Fil Süresi; Mekke’de nazil olmuştur ve 5 ayettir. Fil Süresi adını ilk ayetinden almaktadır. Allah’ın dinine karşı çıkanların akıbetlerinin hüsran olduğunu, Kabe’yi yıkmaya gelen Ashab-ı fil’in hüsranını misal vererek beyan buyurur.
Fil Süresi Kafirun Süresinden sonra Mekke-i Mükerreme’de nazil olmuştur. Fîl hadisesini bildirdiği için kendisine bu ad verilmiştir. Bundan önceki Hümeze Süresinde bir kimseyi malının çok yaşatamayacağı ve ahlaksız kimseleri servetlerinin azaptan kurtaramayacağı bildirilmişti, bu sürede de fil ashabının kıssası, bu hususa dair bir misal, bir delil olduğu için aralarında güzel bir münasebet vardır.
Fil Süresi 1. Ayet Tefsiri: Bu mübarek süre, Allah’ın dinine karşı muhalif cephe alan Yüce Peygambere düşmanlık gösteren kimselerin dünyada da nasıl müthiş felaketlere maruz kalacaklarına dair fil ashabı kıssasını bir ibret misali olmak üzere beyan buyurmaktadır.
Şöyle ki:
Ey Son Peygamber!. (Görmedin mi?) Yani: Tevatüren rivayet olunduğu için görmüş gibi bilmedin mi? Elbette ki: Bilmiş bulunuyorsun ki: (Rab’bin fîl sahiplerine) O dinsiz guruba, o Kabe-i Muazzama’yı yıkmak isteyen ve fîl ile Yemen tarafından gelmiş bulunan mel’un bir zümreye (nasıl etti?) onları nasıl yok etti, bir helaka uğrattı!
Fil Süresi 2. Ayet Tefsiri: Evet.. O kudret ve azameti sonsuz olan alemlerin Rabbi (Onların) o fîl sahiplerinin (kurdukları tuzağı) onların Kabe-i Muazzam’a hakkındaki haince bir şekilde yapmak istedikleri zarar ve ziyanı, bu hususta ki arzularını (bozgunluk içinde kılmadı mı?) o hilelerini mahv ve yok edip iptal buyurmuş olmadı mı?
Fil Süresi 3. Ayet Meali: Evet.. O Yüce Yaratıcı, o fîl sahiplerini cezalandırmak için (Onların üzerlerine) sürü sürü (bölük bölük kuşlar gönderdi.) o kuşları bir kudret harikası olarak yok etme ve cezalandırma kuvveti mahiyetinde bulundurdu.
Fil Süresi 4. Ayet Tefsiri: Artık (Onlara) o fîl sahiplerine o kuşlar (Siccilden) yani: Katı, sert, taş kesilmiş çamurdan (taşlar atıyorlardı) herhangi birinin başına isabet eden bir taş parçası, onu bir hastalığa uğratarak helak olmasına sebebiyet vermiş oluyordu.
Fil Süresi 5. Ayet Tefsiri: Hak Teala Hz. (artık onları) O Kabe-i Muazzama’ya karşı düşmanlık gösteren hain topluluğu (yenilmiş ekin yaprağı gibi kıldı) hepsi de darmadağın olarak layık bulundukları Allah’ın kahrına uğramış oldular, işte kutsal şeylere düşmanlık edenlerin cezası budur
Fîl vakasının özeti, tefsirlerde, siyer kitaplarında yazılmış olduğu üzere şöylecedir. Uzun bir müddetten beri Yemen’de hakim olan “Himyer” hükümdarları, bilahare zaif düşmekle Habeşler, gelip Yemen diyarını zaptetmişlerdi. Habeşlerden “Ebrehe” adındaki bir hükümdar, başkenti olan Yemen’de bir kilise yaptırmış, insanları Kabe-i Muazzama’nın ziyaretinden vazgeçirerek kendi yaptırdığı kiliseye çekmek istemişti. Bu maksadından dolayı bir ordu ile Mekke-i Mükerreme’ye doğru yürüdü,
Ebrehe’nin büyük bir fîli var idi, onu ordusunun önünde yürütürdü, onunla gideceği yerlerde muzaffer olacağını sanırdı. İşte bu fîl ile ve belki başka fillerde beraber bulunduğu halde Mekke-i Mükerreme üzerine hareket etti, içerisine gireceği sırada fîl yere çöktü, onu kaldırıp Kabe-i Muazzama tarafına yürütemiyorlardı. Başka taraflara ise koşa koşa gitmek istiyordu
İşte bu esnada idi ki: bir çok Ebabil denilen kuşlar, sema tarafından çıka geldiler, ağızlarındaki, ayaklarındaki ufak taşları Ebrehe’nin askerleri üzerine atıverdiler. Bir çokları bu taşların tesiri ile yaralanıp öldüler, aralarında Cüderi=kabarcık ve çiçek hastalığı görülmeye başladı. Geri kalanlar da Yemen’e kaçıp gittiler. Ebrehe de hasta bir halde Sana’ya vardı, orada telef oldu.
Bu hadisenin vuku bulduğu seneye vaktiyle Araplar “fil senesi” derlerdi, bunu bir tarih başlangıcı yapmışlardı, bu senede idi ki: Resul-i Ekrem Efendimiz, ana rahmine şeref vermişti. Bu hâdiseden elli şu kadar gün sonra muharrem ayında Peygamberin doğumu gerçekleşti, bundan kırk sene sonra da Peygamberlik şerefine erişti.
Kısacası: Bu süre-i celile, bu ibret verici kıssayı haber vererek din düşmanlarını sakındırmaktadır, kutsal şeylere suikast edenlerin akıbeti böyle helake uğrayacaklarını ihtar buyurmaktadır. Yüce Peygamberimize de, teselli olup onun yüce dinin devam edeceğini, bütün insanlık alemine yayılıp duracağını müjdelenmektedir. Bununla beraber bu olay, Resul-i Ekrem (s.a.v) Efendimizin peygamberliğini kuvvetlendirdiği, yüce şanını ilan ve temin ettiği için bir nevi peygamberlik mucizesi sayılmaktadır.
İbrahim (a.s)’ın zamanından beri Allah’a inananların bir mabedi olan Kabe-i Muazzama, her ne kadar bir aralık müşrikler tarafından putlar ile doldurmuş ise de bu geçici ve mübarek Kabe’ye bir suikast maksadına dayanıp bilahare Peygamber Efendimizin vasıtasıyla yine inananların mabedi ve Müslümanların kıblesi olarak eski haline getirilmiş ve kıyamete kadar da müminlerin mübarek bir ziyaretgahı bulunacaktır.
Kaynak: Ömer Nasuhi Bilmen / Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri