!-- Petal Search Webmasteer -->
Bu hususlar açıklandıktan sonra bil ki bu meselenin sırrını ortaya çıkaracak önemli bir esas daha vardır: Allah katında günahların en büyüğü, Allah hakkında beslenen suizandır. Zira Allah hakkında suizanna sahip olan kimse O’nun mukaddes kemal vasfının aksine, isimlerine ve sıfatlarına aykırı kanaatlere sahip demektir.
Bu nedenledir ki Allah Teala Zatı hakkında suizanda bulunanlara, başka hiç kimseye yöneltmediği azabı tattıracağını belirtmiştir:
“…Müslümanlar için bekledikleri kötülük çemberi başlarına gelsin! Allah onlara gazap etmiş, lanetlemiş ve cehennemi kendilerine hazırlamıştır. Orası ne kötü bir yerdir!” (Feth 6)
Kendisine ait sıfatlardan birini inkar edenler hakkında da şöyle buyurmuştur: “Rabbiniz hakkında beslediğiniz zan var ya, işte sizi o mahvetti ve ziyana uğrayanlardan oldunuz.” (Fussilet 23)
Allah azze ve celle, Halilurrahman İbrahim (a.s)’ın kendi toplumuna şöyle dediğini ayet-i kerimede zikretmiştir: “Hani o, babasına ve kavmine, ‘Siz kime kulluk ediyorsunuz? Allah’tan başka birtakım uydurma ilahlar mı istiyorsunuz?’ demişti.” (Saffat 85-87)
Yani; başkasına kulluk ederken O’nunla buluştuğunuzda bu yaptığınızın karşılığını ceza olarak vermesi konusundaki zannınız, kanaatiniz nedir? Ne sandınız da O’nunla beraber başka bir varlığa kulluk ettiniz?! O’nun isimleri, sıfatları ve rabliği hakkında nasıl bir eksiklik zehabına kapıldınız da bu kanaat sizi başka bir varlığa kul olmaya muhtaç etti?!
Keşke O’nun hakkında, ehil olduğu tarzda her şeyi bildiğine, her şeye kadir olduğuna, Kendisi dışındaki varlıklara muhtaç bırakmayan zenginliğe sahip olduğuna, geri kalan tüm varlıkların O’nun muhtaç olduklarına, yarattıkları üzerinde adaleti sağladığına, onların işlerini tek başına idare ettiğine;
Bu konuda hiçbir varlığın O’na ortak olmadığına, her şeyi tafsilatıyla bildiğine, yarattıklarıyla ilgili hiçbir şeyin O’na gizli kalmadığına, onlara tek başına yeterli geldiğine, hiçbir yardımcıya muhtaç olmadığına, Zatı itibarıyla Rahman olduğuna, merhamet göstermek konusunda Kendisinden şefkat dileyecek kimseye muhtaç olmadığına yönelik kanaate sahip olsaydınız…
Krallar, hükümdarlar ve sair liderler ise yönetimleri altında bulunan kimselerin ne durumda olduklarını ve ihtiyaçlarının neler olduğunu kendilerin ne durumda olduklarını ve ihtiyaçlarının neler olduğunu kendilerine iletecek, ihtiyaçlarının giderilmesinde yardımcı olacak birilerine, aracı olmak suretiyle kendilerinden merhamet ve şefkatli muamele talep edecek kimselere muhtaçtırlar.
O liderler ihtiyaç içinde olmaları, zayıflıkları, acizlikleri ve yetersizlikleri nedeniyle zorunlu olarak aracılara muhtaçtırlar. Ama her şeye kadir olan, bizatihi zengin olup hiçbir şeye muhtaç olmayan, her şeyi bilen, rahmeti her şeyi kuşatan Rahman ve Rahim olan Allah Teala ile yarattıkları arasına çeşitli vasıtalar sokmak, O’nun rububiyet, uluhiyet ve tevhid konusundaki hakkını eksiltmektedir.
Böyle bir tutum O’nun hakkında beslenen suizan olup böyle bir kanaate sahip olmayı kulları için teşri kılması mümkün değildir. Akıl ve fıtrat açısından da böyle bir şeyi caiz görmek mümkün değildir.Selim akıllar için böyle bir tavrın çirkinliği her türlü çirkinliğin ötesindedir.
Kaynak: İbnu’l Kayyım el-Cevziyye / ed-Dua ve’d Deva (Kalbin İlacı) / bkz: 287-289