Ziyaret adabını bilen eş dostunun yaptığı ziyaretler ve ilgi hastanın acısını hafifletir, yalnızlığını üzerinden atmasına sebep olur. Hizmet edeni, arayıp soranı çok olan hastaların ıstırabı da azalır
Bir kudsi hadiste şöyle buyruluyor: Yüce Allah diyor ki;
Bilmiyor muydun, falan kulum hasta oldu, sen ise onu ziyaret etmedin. Onu ziyaret etmiş olsaydın, beni onun yanında bulacağını bilmiyor muydun?
Bilmiyor muydun, falan kulum senden yiyecek istedi de onu doyurmadın. Onu doyurmuş olsaydın, bunu benim nezdimde bulacağını bilmiyor muydun?
Ya Rabbi: Sen alemlerin Rabbisin. Ben sana nasıl su verebilirdim ki?
Falan kulum senden su istedi. Ancak sen ona su vermedin. Ona su verseydin, bunu benim nezdimde bulacaktın.
Yukarıda yer alan kudsi hadis hasta ziyaretinde bulunmayan, açları doyurmayan, susuzlara su vermeyen kula kıyamet gününde sorulacak hesabı gözler önüne getirmektedir. Aslında kullara ait olan ve hastaydım, açtım, susuzdum şeklinde ifade edilen vasıflar Allah Teala’ya izafe edilerek anlatılmıştır.
Hak Teala katında ne kadar önemlidir ki yaratılanın zor anı, yalnız kalması, Yaratan’a izafe edilmiştir. Hastalık kolay değildir. Hasta yalnızdır, bazen ümitsizdir, kendi içinden gelen, can evinden vuran ağrı, sızı onu içine kapatmıştır. Zaman zaman psikolojisi de değişebilir.
Hastanın bir anı diğer bir anını tutmayabilir de. Bir an canı bir şey istiyorken akabinde ondan vazgeçebilir. Bir an ümitvar iken başka bir an ümitsizliğe saplanmış olabilir. Bazen hasta etrafında kimseyi görmek istemediğini söyler. Belki de bunun sebebi kendisinin diğerleri tarafından anlaşılamadığı düşüncesine kapılmasından, onu rahatlatacak, moral verecek sözleri bilmeyenlerin canını daha çok sıkacak olmalarındandır.
Oysa ziyaret adabını bilen eş dostunun yaptığı ziyaretler ve ilgi hastanın acısını hafifletir, yalnızlığını üzerinden atmasına sebep olur. Hizmet edeni, arayıp soranı çok olan hastaların ıstırabı da azalır.
Ya kimsesiz, garip hastalar…
Onların yalnızlık ve ümitsizlik duygusu daha fazla olur. Hastalığın verdiği acıyı iki kat hissederler. Korkarlar Yunus Emre’nin şiirindeki gariplerden olmaktan:
Halden hale girer. Kendi garipliğinden ötürü ziyaret edilmediğini düşünürse işte o zaman onu ziyaret etmeyenler kutsi hadiste bahsi geçen kulun düştüğü duruma düşerler. Oysa en çok da böyle hastalar ziyaret edilmekten, halinin hatırının sorulmasından son derece memnun kalacaktır.
Bunu, kapısını ilk açtığınız anda gözlerinin ışıldamasından anlarsınız. Aynı dili konuşmuyor olsak da gözlerdeki o ışıltı ziyaret edene, iyi ki gelmişim, iyi ki zaman darlığını veya başka bir şeyi bahane etmemişim dedirtir ve belki de tam da kutsi hadiste verilmek istenen duyguyu yaşatır.
Çektiği acıları ilaçlar dindirse de esas ümidini artıracak olanlar hastayı ziyarete gelenlerdir. Hastaya ümit vermek gereklidir. Hatta hastanın moralini bozacak sözleri sarf edecekler onun yanına yaklaştırılmamalıdır.
Peygamberimiz hasta ziyareti adabı konusunda şöyle buyurmuştur: Ziyaret için bir hastanın yanına girdiğinizde iyileşeceğini söyleyerek moralini yükseltin. Gerçi bu söz hiçbir şeyi önlemez fakat onun gönlünü hoşnut eder.
Allah Teala dermanı olmayan bir dert yaratmamıştır. Dermanı aranmakla birlikte şifa muhakkak Allah’tan istenmelidir; ümitsizliğe kapılmadan ve inanarak:
Hasta bunları bilse bile acısının şiddetinden hatırlamayabilir. Ziyaretçi güzel ve tatlı bir dille hatırlatmalıdır.
Hangi insan yoktur ki hasta gününde sevdiklerini yanında görüp, dualarını almak istemesin? Hastayı ve yakınlarını en çok sevindirecek şeylerden biri de kendine dua edilmesidir. Bir mümin kardeşinin kendini düşünüp dua etmesi o anda hastalığının acısını unutturur.
Peygamberimiz Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
Sadece hasta değil, onu ziyarete giden de nasibini alır bu ziyaretten. Peygamberimizin Hz. Ömer’e şu tavsiyesi bu nasibi göstermektedir:
Üstelik sadece hasta olan dua etmez. Bir meleğin şöyle seslendiğini yine Peygamber Efendimizin müjdesinden öğreniyoruz:
Bu müjde hasta ziyaretini çeşitli bahanelerden dolayı zahmet olarak görenleri ziyaretin rahmetinden faydalanmak için harekete geçmeleri hususunda sabırsızlandıracaktır.
Kaynak: Esma Güner (Diyanet İşleri Uzmanı) / Diyanet Aile Dergisi / Şubat 2015 / bkz: 13-14