Namaz vakitlerini bildirmek ve Müslümanları cemaatle namaz kılmaya çağırmak amacıyla okunan ezan cümleleri aslında tevhit dininin temellerini özetler. Şöyle ki;
Ezan cümlelerinde Yüce Allah’ın varlığı, birliği, tekliği ve büyüklüğü tekrarlanır. İkinci olarak Hz. Muhammed (s.a.v)’in Allah’ın peygamberi olduğuna vurgu yapılır. Daha sonra Müslümanlar İslam’ın en temel ibadeti olan namaza ve kurtuluşa çağrılır.
▬ “Ey iman edenler: Cuma günü namaza çağırıldığı (ezan okunduğu) zaman, hemen Allah’ı anmaya koşun ve alış verişi bırakın. Eğer bilmiş olsanız, elbette bu, sizin için daha hayırlıdır (1)” ayeti yanında Maide Süresi 58. ayeti de ezana işaret eden ayetlerdendir
Ezanın ve müezzinliğin faziletine dair pek çok hadis gelmiştir. Bunlardan bir kaçı şöyledir:
O, İslam’ın şiarlarının en önemlisi, Müslümanlık göstergesi ve Müslümanlık hatırlatmasıdır. Zira savaş ortamında ezan okunan topluma saldırılmaz. Hz Ebubekir, dinden dönenler üzerine gönderdiği ordusuna ezan sesini işittiğiniz yerlerde geceleyin, zira ezan imanın alametidir diye tavsiyede bulunmuştur.
Bu uygulama ile çocuğun, İslam’ı özetleyen cümlelerle hayata merhaba demesi sağlanır. Nitekim bilimsel araştırmalar, çocuğun dünyaya gelir gelmez ilk duyduğu seslerin onun kişiliğine etki edeceğini söylemektedir.
Aynı zamanda bu uygulama, anne babanın Müslüman olduklarını doğum gibi büyük bir nimetle bir kez daha hatırlayıp şükretmelerini sağlar.
Zamanın bütün anlarının önemli olduğunu hatırlatan bir bildiridir. Eskiden çalışma, buluşma, tanışma saatleri namaz vakitlerine ve ezan saatlerine göre ayarlanırdı. Sabah namazından sonra, öğle namazından önce, ikindiden önce, akşam vakti, yatsıdan sonra gibi cümleler konuşma dilinde sıkça kullanılırdı.
Eskiler, saatlerine baktıklarında saatin üçüne beşine bakmaz, namaz vakitlerini kastederek vakit tamam, vaktin çıkmasına çeyrek var, yarım saat sonra vakit giriyor gibi cümlelerle saati öğrenmekten asıl amacın ne olduğunu özetleyiverirlerdi. Kısaca onları, ezan ve namaz yönetirdi.
Kaynak: Prof. Dr: Ali Akpınar (Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fak) / Diyanet Aylık Dergisi Eki / Ekim 2009 / bkz: 13-14
(1-Cuma Süresi 9)