En’am Süresi 60. Ayet Meali: Sizi geceleyin öldüren, gündüzün kazandıklarınızı bilen ve daha sonra belirlenen ömrünüz tamamlansın diye ruhlarınızı bedenlerinize iade ederek sizi yeniden hayata döndüren O’dur. Sonuçta dönüşünüz O’nadır; O size yapmakta olduklarımızı haber verecektir
En’am Süresi 60. Ayet Tefsiri: Ruh, canlılık, iradeli hareket ve idrak yetilerine sahiptir. Ölen bir insanda bu kabiliyetler tamamen düşmüştür. Uykudaki insanda ise, beden canlılığını korumakla birlikte iradeli hareket, şuur ve idrak yetileri geçici bir süre için alınmıştır. O nedenle göz görmez, kulak işitmez, burun koku almaz, gayr-i ihtiyari dokunulan şey algılanmaz.
Uyuyan kişi, bu yönüyle adeta ölü gibidir. Demek ki yarı yarıya ölüm sayılan uykudan uyanmak, Allah’ın izniyle yeniden hayata dönmek demektir.
En’am Süresi 65. Ayet Meali: De ki: “O, üstünüzden ve ayaklarınızın altından size azap göndermeye, sizi fırka fırka bölerek birbirinize düşürüp bir kısmınızın acısını diğerinize tattırmaya da kadirdir.” Bak, belki kavrarlar diye ayetlerimizi çeşitli yönleriyle nasıl da açıklıyoruz
En’am Süresi 65. Ayet Tefsiri: Yıldırım, dolu, tufan, kasırga, volkanik patlamalar sonucu çevreye yayılan lavlar, gazlar ile mevsim normallerine göre aşırı derecedeki sıcaklar, soğuklar ve semavi afetler üstten gelecek azap kategorisine girer.
Ayaklarının altından gelecek olanlar ise, sürekli hareket halindeki yerkürenin içinde gerçekleşen hareketlenmeler; onlara bağlı olarak gerçekleşen depremler, toprak kaymaları ve kuraklığın sebep olacağı çatlamalar ve benzeri sıkıntılardır.
En’am Süresi 68. Ayet Meali: Ayetlerimiz aleyhinde lafa dalanları gördüğünde, başka bir söze dalıncaya kadar, yanlarından derhal uzaklaş! Şayet Şeytan bunu sana unutturacak olursa hatırladıktan sonra, artık zalimler topluluğuyla birlikte oturma.
En’am Süresi 69. Ayet Meali: Gerçi Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için onların hesaplarından en ufak bir sorumluluk yoktur. Fakat belki sakınırlar diye ihtar olabilir.
En’am Süresi 68. ve 69 Ayet Tefsiri: Müminler, Allah’ın ayetlerini alaya almaya başladıklarında onların yanlarında oturmaya devam etmeyip kalkıp oradan gittikleri takdirde, o beyinsizlerin söylediklerinden dolayı, onlara bir sorumluluk olmaz. Çünkü müminlerin, yanlarından kalkıp uzaklaşmaları, onların yaptıklarından hoşlanılmadığı anlamında onlar için bir uyarı; hiç olmazsa sözlerini dinlememek ve onları protesto etmek anlamında bir tepkidir. Artık onlara, öğüt vermek de fayda vermeyecektir. “Öğüt vermek, eğer fayda verecekse, onlara öğüt ver (A’la 9)
En’am Süresi 71. Ayet Meali: De ki: “Allah bizi doğru yola ilettikten sonra şimdi biz Allah’ı bırakıp da bize fayda da zarar da vermeyen şeylere mi yalvaralım; tıpkı “Bize gel” diye doğru yola çağıran arkadaşlarına rağmen şeytanların ayartarak yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaştırdığı kimse gibi ökçelerimiz üzerinde gerisin geri mi dönelim?! De ki: “Hiç şüphesiz doğru yol, ancak Allah’ın gösterdiği yoldur! Bize alemlerin Rabbine boyun eğmemiz emredildi
En’am Süresi 71. Ayet Tefsiri: Kendilerini ister şeytana ve nefsi arzularına kaptırsınlar, ister insanlara. Böylesi kimseler, akıl ve iradeleri ellerinden alınmış olan kişiliksiz beyin sizlerdir. Onların akıl ve iradeleri, başkasının akıl ve iradesine bağlı olduğu için zaten onlardan makul davranışlar beklenilmez! (a)
En’am Süresi 96. Ayet Meali: Sabah aydınlığını yarıp çıkaran da O’dur. O, geceyi sükunetle dinlenmeniz, Güneş’i ve Ay’ı da hesap için yaratmıştır. İşte, aziz alim olan Allah’ın takdiri budur
En’am Süresi 96. Ayet Tefsiri: Tohumun ya da çekirdeğin toprakta yarılıp meyveye dönüşmesi, karanlıkların gidip aydınlığın gelmesi, Güneş’in, Ay’ın ve yer kürenin kendi yörüngelerindeki ölçülü hareketleri birer sonuçtur. Karşı durulmaz mutlak bir gücün, her şeyi bilgisiyle kuşatan yüce bir iradenin etkinliğinin sonucudur.
Anasır-i erbaa adı verilen hava, su, toprak ve ateşi, bu dört temel unsuru var eden, onlara bir takım görevler yükleyen Allah’tır. Allah’tan başka kim ya da hangi güç ve irade sahibi, bu dört temel unsuru var edebilir? Vehmedilen hangi güç Güneş’i, Ay’ı, Yerküreyi ve evreni yaratıp sonra da onları ölçü ve ince hesaplara dayalı olarak yörüngelerine oturtur ve amaçlarının dışına çıkmayacak tarzda hareket kabiliyeti verebilir?
Güneş olmasa, rızkın temini için sabah, sükunete erip dinlenmek için karanlık nasıl vücuda getirilebilecekti? Bütün bunları, mutlak bir yaratıcıya muhtaç olan eşyanın kendisi mi yapacaktı! Mümkün mü? Asla! İşte, aziz, alim, hakim, kadir olan Allah’ın her şeyi ölçü, hesap ve denge ile yaratması budur. O’ndan başka bunları yapabilecek kimse yoktur; olamaz da
Kaynak: M. Zeki Duman / Beyanu’l-Hak / C: 2 / bkz: (a: 105-108) (b: 114-115)