Kur’an-ı Kerim‘de birçok ayette “genç” kelimesinin geçtiğinden söz etmiştik. Konuyla ilgili ayetlerden birinde Hz İbrahim’den de “genç” diye bahsedilir. Ancak meselenin daha iyi anlaşılabilmesi için diğer ayetlerden de bahsetmeliyiz.
Allah’a yakin derecesinde bir iman ile inanması hususunda, Allah Teala tarafından ona, göklerin ve yerin hükümranlığı ve saltanatının gösterildiğinden, Hz İbrahim’in de, yıldızları, ayı ve güneşi kavmine göstererek bunların rableri olamayacağına delil getirdiğinden bahsedilmektedir. Belli ki o, Allah’ın koruması ve yönlendirmesi ile gerçeği bulmuş ve hakka yönelmiştir.
Burada, Hz İbrahim’in yaratılış olarak fitrat-ı selime’ye sahip olmasının da rol oynaması söz konusudur. Ancak onun başından geçenler, özellikle ergenlik döneminde, insanların inançlarını mantık süzgecinden geçirdiği gerçeğini de gündeme getirmektedir. Zira bu dönemde insan, çocukluk döneminde kendisine anlatılanları bir mantık. süzgecine tabi tutmaktadır.
Neticede kişi, ya tahkiki imana ulaşmakta ya da çocukluk döneminde var olan taklidi imanını da kaybetmektedir. Bu nedenle, gençlik çağının, aynı zamanda inançların tenkide uğradığı ve mantık süzgecinden geçirildiği bir dönem olması yönüyle de ehemmiyet arz ettiği söylenebilir.
Hz İbrahim (a.s), sihirbazlık ve müneccimliği meslek edinen Babil halkını, yıldızlar namına diktikleri putlara tapmaktan alıkoyarak tevhide davet ettiği halde, bir türlü tesirini göremeyince, putlara bir oyun oynamak ve toplum nazarında canlı bir delil ve hüccet olacak bir planı gerçekleştirmek istedi.
İbn Abbas’tan gelen bir rivayete göre, Babil halkı bir bayram vesilesiyle ve mutad olduğu üzere bayram yemeklerini mabetlerine götürüp putları önlerine sıralamışlardı. Kur’an-ı Kerim şöyle devam ediyor.:
Bu ayetlerde Hz İbrahim’in, tanrı olmalarına hiçbir şekilde inanmadığı putlarla alay etmek maksadıyla böyle bir davranış sergilediği ve bir mantık oyunuyla, kendilerini bile korumaktan aciz kalan taş ve tahta parçalarından tanrı olamayacağını, yaşadığı topluma da bildirmek arzusunda olduğu anlaşılmaktadır.
Öte yandan Hz İbrahim’in, babası Azer ile arasında geçen konuşma, tebliğ maksadıyla bir gencin babası veya bir başka büyüğüne karşı takınması gereken tavrı ortaya koyması bakımından dikkat çekicidir. Hz. İbrahim’in, babasını uyarırken nasıl bir üslup kullandığını Kur’an-ı Kerim’den dinleyelim:
Bu ayetlerde tevhid-şirk gibi çok önemli bir konuda bile, Hz İbrahim’in babasını uyarırken takındığı nazik tavır ve yumuşak üslup göze çarpmaktadır. Hz. İbrahim’in her seferinde, “Babacığım” gibi, sevgi ve merhamet ifadesine karşılık, babası ona karşı sert bir üslupla, ismiyle “İbrahim” diyerek karşılık vermekte ve onu taşlamak suretiyle cezalandırmakla tehdit etmektedir.
Ayetten çıkarabileceğimiz netice şudur ki;
Genç insan, sabit fikirli büyükleriyle, yakınlarıyla bir meseleyi tartışma durumunda, mutlaka yumuşak bir üslup ve nazik bir tavır takınmalıdır. Nitekim Lokman Süresinde, Allah Tala konuyla doğrudan bağlantısı olan bir ayette son derece net bir şekilde bu hususu beyan etmektedir:
Ey insanoğlu: Ana-baban seni körü körüne bana ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme. Dünya işlerinde onlarla güzel geçin. Bununla beraber, Bana yönelen kimsenin yoluna uy. Sonunda dönüşünüz Bana’dır. O zaman yaptıklarınızı size bildireceğim (Lokman Süresi 15)
Kaynak: Prof. Dr. M. Emin Ay / Aile Rehberi / Yeni Dünya Dergisi / bkz: 244-246