İnsanı sağlıklı bir şekilde varlığını sürdürebilmesi için toplum hayatına ihtiyacı vardır. İnsanın mutluluğu ve huzuru ise toplumun huzur ve mutluluğuna bağlıdır. Toplum halinde yaşamanın dini, ahlaki ve örfi bir takım kuralları vardır.
Toplumsal yardımlaşma ve dayanışmanın temeli olan bu kurallara uyulduğu ölçüde fert ve toplum huzura erme imkanı bulmaktadır. Bu kurallardan birisi de yüce kitabımız Kur’an da,
“Kötülük ve düşmanlıkta değil; iyilik ve güzellikte yardımlaşmak (1)” olarak özlü bir şekilde dile getirilmektedir. Dinimiz fertlerin birbirleriyle yardımlaşma ve dayanışmalarını, inanç ve takvadan kaynaklanan kardeşliğin bir gereği olarak görmektedir. Aynı şekilde fert ve toplum hayatında iman ve takva ilkesinin yerleşebilmesi için bu dayanışma gereklidir.
Aziz Müminler!
Yüce Kitabımız kardeşlik duyguları içerisinde dayanışma amacıyla bir araya gelen kimseleri övmüş ve onlara Allah’ın rahmet edeceğini şu ayet-i kerime ile bildirmiştir;
“Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin dostlarıdır. İyiliği emreder, kötülükten alıkoyarlar. Namazı kılar, zekatı verirler. Allah’a ve Resulüne itaat ederler. İşte bunlara Allah merhamet edecektir. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir (2)”
Kardeş olmak, sevinçte ve kederde beraber olmayı göze almak ve bunu her türlü çalışma ve davranışında göstermektir. Bu toplumda zengin-fakir, amir-memur, işçi-işveren, bilen-bilmeyen kısacası tüm fertler kardeşlik bilinciyle yardımlaşma ve dayanışma içerisinde olduğu zaman, yüce Allah’ın yardımına mazhar olacakları unutulmamalıdır.
Bunun sonucunda sevmek, saymak, güvenmek, merhamet etmek, yardımlaşmak gibi huzur ortamının temel taşları olan değerler hayata geçecektir. Kur’an’ın öngördüğü kardeşlik doğrultusunda olması gereken yardımlaşma ve dayanışma bütün bunları içeren bir hayat biçimidir.
İslam Dini, bu hayat biçimini şekillendiren nice mesajlar içermektedir. Nitekim Yüce Allah: “Müminler ancak kardeştirler (3)” buyurmuş; Sevgili Peygamberimiz, “Hiçbiriniz kendisi için arzu ettiğini kardeşi için de arzu etmedikçe iman etmiş olmaz” hadis-i şerifiyle toplum dayanışmanın gereğini en güzel şekilde ortaya koymuşlardır.
Bunun en canlı örneği de Hicretin ilk yılların da Mekke’den hicret ederek gelmiş olan Muhacirler ile Medine’nin yerlisi olan Ensar arasında gerçekleştirilmiş olan toplu bir kardeşlik anlaşmasıdır. Bu özel kardeşlik; Her türlü maddi ve manevi yardımı, karşılıklı ziyareti, birbirlerine ikram ve iyilik yapmayı ve birbirlerini koruyup gözetmeyi içine alıyordu.
Değerli Kardeşlerim!
Dinimizin öngördüğü dayanışma ve kardeşliğin tesisi kadar, korunması ve sürdürülmesi de önem arz etmektedir. Bu nedenle, kin, haset, gıybet, dedikodu, ön yargı ve insanların gizli yönlerini araştırmak ve onları çekiştirmek gibi insani ilişkilerimizi bozacak her türlü kötü tutum ve davranıştan sakınmalıyız.
Hutbemi, bu hakikati vurgulayan bir ayet meali ile bitirmek istiyorum “Allah’a ve Resulüne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin, sonra gevşersinizi ve gücünüz elden gider. Sabırlı olun. Çünkü Allah, sabredenlerle beraberdir (4)”
Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı / Minberde Öğütler / bkz: 70-71
(1- Maide 2) (2- Tevbe 71) (3- Hucurat 10) (4- Enfal 46)