Ergenlik çağına ulaşan her erkekte cinsel duygular, tatmin edilmek istenen cinsel arzular oluşur. Bu bir ilahi kanundur. Bu kanunla çatışmak insanla çatışmaktır.
Bu gerçeği, yürürlükten düşürülmüş bütün semavi dinler ve felsefi sistemler yanı sıra İslam da kabul etmektedir. Ancak erkek cinselliği üzerindeki İslam gerçekçiliğinin iki mühim özelliği vardır:
Şimdi bu iki özelliği açıklamaya çalışalım.
1 ▬ İslam gerçekçiliği, genç-ihtiyar, güzel-çirkin, alim-cahil her erkekte, Allah’a yakınlık sırrına ermiş Hak dostlarında, hatta peygamberlerde bile cinsel arzu ve eylemleri tabii görür.
İslam’a göre cinsel arzular ve helal çerçeve içerisinde sürdürülen cinsel eylemler, asla bir eksiklik olmadığı gibi, ruhi gelişmeye de engel değildir. Bilakis asıl ruhi yücelik, cinsel arzular duyulur, cinsel hayat sürdürülürken ulaşılan yüceliktir.
Dindar olabilmek ve dindarlıkta gelişerek ruhi yüceliklere erişebilmek için cinsel duygular ve eylemlerden soyutlanmak görüşü bazı tasavvufi kaynaklarda yer alırsa da, Kur’an ve Sünnet gerçekleriyle katiyetle bağdaştırılamaz.
Müminler olarak, insanlık tarihinin en üstün ve Allah’a en yakın şahsiyetleri olarak kabul etmeye mecbur olduğumuz peygamberlerin normal bir cinsel hayatlarının olduğunu hatırlatmamız delil olarak kafidir.
Yüce Allah Kur’an-ı Kerîm’de Hz. Nuh’u, Hz. İbrahim’i, Hz. Lut’u, Hz. Musa’yı, Hz. Muhammed’i ve diğer bazı peygamberleri bize evli olarak tanıtırken, Hz. İsa ve Hz. Yahya gibi istisnalar dışında bütün peygamberlerin de eşleri ve çocukları olduğunu şöylece bildirmektedir:
“(Ey Muhammed!) Şüphesiz senden önce de peygamberler gönderdik. Onlara da eşler ve çocuklar verdik. Hiçbir peygamber Allah’ın izni olmadan bir mucize getiremez. Her şeyin belirlenmiş bir vadesi Kitab’da kayıtlıdır (Ra’d Süresi 38)“
Sosyal durumları, cinsel arzuları ve güçleri bakımından farklı olan insanlara örnek olmak durumunda oldukları için Hz. İbrahim, Hz. Davud, Hz. Süleyman ve Hz. Muhammed gibi pek çok peygamberin hayatında birden fazla kadınla evliliğin örneklerini de görüyoruz.
Peygamber Efendimiz bu gerçeği şöyle açıklar: “Yumuşak huyluluk, haya, kan aldırmak, güzel kokular sürünmek ve çok eşlilik. Peygamberlerin özelliklerindendir.”
Peygamberlerin hayatı delillendirmektedir ki, ruhi gelişim cinsel hayatı öldürmez diriltir, zayıflatmaz kuvvetlendirir. Böyle olması da zaruridir. Çünkü ruhi gelişim imanla, güzel amellerle ve çok zikirle sağlanır. Bunlar ruhu takviye ettiği gibi, bedeni de kuvvetlendirir. Kuvvetlenen bedende ise cinsel arzular ve de eylemler artar. Zira sebeplerin kendi doğrultularında sonuç vereceği açık bir gerçektir.
Evlilik içinde ve dışında cinsel duyguları ve eylemlerini disipline etmiş, göz ve kulak gibi organları cinsel haramlardan korumuş, böylece cinsel uyarıları alıcı gücünü muhafaza etmiş, üstelik alkollü içkilerden uzak durmuş, namaz, dua ve zikirle de ruhi tatminin doruğuna çıkmış mü’min, pek tabiidir ki cinsel arzularını kuvvetlendirecek ortamı oluşturmuş olur.
Bu gerçeği kavrayamayacak bir insan düşünülemez. Ancak imanlı ve amelli Müslümanın cinsel arzularını takviye edecek bir diğer olgu daha vardır ki, o da iman ve ibadet nurlarının kalp yoluyla damarlara akması ve böylece cinsel gücü ve arzuları artırmasıdır.
Ne var ki İlahi yasalara bağlı her müminin cinsel arzuları artar ifadesiyle formüle edilen bu gerçeği içe sindirebilmek için iman mantığına, gönül zevkine ve tecrübeye sahip olmak gerekir.
Allah’ın Resulü kafada ve kalpde kadın arzusu oluştuğu zaman, derhal eşe gelinerek cinsi münasebette bulunulmasını öğütlemiştir. Kadının çekimser kalmasını da yasaklamıştır. Suyun bulunmadığı yerde de erteleme yoluna gidilmemesini; teyemmüm ruhsatından yararlanılmasını tavsiye buyurmuştur.
Ebu Hureyre (r.a) şöyle anlatıyor:
Medine dışında, çölde yaşayan bir mü’min Allah’ın Resulüne geldi ve sordu: Ya Resûlallah! Ben yılın dört-beş ayını çölde geçiriyorum.. Aramızda lohusalar, adetliler ve cünüpler de var. Ne yapmamızı emir buyurursunuz?
Teyemmüm yapın.
2 ▬ Arzettiğimiz üzere erkek cinselliği üzerindeki İslam gerçekçiliğinin ikinci özelliği de Allah’ın özel korumasına eremeyen hiçbir insanın, cinsel arzulardan, hatta cinsel haramlardan güvencede olamayacağı hakikatinin kabul olunmuş olmasıdır.
Rabbinin uyarısını almasaydı Hz. Yusuf Peygamberin bile Zuleyha’ya yaklaşacağının Kur’an-ı Kerim’de açıklanmış olması, İslam gerçekçiliğinin değindiğimiz özelliğinin Kur’an’i delilidir.
“Şüphesiz ki o kadın, Yusuf’a yaklaşarak onu baştan çıkarmak istemişti. Eğer Yusuf Rabbinin uyarısını almasaydı, kadının arzularına uyabilirdi. İşte Biz Yusuf’u ihanetten ve fuhuştan alıkoymak için böyle yaptık. Çünkü o, ihlaslı kullarımızdandı (Yusuf Süresi 24)“
Allah’ın Resulü’nden daha olgun, daha tunç iradeli ve cinsel duygularına daha hakim bir insan düşünülemeyeceğine göre, O’nun aşağıda sunacağımız hadisiyle sergilediği hakikati hiçbir erkeğin cinsel haramlardan güvencede olamayacağı gerçeğine Peygamberi bir delil olarak görebiliriz.
Allah’ın Resulü mü’minlere şöylece emir buyurdu: Yanlarında kocaları (veya mahremleri) bulunmayan (dolayısıyla ilişkisizlikleri uzamış olan) kadınların yanlarına gidip oturmayın. Zira Şeytan her birinizin kan damarımda (kanınız gibi iradenizin dışında) akar.
Bu buyruğa muhatap olan sahabiler sordu: Sizin kan damarınızda da akar mı?
Benim kan damarımda da akar. Ne var ki Allah bana Şeytana karşı yardım eder ve ben ondan korunurum.
İslam, özellikle erkek cinselliğini böyle değerlendirdiği içindir ki, cinsel hususlarda haramlara yöneltebilecek nefse güvene değil, gerekli tedbirlere baş vurdurucu metotlu şüpheye yer vericidir.
Gerekli tedbirlerin bir kısmı örtünmek, gözü korumak, evlenilebilecek kadınlarla yalnızca bir arada kalmamak vs. dir. En mühim önlemlerden biri de cinsel duygular ve arzuların cinsel haramlara düşürecek boyutlara ulaşmasından Allah’a sığınmaktır.
Bu hususta her erkek, Allah’a sığınmaya muhtaç olduğu içindir ki Kur’ân’ı Kerim’de Yusuf Peygamber’in dilinden şu dua örneği verilmiş, dolaylı olarak bu duanın yapılması öğütlenmiştir: (.. Allah’ım! Kadınların cinsel tuzaklarını benden uzaklaştır.) Eğer Sen onların tuzaklarını benden uzaklaştırmazsan, onlara yönelir ve cahillerden olurum.
Peygamber Efendimizin yaptığı ve bize de yapılmasını öğütlediği bir cinsel içerikli dua örneği de şöyledir: Allah’ım! Kulaklarımın, gözlerimin, dilimin, kalbimin, cinsel organımın, cinsel organımdan kaynaklanabilecek kötülüklerin şerrinden sana sığınırım.
Kaynak: Ali Rıza Demircan / İslam’a Göre Cinsel Hayat / bkz: 69-75