ref: refs/heads/v3.0
DOLAR
28,8960
EURO
31,4606
ALTIN
1.923,44
BIST
8.026,27
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Hafif Yağmurlu
11°C
İstanbul
11°C
Hafif Yağmurlu
Pazartesi Az Bulutlu
13°C
Salı Hafif Yağmurlu
13°C
Çarşamba Hafif Yağmurlu
13°C
Perşembe Hafif Yağmurlu
9°C

Geç Kalmadan Tövbe Et. Çünkü Gecikmeden Tövbe Etmenin Vaciptir

Geç Kalmadan Tövbe Et. Çünkü Gecikmeden Tövbe Etmenin Vaciptir
1 Ekim 2021 18:00
452

Günahlar insanı helak edici fiiller olunca gecikmeden onlardan kaçıp tövbe etmek vacip olur. Çünkü bir eylemi yapmak için istenen her bilgi, o eylemi teşvik eden bir saik haline gelmediği sürece sorumluluğundan kurtulmak mümkün değildir.

Günahların zararlı olduğu bilgisi ancak günahları terk etmeye vesile olsun diye istenmiştir. Günahları terk etmeyen kişinin imanına halel gelir. Tıpkı Hz. peygamberin (s.a.v) buyurduğu gibi: “Zinakar adam zina ederken mümin olarak zina etmez.”

Burada Allah’a ve O’na birliğine inanmaya işaret edilmemiştir. Ancak işaret edilen şey, zinanın kişiyi yüce Allah’tan uzaklaştırdığına dair imanın olmamasıdır. Tıpkı doktorun “Bu zehirdir, sakın ona yaklaşma!” demesi örneğinde olduğu gibi…

Çünkü hasta zehri içerse doktorun varlığına ve onun doktor oluşuna inanmamış olmaz. Aksine, onun “Bu öldürücü bir zehirdir.” sözünü tasdik etmemiş olur. Çünkü zehri bilen kişi onu içmez. Bu sebeple günahkarın imanı eksiktir. Şöyle ki, imanın kökü nefiste yerleşip dalları amellerde yayılmadığı sürece ölüm meleği geldiğinde korkutucu fırtınalar karşısında ayakta duramaz ve sahibinin kötü akıbete düşmesinden korkulur.

Günahkarın günah işlemeyen kişiye göre durumu

Günahkarın günah işlemeyen kişiye “Ben de senin gibi müminim.” demesi, kabak bitkisinin çam ağacına “Ben de senin gibi bir ağacım.” demesine benzer. Çam ağacı ona şöyle der: “Sonbahar rüzgarları estiğinde aldanmış olduğunu anlayacaksın. O zaman köklerin sökülüp çıkacak, yaprakların etrafa dağılacak ve ağaç ismine ortak olduğuna dair söylediğin şeyde aldanmış olduğun ortaya çıkacak!” Tıpkı şu sözde anlatıldığı gibi:

Toz duman dağılıp gittiğinde göreceksin

▬ Bindiğin şeyin at mı eşek mi olduğunu!

Bu, kişinin ölüm anında belli olacak bir durumdur. Ömrü boyunca içinde afetlerin birikmiş olmasından dolayı, günahkarın kalbinin imanın aslından dönüp dönmeyeceği konusundan emin olunmaz. Tıpkı zararlı yiyeceklerin biriktikten sonra mizacı ifsat etmeye başlayıp kişinin ölümüne sebep olması gibi…

Ariflerin kalplerinin aort damarlarının parçalanmasının sebebi, karşısında ancak çok küçük bir azınlığın sebat edebileceği ölümün afetlerinden ve ürkütücü öncüllerinden duydukları korkudur. İşte, ölüm anındaki ürkütücü hallerin darbeleri karşısında iman kökü sendeleyip titremeye başlar.

Günahların zehre benzediği sabit olduğuna göre, zehri içen kişi onu içtiğine pişman olduğunda kusması ve nasıl mümkünse o şekilde zehri dışarı çıkarması gerekir. Elinden geldiğince çabuk bir şekilde zehir içme eyleminin sonuçlarını ortadan kaldırmak ve telef olmasıyla sadece dünya hayatının elden gideceği bedenine gelen zararı gidermek için harekete geçer.

O halde günah zahirlerini içen kişinin, ahireti elden kaçırmamak için halini düzeltmesi gerekir. Ahireti elden kaçırmak demek, sürekli olarak cehennem ateşinde yanmak demektir. Günahların zehri imanın ruhuna, doktorların yazacağı reçetelerin işe yaramayacağı, korunmanın fayda vermeyeceği ve nasihatçilerin öğütlerinin yarar sağlamayacağı bir şey yapmadan önce tövbe etmekle acele edilmelidir.

Kaynak: İbnü’l-Cevzi / Minhacü’l-Kasıdin Ve Müfidü’s-Sadıkin / C: 2 / bkz: 211-212

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.