!-- Petal Search Webmasteer -->
Belki de aldanan bu insan beni bu günahlara sevk eden, kalbimde Allah’a olsan saygı ve tazimin zayıflaması değil, beni affedeceği konusundaki arzu ve ümididir
Bunlar nefsin söz oyunlarından başka bir şey değildir. Kulun kalbinde var olan Allah Tealayı tazim ve yüceltme duygusu, O’nun haramlarına saygı göstermeyi de gerektirir ki bu, kişi ile günahlar arasına girerek günah işlemesine engel olur.
Allah’a karşı masiyet işleme cüreti gösterenler, Allah’a hakkı olan değeri vermezler.
Allah’ın emrini ve yasağını basite alan kimse nasıl olacak da hakkı olan değeri Allah’a gösterecek. Nasıl olacak da O’nu gerektiği gibi tazim edecek, büyük sayacak, yüceltecek ve saygı gösterecek? Bu imkansızın da imkansızı, en açık ve net bir şekilde herhangi bir asla, esasa dayanmayan bir haldir.
Kalbinden Allah Tealayı tazim duygusunun, haramlarına karşı saygının silinip gitmesi ve Allah’ın kendisi üzerindeki hakkını hafife alması günah işleyen kimse için ceza olarak yeterlidir.
Yüce Allah, kullarını, Kendisini sevdikleri oranda sever. Kulların Allah’tan korktukları kadar diğer mahlukat da kullardan korkar. Kulların Allah’ı ve haramlarını tazim etmeleri oranında Allah insanları yüceltir, onlara önem verir.
Kul bir yandan Allah’ın haramlarını çiğnerken bir yandan da saygı duyulmasını istediği dokunulmazlarının insanlar tarafından çiğnenmesini nasıl arzu edebilir?
Ya da nasıl olur da insan, Allah’ın hakkını hafife alırken Allah tarafından insanların gözünde basitleştirilmekten emin olabilir?
Veya nasıl olur da kendisi Allah’a karşı işlenen masiyetleri basit görür de insanlar tarafından hafife alınmayı hazmedemez?
Allah Teala kitabında, günahların cezalarını, olumsuz sonuçlarını zikrederken bu duruma işaret etmiştir.
Günah, erbabını başaşağı etmiş: kalplerinin üzerini örtmüş, işledikleri günahlarla kalplerini mühürlemiş: Kendisini unuttukları gibi O da onları unutmuş; dinini basite aldıkları gibi O da onları basite almış; emirlerini zayi ettikleri gibi O da onları zayi etmiştir.
Bu nedenledir ki, Allah Teala, mahlukatın Kendisine secde etmeleriyle ilgili ayette şöyle buyurmuştur: … Allah kimi hor ve hakir kılarsa, artık onu değerli kılacak bir kimse yoktur … (Hac 18). Onlar Allah’a secde etmeyi basit görüp hafife alarak secde etmedikleri için Allah da onları hor ve hakir görmüş hafife almıştır. Allah’ı hafife almalarından sonra artık hiç kimse onları değerli, onurlu kılamaz.
Allah’ın hor gördüğünü değerli kılabilecek kim vardır ki? Ya da Allah’ın değerli kıldığını basitleştirecek, hor görecek kim olabilir?
Kaynak: İbnu’l Kayyım el-Cevziyye / ed-Dua ve’d Deva (Kalbin İlacı) / bkz: 157-159