!-- Petal Search Webmasteer -->
İbn Abbas (r.a): Ey iman edenler! gerçek bir tövbe ile Allah’a dönün (Tahrim’8) ayetini şöyle yorumlamıştır: Gerçek Tövbe: Kalp ile pişmanlık duymak, dil ile istiğfar etmek, bedeni o günahtan alıkoymak, bir daha günaha dönmemeye kesin karar vermektir.
Resulüllah (s.a.v) bu konuda şöyle buyurmaktadır: Diliyle istiğfar edip de günahı işlemeye devam eden kimse, Rabbi ile alay ediyor gibidir.
Rabiatül-Adeviyye’nin şöyle dediği anlatılır: Bizim tövbe ve istiğfarımız da birçok tövbe ve istiğfarı gerektirir. Çünkü bir kimse diliyle Allah’ın kendisini bağışlamasını dilediği halde günaha tekrar dönme niyetinde olursa bu tövbe sayılmaz. Zira bu yalancıların tövbesidir.
Böyle yapan kimse büyük günah işlemiş olsa bile, Allah onu bağışlar. Çünkü Allah kullarına karşı çok merhametlidir.
Şöyle bir hikaye anlatılır; İsrail oğulları döneminde bir abid vardı ve bu abid zamanın kralına çok övülmüştü. Bunun üzerine kral bunu çağırmış ve kendisine sohbet arkadaşı olmasını istemişti. Bu şekilde abidi kendine bağlamak istiyordu. Kralın bu teklifine karşılık abid şu cevabı verdi:
Ey kral! Güzel söylersin ama bir gün evine girdiğinde beni cariyelerinden biriyle oynaşırken bulsan ne yaparsın ?
Bu sözlere öfkelenen kral şöyle dedi: Fasık seni! Benim hakkımda böyle düşünmeye nasıl olur da cesaret edersin?
Abid şöyle cevap verdi:
Benim öyle büyük bir Rabbim var ki, günde yüz kere günah işlediğimi görse bile; ne bana kızıyor, ne kapısından kovuyor, ne de rızkımdan beni mahrum bırakıyor. Nasıl olur da böyle birinin kapısından ayrılıp da daha kendisine karşı bir suç işlememişken bana öfkelenen birinin kapısında kul olurum. Hal böyleyken ona karşı suç işlersem ya halim nice olur diyerek kralın yanından çıkıp gitti.
Fakif diyor ki;
Günah iki türlüdür;
Allah ile kul arasındaki günahın tövbesi; dil ile pişman olduğunu söylemek, kalben bu günahtan pişmanlık duymak ve bir daha onu işlememeye kesin karar vermektir. Bu kurallar çerçevesinde tövbe eden kişi daha yerinden ayrılmadan Allah onun tövbesini kabul eder. Ancak terk ettiği bir farz ibadet varsa, bunun affedilmesi için ayrıca onu kaza etmesi gerekir.
Kul haklarını ilgilendiren günahlardan tövbenin geçerli olması için ise, hak sahibi ile helalleşmek şarttır.
Kaynak: Ebu’l Leys Semerkandi / Tenbihü’l Gafilin -Gafillerin Uyanışı- / bkz: 138-139