Kadın ise bir erkek ile ilişkide bulunduktan sonra arzulan gevşer ve tembelleşir, nefsi kırılmaya uğrar, o anda bir başkası ile böyle bir ilişkide bulunmak istemez. Zira şehvetin kaynağı enerjidir. Kadının enerjisi ile erkeğin enerjisi hiç birbiri ile mukayese kabul eder mi?
Ne var ki, şehevi arzuları -boş ve tembel olduğu, şehvetini tatmin ve arzularını gidermesini unutturacak meşgale ve sıkıntılardan da uzak bulunduğu için- kadına hükmetmekte, onu kontrol altına almakta ve kadının, bu duygularına karşı koyması için bir sebep de bulamamaktadır.
Hatta o boş bir kalp, meşgalesiz bir gönül ile o arzularını yerine getirme imkanına sahip bir durumdadır. Kimileri onun bu başıboş halinden kaynaklanan durumunu, şehvetinin erkeğin şehvetinden kat kat fazla olması ile yorumlamaktadır. Halbuki gerçekte böyle değildir.
Bunun bir başka göstergesi; Bir erkek bir kadınla bir kez cinsel ilişkide bulunduktan sonra, onun peşinden bir başkası ile de cinsel ilişkide bulunabilir.
Nitekim Resulüllah (s.a.v) tek gecede birkaç eşi ile birlikte olabiliyordu.
Hz. Süleyman bir gecede doksan hanımı ile ilişkide bulunmuştur. Şu da bilinmektedir ki, erkekler her kadına şehevi arzu duyar, her kadın ile ilişkide bulunabilecek yeterli enerjiye sahiptirler.
Kadın ise bir erkek ile ilişkide bulunduktan sonra arzulan gevşer ve tembelleşir, nefsi kırılmaya uğrar, o anda bir başkası ile böyle bir ilişkide bulunmak istemez. Böyle olunca şariin bu uygulaması, O’nun hikmeti, planlama, yaratma ve irade eylemesi ile tam bir uyum haline gelmiştir. Hamd bütünüyle Allah’a mahsustur.
Kaynak: İbn Kayyım el-Cevziyye / İ’lamü’l Mavvakkı’in / C: I-II / bkz: 535-536