senin korktuğunun aynısından korkuyorum. (devamla) dedi ki: Adam çocuğu ile karşılaşacak, ona asılacak. Yavrum ben sana nasıl babalık ettim diyecek, ondan iyi bir şekilde övgüyle söz edecek. Babasın ona: Ben bugün belki içinde olduğumu gördüğün bu halden kurtulurum ümidiyle senin hasenatından zerre ağırlığı kadar bir şeye ihtiyacım var diyecek, çocuk babasına: Babacığım ne kadar az bir şey istedin, fakat senin korktuğun aynı şeyden ben de korkuyorum, sana hiçbi rşey verecek gücüm yok diyecek (1)”,

Oysa Resulüllah (s.a.v) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadır: “Bakara süresini öğrenin. Çünkü onu almak bereket, terketmek pişmanlıktır. Sihirbazlar ona karşı hiçbirşey yapamazlar. Allah Resulü (s.a.v) bunu söyledikten sonra bir süre sustuktan sonra şöyle buyurdu: Bakara ve Al’i İmran sürelerini öğrenin. Zira bunlar kıyamet gününde sahipleri için iki bulut -yahut iki gölgelik veyahut saf saf dizilmiş iki kuş- sürüsü gibi gelerek dostlarını gölgelendirecekler.

Kur’an’ın dostu kıyamet gününde kabirden çıktığında, Kur’an rengi soluk adam şeklinde onunla karşılaşacak ve beni tanıyor musun diye soracak. Adam seni tanımıyorum deyince Kur’an: Ben, seni öğle sıcaklıklarında susuz, gecelerde uykusuz bırakan dostun Kur’an’ım. Şüphesiz ticaretle uğraşan herkes ticaretinin meyvesini bekler. Sen ise bütün ticaretlerinin ardından (beklenen kazançtan daha fazlasını alacaksın). O zaman onun sağ eline, sahip olma -istediği gibi kullanma- (yetkisi),sol eline ebedilik verilir. Başına da vakar tacı konulur. Onun anne-babasına kıymeti dünyayla biçilemeyecek iki takım elbise giydirilir. Onlar: Bunlar bize niye giydirildi derler. Onlara:

Çocuğunuz Kur’an-ı öğrendiğinden, Kur’an’la amel ettiğinden dolayı denilir. Sonra ona (yani Kur’an’ın dostuna): oku ve cennetin katlarında ve saraylarında yüksel denilir. Artık o ister çabuk, ister yavaş yavaş okusun, okuduğu sürece yukarı çıkmaya devam eder (2)”. İşte size anlatmak istediğim,

kişinin çocuğu anne ve babasının cennete girmesine de cehenneme girmesine de vesile olur derken kastettiğim buydu.

Nitekim bir hadis-i şeriflerinde Resulüllah (s.a.v): İnsanoğlu öldüğü zaman kendisine sevap getirecek amelleri kesilir, yalnızca üç şeyden dolayı ameli kesilmez (ki bunlardan biri de) kendisine dua edecek salih evlat çocuk yetiştirmektir buyurmaktadır ki yetiştireceğiniz çocuğun faydalı birer evlat olmasını istiyorsanız eğer anlayacağı dilden ona Allah’ın kitabını ve Resulü’nün sünnetini anlatmalısınız.

Ashab-ı Kiram’ın yaşam tarzını ve İslam alimlerinin görüş ve beyanlarını, ilgili kıssaları anlatmalısınız. Aksine çocuğun kafası eğer dünyevi şeylerle dolacak olursa bu sefer dolu olana bir şey sığdırması imkansız yada çok zor olduğundan dolayı ebedi hayatını ilgilendirecek konulara ve mevzulara kafasında yer kalmayacaktır. Aklı kestikten sonra kafasındaki gereksiz bilgileri boşaltmak imkansız olmasa da çok zor olduğundan dolayı çocuk daha ilk kelimeyi söyleyeceği zaman anne de baba de diye telkinde bulunacağına Allah de diye telkinde bulunacak olsanız daha sağlıklı ve kalıcı olur. Ancak ne acıdır ki;

Demiştikya ağacın ne kadar sağlam ve sarsılmaz olduğu ancak köklerinden anlaşılır. Siz anne ve babalar başınızı olur olmaz kadın programlarından, pembe dizilerden, televizyon başında geçirmekten, kahveden eve gelmekten, gelseniz de on parmağıyla on marifet şeklinde kumanda kullanmayı bildikleri için ya maçtan yada diğer gereksiz şeylerden vakit bulamadıkları için kök çürük olduğu gibi bu kökten meydana gelen ağacın (gövdenin de) yıkılması, sarsılması hiç zor olmayacaktır  Belkide tam aksine kendiliğinden olacaktır.

İşte bu yüzden diyorum ki İnternet, televizyon, radyo, müzik, kendi sosyal vesaire şeyler için ayırdığınız vaktin üçte birini kendinize, üçtü birini çocuğunuza, üçte birini de ailenize ayıracak olsaydınız ne mahkeme koridorları bu kadar dolu olurdu, ne yetiştirdiğiniz evlatlar bu kadar seviyesiz ve karaktersiz bir durumda bulunurdu.

Ancak şurası da bir gerçektir ki anne-baba elinden gelen tüm çabayı göstermesine rağmen, gerekli bilgileri aşılamasına yada aşılamak istemesine rağmen; evladınız kötü bir arkadaş çevresinde bulunduğundan dolayı vereceği cevap “…kendisini imana davet eden anne ve babasına: “Öf be! (Yetti artık)! Benden önce nice nesiller ölüp de geri dönmediği halde, siz beni mezarımdan dirilip çıkarılmakla mı korkutuyorsunuz!” derken, onlar: Allah’a sığınıp yalvararak oğullarına: “Yazık ediyorsun kendine!” derler, “imana gel, Allah’ın vâdi elbette gerçektir.” O ise yine de: “Bu ahiret inancı eskilerin masallarından başka bir şey değildir (3)” diyerek karşılık verecektir ki bundan dolayıda suçlu anne-baba değil çocuğun ta kendisidir.

Nitekim yüce Allah “Kim doğru yolu seçerse, kendisi için seçmiş olur; kim de doğru yoldan saparsa, kendi aleyhinde sapmış olur. Hiçbir kimse başkasının günah yükünü taşımaz. Biz peygamber göndermediğimiz hiçbir halkı cezalandırmayız (4)” şeklinde buyurmaktadır.

İsmail Ekinci

(1- İbn Kesir / Tefsiru’l Ku’an’il Azim / C:11 / bkz: 564) (2- İbn Kesir / Tefsiru’l Ku’an’il Azim / C:1 / bkz: 194) (3- Ahkaf Süresi 17) (4- İsra Süresi 15)

ETİKETLER:
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.