DOLAR
19,0510
EURO
20,5023
ALTIN
1.211,97
BIST
5.031,98
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Hafif Yağmurlu
14°C
İstanbul
14°C
Hafif Yağmurlu
Pazar Parçalı Bulutlu
19°C
Pazartesi Hafif Yağmurlu
11°C
Salı Az Bulutlu
8°C
Çarşamba Az Bulutlu
11°C

Dinimiz İslam’da Müsamaha Göstermek

Dinimiz İslam’da Müsamaha Göstermek
11 Kasım 2022 00:44
0

İnsanların anlayışları, duygusal durumları ve öncelikleri farklı olduğundan birbirleri ile ilişkilerinde bazı çatışmalar yaşamaları mümkündür.

Dinimiz bize, insanın saygınlığını ve hukukunu ihlal edici, toplumun yapısını sarsıcı mahiyette olmadıkça hata ve kusurları müsamaha ile karşılamayı telkin ediyor.

Kur’an-ı Kerim’de müsamaha kelimesi geçmiyorsa da o bizi, “af” ve onunla birlikte zikredilen “safh” kelimeleri, “hilim”, “silm”, “sabır”, “sulh”, “lin” (yumuşaklık) gibi kavramlarıyla müsamahaya davet ediyor.

Kur’an-ı Kerim’in beyanı mahiyetindeki uygulamalarıyla, müsamahanın ne denli önemli olduğunu ise bize Hz Peygamber öğretiyor. Mesela;

Uhud Savaşında bazı sahabilerin emre itaatsizliği, Müslümanların yenilgiye uğramasına sebep olmuştu. O, bu hatalarından pişman olan söz konusu sahabileri affetmiş, kendilerine yumuşak davranıp dua etmişti. (Al-i İmran 159)

Onun (s.a.v) bu tavrı sayesinde onlar bir daha böyle hata yapmamaya gayret etmişler; sonraki savaşlar da Hz Peygamber’in emirlerine titizlikle uymuşlardı. Hatta Hz Peygamber’in bu tavrı sonucunda birçok kimsenin Müslüman olduğu da ifade edilmektedir.

Hz Peygamber müsamahasıyla göçebe hayatı yaşamaları hasebiyle yerleşik hayatın kurallara vakıf olmayan bedevilerin hayatını değiştiriyordu. Mesela;

Günün birinde ashabıyla mescitte otururken, kalkıp mescidin bir köşesine bevletmeye başlayan bedeviyi hatırlayalım. İnsanlar ona bağırarak mani olmaya çalışırken Hz Peygamber, Bevlini kesmeyin, onu bırakın diye insanları engellemiş, bedevi işini bitirince, onu yanına çağırıp söyle demişti;

  • “Bu mescitlerde ne küçük ne de buyuk tuvalet doğru değildir. Bunlar Allah, namaz ve Kur’an okumak için kurulmuştur”. Ashabından birine bir kova su getirmesini emredip, suyu oraya dökmüs, sonra da: “Siz kolaylaştırıcı olarak gönderildiniz, zorlaştırıcı değil” buyurmuştu. Hat,

Bedevilerin dinin hakikatlerini benimseyip kabullenmeleri, yerleşik hayat sürenlere göre oldukça zor oluyordu. Ancak Efendimizin müsamahalı davranışları sayesinde bir kismı dirense de, önemli bir kısmı İslamla müşerref olup samimi Müslümanlar haline gelmişti.

Müsamahanın hüküm sürdüğü bir evin, ancak huzurlu bir yuva olabileceğini de gösteriyor Alemlerin Efendisi

Tıpkı diğer insanlar gibi o da aile hayatında bazı sorunlarla karşılaşıyordu. Hz. Aişe, Hz. Safiyye’nin gönderdiği yemekten dolay kıskançlık duygusuna kapılarak yemek kabını yere atıp kırdığında Allah Resulü yerdeki tabak kırıklarını ve dökülmüş yemekleri toplamış ve “Anneniz kıskandı, anneniz kıskandı demekle yetinmişti. Çünkü;

Müsamahanın olmadığı bir aile hayatında eşler, kendi aralarındaki mizaç farklılıkları bilecek basit sorunlara yenik düşebiliyorlar. Böylece haklı olduğunu ispatlama güdüsü, huzurlu bir yuva arzusunu bertaraf ediyor..

Ümmetin umudu çocukları da eğitiyordu Hz. Peygamber müsamahası ile Hurma ağaçlarını taşlayan Rafi adındaki yaramaz çocuğa “Hurma aaçlarını neden taşlıyorsun yavrucuğum?” diye sormuştu “Aç idim Ya Resulullah! Yemek için cevabını alınca “Bir daha ağaçlan taşlama yavrum. Ama istersen ağaçların altına düşenlerden alıp yiyebilirsin demiş ve sonra başını okşayarak;

  • “Allah’ım: Bu yavrunun karnını Sen doyur” diye dua etmişti.

Şefkatli peygamber, çocuğun davranışının sebebini öğrenmiş, sonra da kendisine alternatif bir yol göstermişti.

Bugün ümmetin umudu çocuklarımızı eğitmekle mükellef olan bizleriz. Özelikle camiye geldiklerinde onlar camiden soğutacak şekilde davranmamakla sorumluyuz.

Bu sorumluluğa riayetsizliğimizin, bizleri büyük bir vebale sürüklediğinden şüphe yoktur. Bizler, kız torunu Ümame’yi omuzuna alıp mescide gelen Hz. Peygamber’in ümmetiyiz. Onlara camiyi yasaklamak veya camiden onları soğutmak, bu peygamberi çizgiden ne kadar uzak olduğumuzun göstergesinden başka bir şey değildir

Netice olarak Hz. Peygamber “Müsamaha et ki müsamaha göresin buyuruyor O halde Rabbimizin müsamahasına nail olabilmek için müsamahayı düstur-ı hayat edinmeye ne dersiniz?

Kaynak: Abdülkadir Erkut (Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı) / Diyanet Aile Dergisi / Temmuz 2017 / bkz: 26-27

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.