Garip bir hal aklıma geldi ve gördüm ki mümin, başına gelen musibetler karşısında dua ediyor, duada aşırı gidiyor. Ancak bu duaların kabul edildiğine dair bir emare görülmüyor. Ümitsizlik hali yaklaştığındaysa onun kalbine bakıldığında kadere rıza görülüyor ve o mümin Allah’ın fazlından ümidini kesmiyor.
Çoğu zaman böyle bir durumda o müminin duası kabul olunur ve onun imanı kuvvetlenir; şeytan da hezimete uğrar. Böyle bir durum müminin kuvvetini ortaya çıkartır. Nitekim şu ayet de bu hususa işaret eder;
Peygamber ve beraberindeki müminler: Allah’ın yardımı ne zaman dediler (1)
Yakup (a.s) çocuğunu kaybettiği zaman bu süreç ona çok uzun gelmişti. Ancak o, ümitsizliğe düşmedi. Rabbinin fazlından ümidini yitirmeyerek daha sonra çocuğuna kavuştu.
Zekeriyya’nın (a.s) durumu da buna benzerdi;
Rabbim! Benim kemiklerim zayıfladı, saçım başım ağardı ve ben ey Rabbim, Sana (ettiğim) dua sayesinde hiç bedbaht olmadım (2)
Şunu bil ki : Senin durumunu gören bir Malik var ve O, işleri düzenlemekte hikmet sahibidir. O, kulunun menfaatine uygun olanı bilir.
O, senin dualarını geç kabul ederek sendeki gizli kalmış duyguları imtihan etmek istiyor; senin yalvarıp yakarmanı murat ediyor.
Böylece senin sabretmen karşılığında sana mükafat vermek istiyor. O sana bir şeyi geç vermekle şeytana karşı savaşmanı da murat ediyor. Bu düşüncelerin hepsi senin O’nun lütfuna karşı hüsn-ü zan beslemeni, O’na şükretmeni sağlar. Senin musibetlere uğraman O’na yönelmeni ve muhtaç olmanı sağlar.
Kaynak: İbn Kayyım el-Cevziyye / Tehlikeli tuzaklar / sayfa: 94-95
(1- Bakara 214) – (2-Meryem 4)