Bugün modern dünyanın yaşadığı problemlerin önemli bir sebebi de ahlak çöküntüdür. Ahlaki değerlerin yitirilip, sonu bitmek bilmeyen ihtirasların ön plana çıktığı, zevk ve hazza dayalı bir hayat tarzının egemen olduğu bir dünyada elbette huzur ve mutluluğu yakalamak zordur. Bugün gelişmiş pek çok ülke, dini ve ahlaki değerlerden soyutlanmış bir maddi kalkınma ve refahın, insanlığı huzur ve barışa götüremeyeceği gerçeğini anlamış durumdadır.
Kişinin maddi ve fiziki ihtiyaçlarını göz ardı etmek ne kadar hatalı ise, manevi bünyesini ve onun ihtiyaçlarını ihmal etmek de o derece hatalıdır. Maddi planda zengin olmakla birlikte moral değerlerini yitirmiş ülke ve milletlerin gerçek anlamda huzuru yakalaması mümkün değildir.
İman, sadece sözden ibaret değildir. Hayatı, ahlak esaslanı da dahil olmak üze re Kur’an’ın perspektifinden görebilme ve yaşayabilme olgusudur. İmanla hayatı algılayış, insana ve eşyaya bakış ayrı bir anlam kazanır. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulur:
✓ …. Allah size imanı sevdirmiş ve onu gönüllerinize güzel göstermiş; inkarı, fasıklığı ve (İslam’ın emirlerine) karşı çıkmayı da çirkin göstermiştir. İşte bunlar, doğru yolda olanların ta kendileridir (1)“
İslam dinini iyi anlayan ve pratiğe yansıtan olgun mümin, aynı zamanda ahlaki güzellikleri de şahsında barındıran kimsedir. Ahlaki olgunluğa erişememiş kişinin ise olgun bir mümin olduğu söylenemez.
Kaynak: Dr: Yüsel Salman (Dini Yayınlar Dairesi Başkanı) / Diyanet Aylık Dergisi Eki / Aralık 2008 / bkz: 8
(1-Hucurat Süresi 7)