Şöyle ki: ayakta gücü yetmeyen veya ayakta durması halinde hastalığın artmasından veya uzamasından endişe eden bir hasta, oturduğu yerde rüku ve secdeleri yaparak namazını kılar.
Rüku ve secdeye de gücü yetmezse oturduğu yerde ima ile yani başını eğip doğrultmak suretiyle kılar. Bu durumda olan kimse rükuda başını biraz eğer, secdede rükudan biraz daha fazla eğer. Şayet secde için başını rükudan biraz daha fazla eğmezse namazı sahih olmaz.
Hasta, oturarak namaz kılamazsa, sırt üstü yatıp ima ile namaz kılar. Bu durumda namaz kılanın yüzünün kıbleye gelmesi için başının altına yastık konması gerekir. Yan yatıp yüzünü kıbleye çevirerek kılması da caizdir.
Bir şeye dayanarak ima ile namaz kılmaya gücü yetenin yatarak ima ile namaz kılması caiz değildir. Başı eğmek suretiyle ima etmekten aciz olan bir hasta, namazını sonraya bırakır. Göz-kaş işaretiyle veya kalbinden geçirerek namaz kılınmaz. (Şafi mezhebine göre bu durumda olan hastanın göz-kaş işaretiyle veya kalbinden geçirerek namaz kılması gerekir.)
Bir kimse ayakta durabildiği halde rüku ve secdeleri yapamıyorsa, ayakta kılması caiz ise de oturarak ima ile kılması daha uygundur.
Ayakta iken idrarı damlayan kimse, oturduğu takdirde akıntısı kesilirse namazını oturarak kılar.
Hasta, tekbir alacak veya bir ayet okuyacak kadar ayakta durabilirse bunları yaptıktan sonra oturur.
Hasta, oturarak secde yapamıyorsa kıyam ondan düşer. (Şafi mezhebine göre düşmez.) Dolayısıyla oturduğu yerde ima ile namazını kılabilir.
Oturduğu yerde rüku ve secde ile namaz kılarken hasta birden iyileşip kıyama gücü yetse kalkıp geri kalanının ayakta tamamlar. Yani ayakta durmayı, oturma üzerine bina etmek caizdir.
Elinde olmayan bir nedenle deliren veya bayılan bir kimsenin üzerinden beş veya daha az vakit namaz zamanı gelince ayılırsa bu beş vakit namazı kaza eder. (Şafi mezhebine göre kaza etmez.) Fakat beşten fazla vakti geçince bu namazları kaza etmek gerekmez.