DOLAR
19,0121
EURO
20,2598
ALTIN
1.217,84
BIST
5.091,84
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Çok Bulutlu
16°C
İstanbul
16°C
Çok Bulutlu
Salı Hafif Yağmurlu
12°C
Çarşamba Çok Bulutlu
12°C
Perşembe Az Bulutlu
15°C
Cuma Az Bulutlu
16°C

Enfal Süresi Konusu, İçeriği ve Muhtevası

Enfal Süresi Konusu, İçeriği ve Muhtevası
23 Temmuz 2022 12:49
0

Enfal Suresi, Medenidir. Hicretin ikinci yılında bir bütün halinde indirilmiştir. Tamami 75 ayettir. Adını birinci ayetindeki bir çeşit ganimetler anlamına gelen Enfal kelimesinden almıştır. Hz. Osman’ın Mushaf’ındaki kronolojik sıralamaya göre 88., Hz. Ebu Bekir’in cem ettirdiği elimizdeki Kur’an’a göre 8. suredir.

Yıl 624; Hicretin henüz ikinci senesidir. Kureyş, Mekke’de söndüremediği “Allah’ın Nurunu, Medine’de söndürme hayali ile Müslümanların üzeri ne yürüdü.

Müminler, o esnada kendi topraklarından geçmekte olan Kureyşe ait kervanı çevirmek maksadıyla yola çıkmışlardı. Yolda 100’u atlı, 700’ü deve üzerinde; toplam 950 kişilik Kureyş ordusunun üzerlerine doğru gelmekte olduğu haberini alınca, kervanı takip etmeyi bırakıp gelmekte olan müşrik ordusuyla savaşa karar verdiler..

Müslümanlar, sayılarının azlığı, silah ve teçhizatlarının yetersizliği, moral ve güçlerinin kifayetsizliği gibi zafiyetleri sebebiyle başlangıçta çekinerek girdikleri bu ilk savaşta, Allah’ın çok yönlü desteğiyle büyük bir zafer elde ettiler.

Çünkü Allah, melekleriyle birlikte, her şeyini kendi uğrunda feda eden müminlerin yanında; Allah’a ve elçisine karşı çıkan, dininin yayılmasını engelleyen ve sırf dinlerinden ötürü Elçisi’ni ve müminleri yurtlarından çıkaran müşriklerin de karşısında yer almıştı

Bu savaş, bir anlamda hak ile batılın, tevhid ile paganizmin, İslam ile putperestliğin, gerçekleri görenlerle göremeyenlerin, gerçekten yaşayanlarla -mecazi manada- ölülerin, savaşıydı…

Sonuçta, her yönden güçlü ve avantajlı olmalarına rağmen, büyük bir hezimete uğrayanlar, batılı savunan müşrikler oldu. Batıl ehli müşrikler/ölüler, sayıları 324 olan müminlerin karşısında 70 ölü, bir o kadar esir ve pek çok mal bırakarak savaş alanından kaçıp canlarını zor kurtardılar!

Müminler, Bedir’de alınan ganimetlerin taksiminde anlaşmazlığa düştü ve Hz. Peygamber’in Allah’tan ikaz almasına sebep olan büyük bir sorun yaşadılar. Onlardan bir kısmı, zaferi biz kazandık, ganimetler de bizimdir diyor ve ele geçirdiklerini başkalarıyla paylaşmak istemiyordu. Oysa bu savaşı kazanan, gerçekte onlar değildiler…

Müslümanların, böyle bir ortamda öncelikli ve en önemli meselesi ganimetler ve esirler olmamalıydı. Onlar, öncelikle muhacir olarak bulundukları bölgede, ağırlıklarını koyup otoriteyi ellerine geçirmeyi düşünmeliydiler. Çünkü Kureyş bu hezimetle kalmayacak; amaçlarına erişinceye kadar ve her defasında daha büyük bir öfke ve güçle Müslümanlara tekrar tekrar saldıracaktı.

İçteki Yahudilerin ve münafıkların sinsice düşmanlıkları ise, asla hafife alınmamalıydı! O nedenle Müslümanlar, birbirleriyle çekişmeyi bırakıp güçlerinin yettiği ölçüde, her düşmana karşı caydırıcı bir güce erişip yeryüzünde barışı sağlayabilecek bir kuvvet hazırlığına girmeliydiler!

Çünkü İslam’da asıl amaç, yalnız yörede değil, erişebildikleri her yerde barışı sağlamaktır! Barış, hangi şartlarda ve hangi durumda ortaya çıkarsa, mutlaka kendisine erişilmesi gereken asli bir değerdir. Hatta savaş esnasında bile olsa, düşmandan gelen barış teklifi, muhtemel riskleri göze alarak kabul edilmeliydi

Müslümanlar savaşlarda sabrederlerse -Allah’ın izni ve desteğiyle- kafirlerin en az on katı güce sahiptirler! Fakat onlar, kendilerinin iki katı bir düşmanla karşılaştıkları zaman savaştan kaçmamalıdırlar. Eğer kendilerinin iki katı bir toplulukla karşılaşır da arkalarını dönüp kaçarlarsa, mutlaka Allah’ın gazabına uğrarlar

Taktik gereği tekrar hamle yapmak maksadıyla veya gerideki bir destek birliğine katılmak için geri çekilmeler hariç…

Şeytan her zaman insanın baş düşmanıdır. Her kılıkta ve aldatıcı bir tarz da insanın yanına sokulur, onu arzu ettiği noktaya getirinceye dek yanından ayrılmaz. Sıkıyı gördüğü an, dostluk falan dinlemeyip arkasını döner, kaçar

Küfür tek millettir. İnkar edenler daima birbirlerinin koruyucusudurlar.

Müslümanlar da tek millet olup yekvücut Allah yolunda savaşmalıdırlar! Ayrıca müminlerin birbirlerine karşı velayet görev ve sorumlulukları vardır. Eğer bunun gereği tam olarak yerine getirilmezse, yeryüzünde fesat ve terör önlenemez bir hal alır!

Kaynak: M. Zeki Duman / Beyanu’l-Hak / C: III / bkz 141-142


Anahtar Kelimeler: enfal ne demek, enfal 53, enfal süresi fazileti, enfal isminin anlamı, arapçada kuranda enfal

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.