!-- Petal Search Webmasteer -->
Yetişkinlerde bile baş edilmesi zor bir duygu iken çocuklarda öfke, zaman zaman çok yoğun yaşanabilmektedir. Beklemeye tahammül etme becerisi henüz yeterince gelişmediğinden, yaşamın ilk aylarında bebekler ihtiyaçlarının hemen karşılanmasını isterler, karşılanmaması durumunda öfkelerini ağlayarak, çırpınarak ifade ederler.
Büyüdükçe ihtiyaçlarını ertelemeyi öğrenirler, öfkeyi ve diğer duygularını tanımaya başlarlar. Dil gelişimi ile beraber duyguları ifade etmek de kolaylaşır.
Bu dönemde çocuk hem kendini hem de çevreyi keşfetmeye çalışır. Hemen her şeyi kendisi yapmak ister, müdahale edilmesinden hoşlanmaz. Bu da kendini yeterli hissetmesi ve bireyselleşmesine katkı sağlar.
Merak ve keşfetme duygularının en yoğun olduğu bu dönemde, konulan kural ve sınırlara itiraz eder, anne ve baba ile çatışmaya başlar. Yaşadığı gerilim, öfke nöbetlerine yol açabilir.
Çocuğun yorgun, keyifsiz, acıkmış ya da hasta olduğu durumlarda bu nöbetler daha sık görülebilir. Basit bir durum bile öfkelerini tetikleyebilir ve öfke nöbetine yol açabilir. Bu durum aslında çocuğun yaşadığı dış dünyaya uyum sağlama çabasının bir parçasıdır ve bu yaş dönemlerinde normal kabul edilmelidir. Anne ve babanın tavrı, bu davranışların kalıcı olup olmayacağının belirlenmesinde önemlidir.
Anne ve baba öfkenin doğal bir duygu olduğunu bilmeli, çocuğun duygularını anlamaya çalışmalıdır.
Böylelikle çocuk yalnız olmadığını hisseder. Ancak zorlandıklarını hissettiklerinde geçici bir süre çocuğun yanından ayrılmak daha uygun olabilir. Çocuğu sakinleştirmeye çalışmak ise öfkesini iyice artırabilir. Böyle bir durumda sakin kalabilmek bazen çok güç olsa da çocuğun öfkeyle baş etmeyi öğrenmesi ve olumsuz davranışlarını pekiştirmemek için önemlidir.
Eğer ebeveyn de çocuğa öfke ile yaklaşır ve karşılık verirse çocuğun öfkesi yatışmaz, kendini daha çaresiz ve gergin hisseder. Korkutma, cezalandırma gibi davranışlar da ileriye yönelik pek çok olumsuz sonuca yol açabilir. Eğer çocuk çok hareketli değilse ebeveyn ona sarılabilir ve çocuğun sakinleşmesine yardımcı olabilir.
Çocuklar sorunlarla baş ederken ve tepki verirken etraflarındaki yetişkinleri örnek alırlar. Öfkesini kontrol etmekte zorlanan bir ebeveynin çocuktan bunu beklemesi çok da gerçekçi değildir. Ebeveynler çocuklarının nasıl davranmasını istiyorlarsa kendileri de o şekilde davranmalıdır.
Kural koyarken nedeninin mutlaka açıklanması ve mümkünse çocuğun da fikrinin alınması önemlidir. Bu şekilde kuralı daha iyi anlayıp benimseyebilir. Sürekli hayır diyerek engellenmesindense yaşadığı ortamın uygun şekilde düzenlenmesi daha doğrudur. Farklı bir ortama girilecekse buradaki kurallar hakkında önceden bilgilendirilmesi gerekir.
Parktaki bir arkadaşına zarar verirse hemen eve dönmeleri gerekeceği baştan söylenirse çocuğun uyumu kolaylaşır.
Kaynak: Yrd. Doç. Dr: Esra Solmaz (Ufuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Psikiyatristi) / Diyanet Aile Dergisi / Ocak 2018 / bkz: 22-23