Kişi böyle bir durumla karşılaştığında mümkün olduğu kadar sabır göstermelidir. Bu ister mükafat beklentisi içinde olsun ister kadere rızanın bir emaresi olsun fark etmez. Nitekim bunlar gelip geçici şeylerdir.
Sağlıklı olan kişi problem ettiği konuları düşünsün. Hani nerede o stres ve endişeler? Musibetler gitti sevapları kaldı. Haram işleyen kişinin ise aldığı lezzet gitmiş veballi kalmıştır. Kadere öfke duymak arkasında kınanmayı bırakır.
Ölüm kişide acizliği artırır, kişi bunu taşıyamaz ve daha sonra da unutur. Hasta kişi ölümden sonraki rahatını bir düşünsün. Çıkmış olduğu sıkıntılar kendisine artık çok basit gelmiştir.
Kişinin musibetler karşısında feryad-u figan etmesi gerekmez. Musibete uğrayan kişinin durumu merkebe binen kişinin durumu gibidir. Merkebe binen kişi merkebini bırakarak ya cennete ya cehenneme gidecektir. Kişi karşısına çıkan bu engeller karşısında derecesinin yükselmesi için gayret etmelidir.
Said olan o kişidir ki afiyet zamanını ganimet bilir, sonra da bu ganimet anında daha yükselmeyi hedefler. Kişinin cennetteki makamının yükselmesi, bu dünyada faziletli ameller yapmasıyla orantılıdır. Ömür kısa, faziletli ameller ise pek çoktur. O halde faziletli ameller için hızlı davranmak gerekir.
Ey yorgunluktan sonra rahatlayan, sıkıntılardan sonra feraha çıkan, üzüntüden sonra sevince ulaşan kişi!
Ne zaman ki cennetteki lezzetlerin kesintisiz ve zahmetsiz şekilde daimi olmasını hayal edersen, işte o zaman dünyadaki bela ve musibetler sana hafif gelir!
Kaynak: İbn Kayyım el-Cevziyye / Tehlikeli Tuzaklar / bkz:149-150