Enfal Süresi 2. Ayetin Meali: Gerçek müminler, Allah anıldığı (Allah’tan korkun! denildiği) zaman kalpleri ürperen, kendilerine ayetleri okunduğunda (okudukları) imanlarını artıran ve sadece Rablerine tevekkül eden kimselerdir
Enfal Süresi 2. Ayetin Tefsiri: İman, kesin bilgi, kanaat ve iradeye dayalı olarak kalpte gerçekleşen tasdik ve itminan halidir. Okunan ayetlerle Allah hakkındaki kesin bilginin artması kanaati, kanaatin kuvvetlenmesi de imanı güçlendirir.
Müminin Allah hakkındaki bilgisi / marifetullah arttıkça, kalpteki tasdik kuvvetlenir ve sarsılmaz bir sağlamlık derecesine ulaşır. İman arttıkça Allah’a dayanma tevekkül de o nispette artar. “innema yahşallahe min ıbadihi’l-Ulemae” ayetinde de açıkça söylendiği gibi “Allah’tan, ancak âlim kulları korkar.”
Enfal Süresi 20. Ayetin Meali: Ey iman edenler! Allah’a ve elçisine itaat edin, ayetlerini işittiğiniz halde ondan yüz çevirmeyin
Enfal Süresi 20. Ayetin Tefsiri: Allah’ı ve Resulünü işitmekten maksat, sadece kulağıyla duymak değil, onları anlamak, çağrılarına icabet etmek, emir ve yasaklarına uymaktır. Bir kişi, Allah’a ya da elçisine itaat etmiyorsa o, ya önemsemediği için onlara kulak verip iyice dinlememiş ya da müşriklerin yaptıkları gibi, duydukları halde kasıtlı olarak gereğini yapmamıştır.
Her iki halde de kişi, Allah’ı ve elçisini hiç işitmemiş durumundadır.
Zemahşeri demiştir ki; “Hakikati işittiğini iddia edenlerin duyduklarını kalpleriyle tasdik etmeleri gerekir, eğer duymuş da tasdik etmemişlerse, onlar işitmemiş gibidirler. Gerçekten işitselerdi, inanır ve dinlediklerinin gereğini yerine getirirlerdi.
Öyleyse ey müminler, siz Kur’an’ı ve nübuvveti tasdik ediyorsunuz. Buna rağmen Resulün ganimetleri taksimi gibi, bazı emir ve yasaklarına itaati terk ederseniz tasdikiniz tipki tasdik etmeyen müşriklere, işitmeniz de inanmayan kafirlerin işitmelerine benzer!”
Enfal Süresi 21. Ayetin Meali: Sakın ha işitmedikleri halde “İşittik. diyenler gibi de olmayın
Enfal Süresi 22. Ayetin Meali: Kuşkusuz Allah katında canlıların en kötüsü, aklını kullanmayan sağırlar ve dilsizlerdir
Enfal Süresi 21-22. Ayetin Tefsiri: Burada kast edilen insandır. Çünkü insanın işitme, işittiğini kavrama, anladığını tasdik edip söyleme kabiliyeti vardır. Buna rağmen bir kişi. gerçekleri kasıtlı olarak işitmiyor, kavramıyor, tasdik etmiyorsa o, böyle bir kabiliyete sahip olmayan hayvanlara benzetilmektedir; belki de hayvanlardan daha da aşağıdır!
Bu yüzden Allah öyleleri için ‘İnsanların en kötüsü yerine “Canlıların en kötüsü ifadesini kullanmış olabilir… Zira: “Onların kalpleri / akılları var anlamıyorlar, gözleri var görmüyorlar, kulakları var işitmiyorlar. Onlar tıpkı hayvan gibidir, belki de hayvandan daha da aşağıdırlar (Araf 179)” “Kendilerine Tevrat yüklendiği halde onu taşımayanlar, tıpkı sırtında kocaman kocaman kitapları taşıyan eşek gibidirler… (Cuma, 5)“
Enfal Süresi 23. Ayetin Meali: Eğer Allah onlarda bir hayır görseydi elbette onlara işittirirdi. Buna rağmen işittirecek olsaydı, onlar yine de yüz çevirip gideceklerdi
Enfal Süresi 23. Ayetin Tefsiri: Demek ki inkar edenlerin inkarları, duymadıklarından ya da mücerret işitmek istememelerinden değil, kasıtlı olarak Allah’ı ve elçisini reddetmelerindendir. Küfürleri de tamamen kendi istek ve eğilimleri sonucu oluşmuştur.
Hatta istemedikleri halde zoraki işittirildiklerinde onlar gerçekleri kavrayıp ona bağlanacak olsalar, Allah kudretini tecelli ettirip ayetlerini onlara işittirmeyi arzulamaktadır da… Zaten her insana verilen akıl, göz, kulak; her kavme gönderilen peygamber ve kitap, Allah’ın bu arzusunun bir sonucu değil midir?…
İstemedikleri halde zoraki işittirmenin, onlara bir hayır getirmeyeceği bilinmesine rağmen faraza, denilse ki “Allah onlara zoraki işittirsin, onlar da inanmazlarsa yine inanmasınlar; hiç olmazsa bahaneleri kalmaz!…” Buna Allah’ın cevabı şudur: “Onlara zoraki işittirse, yine de arkalarını döner uzaklaşırlar…”
İşte bu, insanın kasıtlı olarak ve inatla aklını ve zihinsel kabiliyetlerini işlevsiz bırakması, kendisini gerçeklere kapatması; kalbini, kulağını kilitleyip gözüne perde çekmesi demektir. Eğer bir insan, hakikatlere karşı kendisini kapatmışsa, Allah’ın onun için hayrı istemesi ona hiçbir fayda sağlamayacaktır….
Enfal Süresi 24. Ayetin Meali: Ey iman edenler. Size hayat verecek şeye çağırdıkları zaman Allah’a ve elçisine icabet edin! Allah’ın, kişi ile kalbi arasını ayıracağını ve toplu halde O’nun huzuruna götürüleceğinizi de bilin
Enfal Süresi 24. Ayetin Tefsiri: Allah ve Resulünün daveti, genel anlamda İslam’adır. O halde bir insanın, Allah’tan başka ilah tanımaması, elçisine ve vahye boyun eğmesi gerçek manada yaşaması anlamına gelir, yine bir kişinin, ayetleri inkar edip Allah’a ve elçisine kulak asmaması ve arzusuna göre ömrünü geçirmesi onun, insan insan yapan asli niteliklerden uzaklaşması ve -mecazi manada ölmesi olarak değerlendirilir. Şu ayetler de bu manada indirilmişlerdir
Şu halde, Allah nazarında iman hayat, küfr ise ölüm demektir; mümin. gerçek manada yaşayan, kafir ise mecazi manada ölüdür, hatta kabirdekiler gibidir. Allah ve Resulünün çağırdıkları İslam ise, gerçek hayatın asıl kaynağıdır.
Dolayısıyla Allah ve Resulünün çağırdığı İslam’a icabet edip gereğince yaşamak, insana hem diriliği, yani insanca yaşamayı sağlar hem de sürekli nimetleriyle birlikte ebedi hayatı kazandırır. Bunun aksi ise hem uzaklaşmak hem de mecazi anlamda ölmek, canlı bedeniyle kabre girmek demektir.
Ey iman edenler! Bilgiyle kalbinizi, itaat ve ibadetle de kendinizi diri tutmazsanız biliniz ki gün gelir kalbiniz cilasını kaybedip deformasyona. uğrar, hatta gerçek özelliğini kaybedip kirlenir, pas tutar ve olur (Mutaffifin 14)
Böylece sizinle kalbinizin arası ayrılmış olur. Çünkü bilgisiz ve amelsiz iman, beslenmesi ve tedavisi durdurulmuş, her türlü komplikasyonlara açık hasta bir beden gibidir; tıpkı dalından kopmuş bir yaprak gibi, zamanla canlılığını da kaybedecektir o Veya, “Ansızın ömrünüz tükenir, vakitsiz ve tedbirsiz bir haldeyken ölüm karşınıza aniden dikiliverir
Özel ya da tüzel kişiliği sebebiyle içinde yaşadığı topluma, yönettiği kurum ve kuruluşlara karşı da taşıdığı yükümlülük/velayet oranında sorumludur. Bu görevler yerine getirilmediği durumlarda, orada işlenen suçun cezası işleyenin ötesinde diğer sorumlu kişileri de kapsar.
Resulüllah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
Kaynak: M. Zeki Duman / Beyanu’l-Hak / C: III / bkz: (143-144) (153-156)
Anahtar Kelimeler: gerçek müminler ile ilgili ayetler, iman nedir, innema yahşellahe, enfal 22 allah katında canlıların en kötüsü