ref: refs/heads/v3.0
DOLAR
28,8960
EURO
31,4606
ALTIN
1.923,44
BIST
8.026,27
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
20°C
İstanbul
20°C
Az Bulutlu
Pazar Hafif Yağmurlu
11°C
Pazartesi Az Bulutlu
13°C
Salı Çok Bulutlu
13°C
Çarşamba Hafif Yağmurlu
13°C

Hanif ve Müslüman Gençlerin İlk Örneği

Hanif ve Müslüman Gençlerin İlk Örneği
4 Ekim 2023 23:26
12

Kur’an-ı Kerim‘de birçok ayette “genç” kelimesinin geçtiğinden söz etmiştik. Konuyla ilgili ayetlerden birinde Hz İbrahim’den de “genç” diye bahsedilir. Ancak meselenin daha iyi anlaşılabilmesi için diğer ayetlerden de bahsetmeliyiz.

Allah’a yakin derecesinde bir iman ile inanması hususunda, Allah Teala tarafından ona, göklerin ve yerin hükümranlığı ve saltanatının gösterildiğinden, Hz İbrahim’in de, yıldızları, ayı ve güneşi kavmine göstererek bunların rableri olamayacağına delil getirdiğinden bahsedilmektedir. Belli ki o, Allah’ın koruması ve yönlendirmesi ile gerçeği bulmuş ve hakka yönelmiştir.

Burada, Hz İbrahim’in yaratılış olarak fitrat-ı selime’ye sahip olmasının da rol oynaması söz konusudur. Ancak onun başından geçenler, özellikle ergenlik döneminde, insanların inançlarını mantık süzgecinden geçirdiği gerçeğini de gündeme getirmektedir. Zira bu dönemde insan, çocukluk döneminde kendisine anlatılanları bir mantık. süzgecine tabi tutmaktadır.

Neticede kişi, ya tahkiki imana ulaşmakta ya da çocukluk döneminde var olan taklidi imanını da kaybetmektedir. Bu nedenle, gençlik çağının, aynı zamanda inançların tenkide uğradığı ve mantık süzgecinden geçirildiği bir dönem olması yönüyle de ehemmiyet arz ettiği söylenebilir.

Hz İbrahim (a.s), sihirbazlık ve müneccimliği meslek edinen Babil halkını, yıldızlar namına diktikleri putlara tapmaktan alıkoyarak tevhide davet ettiği halde, bir türlü tesirini göremeyince, putlara bir oyun oynamak ve toplum nazarında canlı bir delil ve hüccet olacak bir planı gerçekleştirmek istedi.

İbn Abbas’tan gelen bir rivayete göre, Babil halkı bir bayram vesilesiyle ve mutad olduğu üzere bayram yemeklerini mabetlerine götürüp putları önlerine sıralamışlardı. Kur’an-ı Kerim şöyle devam ediyor.:

  • İbrahim yolda (onların adetince) yıldızlara bir bakış baktı ve söyle dedi: Ben gerçekten hastayım. (Tauna tutuldum). Bunun üzerine yanındakiler ondan yüz çevirerek arkalarına dönüp kaçtılar. İbrahim de: “Allah’a yemin olsun ki, siz dönüp gittikten sonra ben de putlarınıza elbette bir oyun oynayacağım dedi. Gizlice bir yol ile kavminin putlarının yanına vardı ve putlara: Haydi buyurunuz, şu yemekleri yemez misiniz? Neden bana cevap vermiyorsunuz? diye istihza ettikten sonra bunların üzerine yönelip sağ elindeki (balta) ile şiddetli bir vuruş vurdu. Sonunda İbrahim putları paramparça etti. Yalnız, ona müracaat etsinler diye büyük putu bıraktı. (Baltayı da bunun omuzuna astı). İnsanlar gelip manzarayı görünce: Bunu tanrılarımıza kim yaptı? Mutlaka o zalimlerden biridir diye soruşturdular. (Bu putlara bir oyun oynayacağım dediğini duyanlar): İbrahim denilen bir gencin bunları diline doladığını duyduk dediler. Haydi şunu yakalayıp getiriniz bakalım. Olabilir ki, halk da şahitlik te bulunur deyip İbrahim’i getirdiler ve şöyle sordular: Ey İbrahim! Bizim ilahlarımıza bu hakareti sen mi yaptın? O da: Belki içlerindeki şu (omuzunda balta olan) büyük olanı yapmıştır. Hele bir kere de (şu yerde serilen) küçük putlara sorunuz, eğer dile gelir cevap verirlerse (doğrusunu öğrenmiş olursunuz) dedi. Sonunda onlar vicdanlarına müracaat ettiler ve birbirlerine: “Doğrusu siz haksızsınız dediler. Sonra kafalarında olan eski inançlarına dönerek: Ey İbrahim: Bunların konuşmayacağını andolsun. ki sen de bilirsin deyince İbrahim: O halde Allah’ı bırakıp da size hiçbir fayda ve zarar veremeyecek olan putlara ne diye taparsınız? Yazıklar olsun size de Allah’ı bırakıpta taptığınız putlarınıza da… Hala akıllanmayacak mısınız? dedi (Enbiya Süresi 58-60) (Saffat Süresi 88-94)

Bu ayetlerde Hz İbrahim’in, tanrı olmalarına hiçbir şekilde inanmadığı putlarla alay etmek maksadıyla böyle bir davranış sergilediği ve bir mantık oyunuyla, kendilerini bile korumaktan aciz kalan taş ve tahta parçalarından tanrı olamayacağını, yaşadığı topluma da bildirmek arzusunda olduğu anlaşılmaktadır.

Öte yandan Hz İbrahim’in, babası Azer ile arasında geçen konuşma, tebliğ maksadıyla bir gencin babası veya bir başka büyüğüne karşı takınması gereken tavrı ortaya koyması bakımından dikkat çekicidir. Hz. İbrahim’in, babasını uyarırken nasıl bir üslup kullandığını Kur’an-ı Kerim’den dinleyelim:

  • İbrahim babasına şöyle demişti: Babacığım. İşitmeyen, görmeyen ve sana hiçbir faydası olmayan şeylere niçin tapıyorsun? Babacığım. Doğrusu sana gelmeyen bir ilim bana geldi. Bana uy ki, seni de doğru yola eriştireyim. Babacığım. Şeytana ibadet etme. Çünkü şeytan Rahman’a isyan etmiştir. Babacığım. Doğrusu sana Rahman katından bir azabın gelmesinden ve böylece şeytanın dostu olarak kalmandan korkuyorum Babası ise şöyle karşılık verdi: Sen, benim tanrılarımdan yüz çevirme- mi mi istiyorsun, ey İbrahim!? Bundan vazgeçmezsen eğer, andolsun ki seni taşlarım. Uzun bir süre benden uzaklaş git dedi. İbrahim ise şöyle karşılık verdi: Sana selam olsun. Senin için Rabbimden affını dileyeceğim. Çünkü O bana karşı çok lütufkardır. Sizi, Allah’ı bırakıp da taptığınız putlarınızla baş başa bırakıp çekilir, ben de Rabbime yalvarırım. Ümid ediyorum ki Rabbime yalvarışımla da mahrum kalmayacağım (Meryem Süresi 41-48)

Bu ayetlerde tevhid-şirk gibi çok önemli bir konuda bile, Hz İbrahim’in babasını uyarırken takındığı nazik tavır ve yumuşak üslup göze çarpmaktadır. Hz. İbrahim’in her seferinde, “Babacığım” gibi, sevgi ve merhamet ifadesine karşılık, babası ona karşı sert bir üslupla, ismiyle “İbrahim” diyerek karşılık vermekte ve onu taşlamak suretiyle cezalandırmakla tehdit etmektedir.

Ayetten çıkarabileceğimiz netice şudur ki;

Genç insan, sabit fikirli büyükleriyle, yakınlarıyla bir meseleyi tartışma durumunda, mutlaka yumuşak bir üslup ve nazik bir tavır takınmalıdır. Nitekim Lokman Süresinde, Allah Tala konuyla doğrudan bağlantısı olan bir ayette son derece net bir şekilde bu hususu beyan etmektedir:

Ey insanoğlu: Ana-baban seni körü körüne bana ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme. Dünya işlerinde onlarla güzel geçin. Bununla beraber, Bana yönelen kimsenin yoluna uy. Sonunda dönüşünüz Bana’dır. O zaman yaptıklarınızı size bildireceğim (Lokman Süresi 15)

Kaynak: Prof. Dr. M. Emin Ay / Aile Rehberi / Yeni Dünya Dergisi / bkz: 244-246

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.