Hadid Süresi Ayet Ayet Meali ve Tefsiri

Hadid Süresi 1 Ayetin Meali = Göklerde ne var, yerde ne varsa Allah’ı tenzih ve tesbih eder. O azîz ve hakîmdir (üstün kudret, tam hüküm ve hikmet sahibidir).
Hadid Süresi 1 Ayetin Tefsiri = Bu mübârek âyetler, bütün kâinatın Cenab-ı Hakk’ı takdîs ve yüceltmede bulunduğunu bildiriyor. Bütün göklere ve yerlere sahip olan O Yüce Yaratıcının bir kısım mukaddes vasıflarını beyan buyurmaktadır. Şöyle ki:
(Göklerde ve yerde ne var ise) Bütün bunlarda bulunan mahlûkat, melekler, insanlar, cinler ve diğerleri (Allah için tesbîh etmektedir.) yâni: Sözle ve lisan-ı hâl ile O Yüce Yaratıcıyı takdîs ve yüceltmeye devam eder bulunmaktadır.
Çünkü bütün bunların varlığı, bir Ezelî Yaratıcı’nın, bir hikmet sahibi sanatkârın varlığına delâlet ve şahadet edip durmaktadır. (Ve O) Ezeli Yaratıcı (azizdir.) herşeye kadirdir, galiptir. O’na karşı hiçbir şey muhalefette bulunamaz. Ve o (hakîmdir.) her yarattığı, her emr ve nehyi birer hikmet ve fayda gereğidir.
Hadid Süresi 2-3 Ayetin Meali =Göklerin ve yerin hâkimiyeti O’nundur. Hayatı veren ve hayatı alıp öldüren O’dur. O her şeye kadirdir. Evvel O’dur, Âhir O. Zahir O’dur, Batın O! O her şeyi hakkıyla bilir.
Hadid Süresi 2-3 Ayetin Tefsiri = (O) Kudret sahibi Yaratıcı (evveldir) onun varlığı ezelîdir, her şeyden öncedir, hepsini de yoktan var eden O’dur. (ve) O Ezeli Yaratıcı (âhirdir) her şeyden sonra da sonsuz olarak kalıcıdır, yok olmaktan uzaktır, (ve) O yüce Mâbut (zâhirdir) her şeyin üstündedir, onun varlığına bütün mahlûkatı açıkça delâlet etmektedir (ve) o âlemlerin Rabbi (batındır) her şeyin aslını hakkıyle bilendir, mahlûkatının akılları, hassaları ise onun ilâhî zatını tamamen olduğu gibi görüp, bilip keyfiyetini tâyin edemez, (ve O) Kâinatın Yaratıcısı (her şeyi bilendir) her şeyi tamamen bilir, ona karşı hiçbir şey gizli kalamaz, açık ve gizli olan her şeyi görür, bilir. Buna inanmışızdır.
Hadid Süresi 4. ayet Tefsiri: Göklerin ve Yerin Yaratılışı
Hadid Süresi 4 Ayetin Meali =- O’dur ki gökleri ve yeri altı günde yaratıp sonra arşına kuruldu. Yere gireni, yerden çıkanı, gökten ineni ve göğe yükseleni bilir. Hasılı siz nerede olursanız olun O, (ilmi ve kudreti ile) sizinle beraberdir. Allah bütün yaptıklarınızı görür.
Hadid Süresi 4 Ayetin Tefsiri = Bu mübârek âyetler de Yüce Yaratıcı’nın gökleri ve yeri yaratıp hepsinin üstünde hüküm sürer olduğunu bildiriyor. Bütün kâinata sahip olan o Hikmet sahibi Yaratıcı’nın bütün zamanî inkılâpları vücuda getirmekte olduğunu beyan buyurmaktadır.
Şöyle ki: (O, o) Yüce Zat (dır ki:) O Kâinatın Yaratıcısı Hazretleridir ki: (gökleri ve yeri altı günde yarattı) yâni: Altı muhtelif tavırda vücuda getirdi. Veyâhut dünya günlerine göre altı gün kadar bir müddet içinde var etti. Pazar gününden itibaren cuma gününe kadar altı günde yaratmış olduğu da rivâyet olunmaktadır. (sonra)
O Yüce Yaratıcı (arş üzerine istiva buyurdu.) yâni: Hâkimiyet ve tasarruf tahtı üzerine yükselerek bütün kâinata karşı hüküm sürer oldu. Taht üzerinde karar kılmak gibi tâbirler, temsîl yoluyla yücelik ve hâkimiyeti tasvirden ibarettir. Yoksa Cenab-ı Hakk’ın bütün mekânlarından uzak olduğu mâlumdur. “Araf sûresine” de müracaat!.
Evet.. O Yüce Yüce Yaratıcı, bütün kâinata hakîmdir, her şeyi bilendir (yerde dahil olan şeyi) bütün yerler içinde bulunan madenleri, bitkileri, ölülerin bedenlerinin parçalarını ve diğer şeyleri bilir, (ve ondan çıkan şeyi) de bilir. Ekinleri, meyveleri çeşit çeşit fâideli şeyleri de bilmektedir, (ve gökten iniveren şeyi) de bilir, melekleri de, vahiyleri de, yağmurları da, aydınlıkları da vesâireyi de ilmen kuşatmaktadır, (ve onda yükselen şeyi) de (bilir) semaya yükselen buharları, nûrları, amelleri vesâireyi de o Yüce Yaratıcı tamamen bilmektedir.
Bu hususa dair “Sebe” sûresine de müracaat!, (ve O) Yüce Yaratıcı, ey insanlar!. Siz (her nerede olsanız sizinle) ilim ve kudret bakımından (beraberdir) sizin bütün işlediğiniz şeyleri bilir. Nerelere vardığınızı ve nerelerde ikamet eylediğinizi bilmektedir. (ve Allah, ne işlediğinizi hakkiyle görücüdür.) her nerede olursanız olunuz, sizin fiilleriniz ve sözleriniz, Cenab-ı Hakk’ın ilim ve kudretinin dışında olamaz, sizi kendi amellerinize göre mükâfat ve cezaya kavuşturacaktır.
Hadid Süresi 5 Ayetin Meali = Göklerin ve yerin hâkimiyeti O’nundur. Bütün işler O’na götürülür, (bütün kararlar O’nun kapısından çıkar).
Hadid Süresi 6 Ayetin Meali = Geceyi gündüze katar, böylece gündüz uzar. Gündüzü geceye katar, böylece gece uzar. Kalplerin künhünü O bilir.
Hadid Süresi 5-6 Ayetin Tefsiri = O hikmet sahibi yaratıcı (Geceyi gündüze çevirir) geceleri kısaltır, karanlık zamanları aydınlığa kavuşturur (gündüzü de geceye çevirir) gündüzleri kısaltır, onların aydınlığını azaltır, ufuklar karanlıklar içinde kalır. Bütün bunlar, birer hikmet gereğidir,
(ve O) Yüce Yaratıcı (sînelerde gizli olanları da hakkiyle bilendir.) mahlûkatı o kadar çok olduğu hâlde hepsinin de sırlarını, düşüncelerini, inançlarını tam mânâsiyle bilir, hiçbir şey o Bilen Yaratıcının ilminin dairesi dışında kalmaz. Artık bu kadar yüksek ilâhî vasıfları düşünüp de onun mukaddes zatını birleme ve tesbîhde bulunmak icap etmez mi?.
Hadid Süresi 7 Ayetin Meali = Allah’a ve Resulüne iman edin ve O’nun (sizi emanetçi yaptığı) yönetimini size bıraktığı mallardan harcayın. İçinizden iman edip harcayanlara büyük ecir vardır.
Hadid Süresi 7 Ayetin Tefsiri = Bu mübârek âyetler de insanları îmana ve Cenab-ı Hak’kın verdiği mallardan harcamaya dâvet ediyor. İnsanların kendilerine kabiliyet verilmiş olduğu hâlde Yüce Peygamber tarafından dâvet edilen îmandan kaçınmalarına bir sebep bulunmadığına işaret buyuruyor.
O merhametli ve kerem sahibi Mâbudumuzun insanlığı karanlıklardan nûra çıkarması için Peygamberine parlak parlak âyetleri indirmekte olduğunu beyan buyurmaktadır. Şöyle ki: Ey Allah’ın kulları!. (Allah’a ve Peygamberine îman edin) Cenab-ı Hak’kın birliğini, Peygamberinin risaletini ikrâr ve tasdikte bulunun ve o Yüce Yaratıcının (kendisinde sizi tasarrufa yetkili kıldığı şeylerden) yâni:
Esasen Hak Teâlâ’nın yaratmış ve sahip bulunmuş ve sizi hilafe yoluyla tasarrufa nâil buyurmuş olduğu mallardan (harcamada bulunan) o malların bir kısmını Allah yolunda sarf edin, fakirlere, zayıflara yardım eyleyin (imdi sizden o kimseler ki, îman ettiler) ilâhî dini kabul eylediler (ve infakta bulundular) Allah rızası için mallarının zekâtını, sadakasını verdiler (onlar için büyük bir mükâfat vardır) onlar, hatır ve hayâle gelmeyen pek büyük nîmetlere, sevaplara nâil olacaklardır.
a ▬ Yüce Allah’ın ‘Sizi başlarına halife kıldığından infak edin’ buyruğunda bu malı sizin de geriye bırakıp,başkalarının ona sizin yerinize halef olarak geçeceğine bir işaret vardır. Belki o malı senden miras alacak kişi, o mal ile Allah’a itaat edecek ve Allah’ın sana nimet olarak ihsan ettiği bu mal sebebiyle senden daha mutlu olacak yahutta o mal ile Allah’a isyan edecek, sen ise o kimsenin günah işlemesine,haddi aşıp haksızlık yapmasına yardımcı olmuş olursun
Resulüllah (s.a.v) bir gün ashabına: İmanları itibariyle en beğendiğiniz müminler hangileridir dedi.Ashab: Meleklerdir dediler. Allah Resulü: Onlar Rablerinin huzurunda bulunuyorlarken neden iman etmesinler ki buyurdu.Ashab:O halde nebilerdir dediler. Allah Resulü: Vahiy onlara iniyorken neden iman etmesinler ki buyurdu.
Ashab: O halde biziz dediler. Allah Resulü: Ben aranızda bulunuyorken neden iman etmeyesiniz ki ? Ama iman bakımından müminlerin en beğenileni (hayret verenleri) sizden sonra gelecek ve birtakım sahifeleri bulup da onlarda yazılanlara iman edecek kimselerdir buyurdu.
Hadid Süresi 8 Ayetin Meali =Size ne oluyor ki, Resulullah da sizi Rabbinize iman etmeye çağırdığı halde, Allah’a inanmıyorsunuz. Oysa Allah sizden bu hususta kesin söz almıştı, eğer imana gelecekseniz bu yeter.
Hadid Süresi 8 Ayetin Tefsiri = (Ve) Ey îmandan kaçınan câhiller!, (sizin için ne var ki,) Hangi bir şey, sizi men ediyor ki, (Allah’a îman etmeyesiniz?.) öyle bir mutluluk sebebinden mahrûm kalacaksınız?,
(halbuki. Peygamber, sizi Rab’binize îman etmeniz için dâvet ediyor) sizi en kuvvetli delîller ile irşâda çalışıyor, hakkınızda o kadar hayır diler bulunuyor, (ve muhakkak ki) Allâh-ü Teâlâ (sizden misak da almıştır.) yâni: Size bir kabiliyet vermiş, Allah’ın varlığına şahadet eden nice yaratılış hârikalarını yaratıp gözlerinizin önüne bırakmıştır, sizi nice aklî ve naklî delîllere nâil buyurmuştur. Bunlardan istifade etmeli değil misiniz?. Ne büyük bir ilâhî kınama!.
Hadid Süresi 9 Ayetin Meali =Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için, o has kuluna açık açık âyetler indiren O’dur. Muhakkak ki Allah size karşı raûfdur, rahîmdir (son derece şefkatlidir, merhamet ve ihsanı boldur).
Hadid Süresi 10 Ayetin Meali =Göklerin ve yerin yegâne vârisi Allah olup, bütün mallarınız zaten O’na ait olduğu halde niçin Allah yolunda harcamıyorsunuz? Sizden, fetihden önce infak eden ve savaşan kimse ile bunları yapmayan elbette bir olmaz. İşte onlar, bundan sonra infak edip savaşanlardan derece bakımından daha yüksektirler. Bununla beraber Allah, her birine de cennet vâd eder. Allah yaptığınız her şeyden haberdardır.
Hadid Süresi 11 Ayetin Meali =Kim Allah’a güzel bir ödünç verir (malını Allah yolunda harcarsa) Allah bunu kat kat artırır. Ona değerli bir mükâfat da vardır.
Hadid Süresi 9-10-11 Ayetin Tefsiri = (Kimdir o kimse ki,) O fedakâr mü’min ki, (Allah’a güzel ödünç ile ödünç versin de,) yâni: Sırf Allah rızâsı için malını harcamada bulunsun da (Allah) Teâlâ da (onun için) o infak eden îman sâhibi için (onu) o ödünç verilen malı (kat kat arttırsın.) onun karşılığında birçok sevaplar ihsân buyursun (ve onun için) öyle samimiyetle harcamada bulunan herhangi bir îman ehli için (pek değerli bir mükâfat da vardır.) onun bu yüksek değerini belirlemek, bizim kudretimizin dışındadır. Öyle bir zât, cennetlere ve ilâhî tecellilere mazhar olacaktır.
a ▬ Resulüllah (s.a.v): Ashabıma ağır söz söylemeyiniz.Nefsim elinde olana yemin ediyorum ki sizden biriniz Uhud kadar altın infak edecek olsa,onlardan herhangi birisinin bir muddune (infak ettiği bir avuç miktarındaki bir şeye) ve hatta onun yarısına dahi ulaşamaz.
Hadid Süresi 12 Ayetin Meali = Gün gelir, mümin erkekleri ve mümin kadınları, önlerinde ve sağ taraflarındaki nurlarıyla, koşarcasına cennete doğru ilerlediklerini görürsün. Kendilerine: “Bugün size müjdeler olsun! Buyurun, içinden ırmaklar akan cennetlere, ebedî kalmak üzere girin!” denilir. İşte en büyük başarı ve mutluluk budur.
Hz. Peygamber (a.s.) kıyamet günü, kendi ümmetinin mensuplarını abdest izinden ötürü alınları, elleri ve ayaklarındaki nurla tanıyıp ayırd edeceğini bildirmiştir. İbn Ebî Hatim, Ebû Ümame’den şöyle bir hadis nakletmiştir: “Kıyamet günü bir karanlık salınır, öyle ki mümin olsun, kâfir olsun avucunu dahi göremez. Ta ki Allah Teâla müminlere amelleri kadar nur gönderinceye kadar.” Taberî ve Beyhakî İbn Abbas’ın şöyle dediğini naklederler: “İnsanlar karanlıklar içinde iken, Allah Teâla bir nur gönderir. Müminler o nuru görünce o tarafa doğru yönelirler. İşte bu nur, onların cennete girmeleri için Allah tarafından gönderilen bir kılavuz olur.”
Hadid Süresi 13 Ayetin Meali =O gün münafık erkek ve kadınlar, müminlere: “N’olur,” derler, “yüzümüze bir bakın da nûrunuzdan biz de yararlanalım!” Bunun üzerine onlara şöyle denilir: “Arkanıza dönün de bir nur arayın!” Derken, aralarına bir duvar çekilir. Bu duvarın bir kapısı olup bu kapının iç tarafında rahmet, dış tarafında ise azap vardır.
Hadid Süresi 12-13 Ayetin Tefsiri = “O günde mümafık erkeklerle, münafık kadınlar müminlere : Bizi bekleyin de nurunuzdan aydınlanalım, diyecekler’. Bu buyruk yüce Allah’ın kıyamet gününde Arasat’ta meydana gelecek oldukça dehşet verici halleri,pek büyük sarsıntıları, korkunç durumları hakkında verdiği bir haberdir. O gün ancak Allah’a ve Resulüne iman edip, emrolunduklarını yapıp, kendisine yasak kılınanları terk eden kimseler kurtulabilecektir.
Hadid Süresi 14 Ayetin Meali =Münafıklar şöyle seslenirler: “Biz de sizinle beraber değil miydik?” Müminler cevap verirler: “Evet, beraberdiniz, fakat siz kendi canınızı yaktınız, müminlere hep felaket gelmesini gözleyip durdunuz, şüphelere düştünüz, sizi birtakım kuruntular oyaladı. Bir de baktınız ki emr-i Hak gelmiş. Böylece o dessas, çok aldatıcı şeytan sizi Allah’ın affı ve keremi ile aldattı.”
Hadid Süresi 15 Ayetin Meali = “Bugün artık ne sizden, ne de kâfirlerden kurtuluş fidyesi kabul edilir. Varacağınız yer ateştir. Sizin lâyığınız odur. Orası varılacak ne kötü yerdir!”
Hadid Süresi 16 Ayetin Meali = İman edenlerin kalplerinin Cenab-ı Hakk’ı ve O’nun tarafından inen hakikatleri hatırlayarak yumuşayıp saygı ile dirilme vakti gelmedi mi? Sakın onlar daha önce kitap verilen ümmetler gibi olmasınlar. Zira kitabı tanımalarının üzerinden kendilerince uzun zaman geçmesi sebebiyle, onlarda ülfet ve kanıksama meydana gelmiş, neticede kalpleri katılaşmıştı. Hatta onların çoğu büsbütün yoldan çıkmışlardır.
Hadid Süresi 14-15-16 Ayetin Tefsiri = Yüce Allah buyuruyor ki: Müminlerin Allah’ın zikri için kalplerinin huşu duyması yani zikir, ona boyun eğit, dinleyip , ona itaat etmesi zamanı gelmedi mi?
Yüce Allah’ın ‘Ve kendilerine önceden kitap verilip de üzerlerinden uzun bir zaman geçti diye kalpleri katılaşmış bulunanlar gibi olmamaları zamanı gelmedi mi?’ Bu buyrukla yüce Allah müminleri kendilerinden önce kitap yükletilen Yahudi ve Hristiyanlara benzemelerini yasaklamaktadır.
Onlar üzerinden zaman uzayıp geçince ellerinde bulunan Allah’ın kitabını değiştirdiler ve onu az bir bedele satarak arkalarına atıp çeşitli görüşlere ve uydurma sözlere , kanaatlere yöneldiler. Allah’ın dini hususunda insanları taklide yöneldiler. Allah’ı bırakarak hahamlarını ve rahiplerini rabler edindiler. İşte o vakit kalpleri katılaştı, hiçbir öğüt kabul etmez, herhangi bir vaat ya da bir tehdit dolayısıyla kalpleri yumuşamaz oldu.
‘Ki onların çoğu fasık kimselerdir’ Yani amelleri itibariyle yoldan çıkmış kimselerdi, kalpleri bozuktu, amelleri de batıldı. Nitekim yüce Allah başka yerde şöyle buyurmaktadır:
‘Böyle iken onlar sözlerini bozdukları için biz de onları lanetledik, kalplerini katılaştırdık. Kelimeleri yerlerinden oynatarak tahrif ederler. Onlar kendilerine verilenden bir pay almayı da unuttular (Maide’13)’.
Yani kalpleri bozulduğu için katılaştı ve artık kelimeleri yerlerinden oynatıp, tahrif etmek onlarda bir karakter haline geldi. Yerine getirmekle emrolundukları amelleri terk edip, kendilerine yasak kılınanları işlediler. İşte bundan dolayı yüce Allah müminlere asli ve fer’i (temel ve ayrıntı) hususlarından herhangi birisinde onlara benzemeyi yasaklamış bulunmaktadır
İbn Medu dedi ki:Eğer hayatta kalacak olursanız -yahut sizden hayatta kalacak olanlar- doğru bulmayacağınız işler göreceksiniz ve onları değiştirecek imkanınız olmayacak. Allah’ın sizden birinizin kalbinden bu halden hoşlanmadığını bilmesi o kimseye yeter.
Ebu Cafer Taberi de dedi ki: Ey Abdullah ! İyiliği emretmeyip münkerden alıkoymayan kişi helak oldu. Abdullah da şöyle dedi: Hayır ! Kalbi marufun maruf olduğunu bilmeyen, kalbi münkeri reddetmeyen kimse helak oldu.
Hadid Süresi 17 Ayetin Meali =İyi düşünün ki Allah, bütün yeryüzünü bile ölümünden sonra diriltiyor; (gevşeyen ve uyuklayan gönülleri de böylece diriltebilir). Zaten aklını çalıştıran, zihnini işleten kimseler için bu canlanmayı gerçekleştirecek âyetlerimizi iyice açıklamış bulunuyoruz.
Hadid Süresi 17 Ayetin Tefsiri = ‘Şunu iyi bilin ki muhakkak Allah ölümünden sonra yeri diriltir,akıl edersiniz diye ayetleri size açıkladık’.
Bu buyrukta şanı yüce Allah’ın katılaşmalarından sonra kalpleri yumuşatacağına, şaşkınlığından sonra şaşkınları hidayete ileteceğine, darlık ve sıkıntıdan sonra ızdırapları açıp gidereceğine bir işaret vardır.
Nitekim o hareketsiz, kurumuş ölü toprağı, hayat verici yağmurla canlandırır. Aynı şekilde katı kalpleri de Kur’an’ın delil ve belgeleri ile hidayete iletir, önceleri hiçbir şeyin ulaşmadığı kilitli kutuları andıran o kalplere nuru ulaştırır. Dalaletten sonra dilediği kimseleri hidayete ileten, kemale erdirdikten sonra yine dilediğini saptıran, dilediğini yapan, bütün yaptıklarını adaletle hükmedip yapan Latif, Kabir, Kebir ve Müteal olan Allah’ı her türlü eksiklikten tenzih ederiz.
Hadid Süresi 18 Ayetin Meali = Dini tasdiklerinin ifadesi olarak, hayır işlerinde mal harcayan erkekler, mal harcayan hanımlar ve Allah’a güzel bir ödünç verenlerin ödülleri kat kat artırılacak, ayrıca onlara değerli bir mükâfat da verilecektir.
Hadid Süresi 19 Ayetin Meali =Allah’a ve resullerine iman edenler, evet işte onlardır Rabbinin nezdinde sıddikler ve Hakka şahitlik edenler! Kendilerine mükemmel ecirler ve nurlar vardır. Ama kâfir olup âyetlerimizi yalan sayanlar. İşte onlar da cehennemliktirler.
Hadid Süresi 20 Ayetin Meali = İyi bilin ki (âhirete yer vermeyen) dünya hayatı, bir oyundur, bir oyalanmadır, bir süstür. Kendi aranızda karşılıklı övünme, mal ve nesli çoğaltma yarışıdır. Tıpkı o yağmura benzer ki bitirdiği ürün, çiftçilerin hoşuna gider. Ama sonra kurur, sen onu sapsarı kurumuş görürsün. Sonra da çerçöp haline gelir. İşte dünya hayatı da böyledir. Âhirette ise kâfirler için şiddetli bir ceza, müminler için ise Rab’leri tarafından bir mağfiret ve rıza! Evet, dünya hayatı bir aldanma metâından başka bir şey değildir.
Hadid Süresi 18-19-20 Ayetin Tefsiri = Artık âhiret âleminde azaplardan, korunmuş olup ebedî nîmetlere nâil olmak için çalışmak lâzım gelmez mi?. Dünya varlıklarına aldanmayıp da, ebedî geleceği düşünerek temine gayret etmek icâbetmez mi?.
İşte bu hususa da şöyle işaret buyuruluyor: Ey insanlar! (Biliniz ki, dünya hayatı, şüphe yok ancak bir oyundur) Çocukların fâidesiz olan oyuncakları hükmündedir (ve bir eğlencedir) insanı mühim işlerinden alıkoyan, sonra da nihâyet bulan bir hareket gibidir (ve bir süstür) bir fâni zînetten ibarettir (ve aranızda bir öğünmedir) maddî servetleriniz, mevkilerinizle birbirinize karşı övünmekte bulunmaktan ibarettir (ve mallarda ve evlâtça bir çoğalıştır) malların ve çoluk çocuğun çokluğu ile övünme bulunup durmadan başka bir şey değildir.
Bütün bu dünya varlıkları hadd-i zâtında (bir yağmur meseli gibi)dir (ki: Onun) o yağmurun (bitirdiği ot) ilk bakışta (ekincilerin hoşuna gider) onunla sevinmeye başlarlar. Fakat (sonra kurur) yeşil renginin tazeliğini kaybetmeğe başlar (artık onu sararmış görürsün) gelişip artmaktan mahrûm kalmış bir hâlde bulunur.
Daha (sonra) da (kırık bir çöp olur) rüzgârlar tarafından etrafa savrulur gider. İşte dünya da netice itibariyle bu hükümdedir. (Ve âhirette) İse dünyanın lezzetlerine kapılıp güzel amellerden kaçınmış olan kimseler için (şiddetli azap vardır) öyle kimseler âhirette azap çekeceklerdir. (ve)
Âhirette (Allah’tan bir mağfiret ve bir rızâ) da (vardır) bu da dünyada îman ile vasıflanmış olan; ahlâkî fâzilet sâhibi bulunan, dünyası için âhiretini fedâ etmeyen zâtlara mahsustur. (Dünya hayatı ise ancak bir aldanıştan başka değildir.) çünkü:
Bir çok kimseler, bunun çabucak yok olacağını düşünmez, üzerine düşen vazifeleri îfada bulunmaz nefsinin hevasına tâbi olarak geçici bir zevk ve sefanın esiri olur. Bu cihetle dünya kendisini aldatmış, kendisini ebedî bir mutluluktan mahrûm bırakmış bulunur.
Hadid Süresi 21 Ayetin Meali = Rabbiniz tarafından verilecek mağfirete ve cennete girmek için yarışın! Öyle bir cennet ki eni göklerle yerin eni gibi olup Allah’a ve resullerine iman edenler için hazırlanmıştır. İşte bu, Allah’ın dilediği kimselere olan bir ihsanıdır. Allah büyük lütuf sahibidir.
Hadid Süresi 22 Ayetin Meali = (Üzülmenize veya sevinmenize sebep olacak şekilde) gerek ülkenizde, gerek kendi nefislerinizde, size ulaşan hiçbir şey yoktur ki Bizim onu yaratmamızdan önce bir kitapta yazılı olmasın. Bu, Allah’a göre elbette pek kolaydır.
Hadid Süresi 21-22 Ayetin Tefsiri = Sûrenin indirildiği dönemde müminler kâfirlerin tehditleri altında yaşıyorlardı. Onlar Medine şehrine sıkışmış olup, bütün Arap yarımadası aleyhte idi. Kâfirler müslümanların azlığını, akılları sıra onların yanlış yolda olduklarına delil sayıyorlardı.
Medine münafıkları ise bu durumu fırsat bilerek müminlerin morallerini bozuyor, kalplerinde şüphe uyandırmaya çalışıyor, böylece kendi şüphelerinin yerinde olduğunu ispatlamaya çalışıyorlardı. Müminlerin birçoğu ise, bu ağır şartlara tahammül ediyordu.
Fakat bu musîbetlere devamlı sûrette sabretmek kendilerine ağır geliyordu. İşte Allah Teâla bu hallerine vâkıf olduğunu, fakat hikmeti icabı müminleri irşad etmek, eğitmek ve büyük görevi yüklenmeye hazırlamak istiyordu. Allah Teâla, müminlerin dikkatlerini bu ilahî kanuna çekerek onları teselli ediyor.
Hadid Süresi 23 Ayetin Meali = Bu da, elinizden çıkan şeylerden dolayı gam yememeniz, Allah’ın size nasib ettiği nimetlerle de şımarmamanız içindir. Allah övünüp duran, kibirli, kendini beğenmiş kimseleri sevmez.
Hadid Süresi 24 Ayetin Meali =Böyleleri hayır işlerinde hem kendileri cimri davranır, hem de başkalarına cimriliği öğütlerler. Ama bunlar bilsinler ki kim malını Allah yolunda harcamaktan yüz çevirirse Allah ganîdir, hamîddir (hiçbir şeye ihtiyacı olmayan müstağnîdir, her türlü hamd ve övgüye lâyıktır).
Hadid Süresi 25 Ayetin Meali =Şu kesindir ki Biz resullerimizi açık delillerle gönderdik ve insanların adaleti gerçekleştirmeleri için, resullerle beraber kitap ve adalet terazisi indirdik.
Mahiyetinde büyük bir kuvvet ve insanlara bir çok fayda bulunan demiri de, kullanmaları ve Allah’ı görmedikleri halde O’nun dinini ve peygamberlerini, kimlerin bu kuvvet ile destekleyeceğini bilip ortaya çıkarmak için, büyük bir nimet olarak indirdik. Unutmayın ki Allah çok kuvvetlidir, mutlak galiptir (kimsenin desteğine ihtiyacı yoktur).
Hadid Süresi 26 Ayetin Meali = Biz Nuh’u, İbrâhim’i peygamber olarak gönderdiğimiz gibi, zürriyetlerine de kitap ve nübüvvet verdik. Onlardan kimisi doğru yolu bulsa da, çoğu büsbütün yoldan çıkmışlardır.
Hadid Süresi 27 Ayetin Meali =Sonra bunların ardından peş peşe peygamberlerimizi gönderdik. Özellikle Meryem’in oğlu Îsâ’yı arkalarından gönderdik, kendisine İncîl’i verdik ve ona uyanların kalplerine şefkat ve merhamet yerleştirdik. Uydurdukları ruhbanlığı ise Biz kendilerine farz kılmadık, lâkin Allah’ın rızasına nail olmak için kendileri icad ettiler. Kaldı ki ona gereği gibi de riâyet etmediler. Biz de onlardan iman edenlere mükâfatlarını verdik, onların çoğu ise büsbütün yoldan çıkmışlardır.
Hadid Süresi 23-24-25-26-27 Ayetin Tefsiri = Hz. Peygamber (a.s.m) “İslâm’da ruhbanlık yoktur” der. “Ruhbanlık” meşrû dünya zevklerini de terkedip, aile kurmaksızın bütün ömrünü manastırda geçirmektir.
Bu âyet, aslında Hz. Îsâ’nın dininde de bunun şart olmadığını bildirmektedir. Fakat bunu haram saymamakla birlikte İslâm’ın evrensel idealinin, Allah’ın insanın fıtratına yerleştirdiği maddî ve manevî bütün kabiliyetlerinin geliştirilmesi olduğunu vurgular. Hıristiyanlık zuhur ettiğinde dünya hırsı, şehvet ve kötü ahlâk yaygın olduğundan Hıristiyanlık aşırı bir tepki göstererek, özellikle 3. asra girerken bekâr kalmayı, yoksulluğu ve zühdü ideal haline getirdi. Dini yayarken, bu dönem hıristiyanları, bazı şirk motiflerinin sızmasına sebep oldular.
Ölçüler kaybolunca, helaller haram hale getirilince, fıtrat onlardan intikam aldı, maddeye, şehvet ve ihtirasa en fazla gömülenler, onların soylarından gelenler oldular.
Hadid Süresi 28 Ayetin Meali = Ey (önceki resullere) iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve Allah’ın bu Resulüne de iman edin ki rahmet hazinesinden size iki hisse versin ve size, sayesinde karanlığı dağıtıp yürümenizi sağlayan bir nûr versin ve sizi affetsin. Çünkü Allah gafûr ve rahîmdir (affı, merhamet ve ihsanı boldur).
Hadid Süresi 29 Ayetin Meali =Ehl-i kitap şunu bilsinler ki: Allah’ın lütfundan mâlik oldukları hiçbir şey, hiçbir kısım mevcut değildir. Bütün lütuf ve inayet Allah’ın elindedir, onu dilediğine verir. Allah büyük lütuf sahibidir.
Hadid’7-a / 11-a / 13-a / 16-a / 17-a- = İbn Kesir / İbn Kesir Tefsiri / C:XI / bkz:18-34
Turan Yazılım / Mürşit 5 / Kur’an / Meal =Yıldırım / Tefsir:Bilmen