Çocuklara Meleklere İman Esasının Öğretilmesi: Amentü metninde yer alan iman esaslarının ikincisi olan meleklere iman öğretimi hususu da, Allah’a iman konusu gibi hassas bir meseledir. Çünkü melekler de gözle görülemeyen soyut varlıklardır. Kur’an ve hadislerde, meleklerle ilgili verilen bilgiler daha ziyade yetişkinlerin anlayabilecekleri niteliktedir.
Bu durumda problem, meleklere iman öğretimi yapılırken öncelikle, çocukların zihin gelişimine uygun ifadelerle konunun anlatılıp, kavratılmasıdır. Bu nedenle, önce çocukların ilgisi konuya yöneltilerek onların meleklerle ilgili sorular sormasına zemin hazırlanmalıdır.
Bunun için de, günlük hayatta zaman zaman bahse konu olan, “Melek gibi insan” “Melek gibi kadın” “Seni melekler korumuş” gibi ifadelerden yola çıkarak, meleklerin iyilik sembolü varlıklar olduğu ve onların özellikle çocukları kötülüklerden ve tehlikelerden korudukları anlatılabilir.
Çocuklardaki egosantrik duygular, meleklerin de onlar için yardımcı olduğu, çocukları, Allah ile birlikte meleklerin de sevdiği düşüncesinde olumlu rol oynar, böylece çocuk Allah’ın, melekleri, çocukları kötülüklerden korusunlar diye yarattığı fikrine ulaşır.
Özellikle küçük yaştaki çocuklar için bu düşünce oldukça normal ve aynı zamanda faydalıdır da. Meleklere iman öğretiminin Allah’a iman öğretimiyle beraber başlatılmasında herhangi bir mahzur yoktur. Ancak bu süreci, özellikle çocukların hayal dünyasında bir genişlemenin, zenginleşmenin yaşandığı, çocuğun tabiatüstü güçlerin varlığına ilgi duyduğu, hikaye ve masallardan özellikle zevk duymaya başladığı 3-4 yaşlarında başlatmakta isabet vardır.
Yaşına paralel olarak artık meleklerin Kur’an ve hadislerde zikredilen özelliklerinden bahsedilebilir. Bu anlamda, meleklerin yemek, içmek, evlenip çoğalmak, erkek ya da dişi olmak, uyumak, yorulmak, genç veya ihtiyar olmak gibi insana mahsus özellikleri olmadığı anlatılabilir.
Ancak, onların “nur”dan yaratılmış olduklarını uzun açıklamalarla anlatmaya gerek yoktur. Zira çocuksu duyguları, meleklerin mahiyeti hakkında fikir yürütmek yerine, çocuğa bu tabiatüstü varlıkların varlığına inanarak rahatlamayı tercih ettirecektir.
Bu nedenle, çocuklara, meleklerin Allah’a daimi olarak ibadet eden, ona hiçbir zaman karşı gelmeyen varlıklar olduğu anlatılmalı, eğer insanlar da ibadetlerine devam edecek olurlarsa, meleklerin derecesine yükselecekleri telkin edilmelidir.
Gerek Kur’an-ı Kerim’de, gerekse hadislerde, meleklerin bazı özelliklerinden bahsedilir. Onların, Allah’ın emri ve isteği doğrultusunda, istedikleri şekle girebilme ve tekrar eski hallerine dönebilme özelliğine sahip, ikişer, üçer, dörder kanatlı ve uzun mesafeleri kısa sürede kat edebilen, insanlar için zor olan işleri ise, kolaylıkla başarabilen varlıklar olduğu görülmektedir.
Ancak, bu bilgilerin çocuklara anlatımında dikkat edilmesi gereken husus, onların melekleri antropomorfiyt (insanbiçimci) bir anlayışla algılamalarına fırsat verilmemelidir. Zira gerek bu duygu, gerekse toplumumuzda var olan, meleklerin kanatlı kadın biçimindeki resimleri sebebiyle, çocuklar melekleri bu tarz bir biçimde algılama temayülü gösterebilirler.
İşte bu noktada, onlara, meleklerin insanüstü varlıklar olduğu ve insanlara benzemeyeceği, insanlara benzediği takdirde, onların insanlardan farkı olmayacağı, halbuki meleklerin, insanları koruyan, onlara iyi ve güzel olan şeyleri ilham eden varlıklar olduğu anlatılabilir.
Bu bilgilere ilave olarak, büyük melekler ve görevlerinden de kısaca bahsedilmelidir. Cebrail, Mikail, Azrail ve İsrafil adlı dört büyük melek, Kiramen Katibin, Hafaza ve Münker- Nekir melekleri ve görevleri, çocuklara basit bir anlatımla anlatılmalıdır. Böylece onlara melekler konusunda temel bilgiler verilmiş olmalıdır.
Yukarıda zikredilen bilgilerin 3-7 yaş arası çocuklar için yeterli olacağı söylenebilir. Vicdan duygusunun gelişimiyle beraber, bir diğer ifadeyle, 7-8 yaşlarından itibaren melek kavramıyla beraber çocuklara şeytan kavramından da bahsetmek uygun olacaktır. Hz. Peygamber’in, melek ve şeytan ile ilgili hadisi, bu yaştaki çocukların anlayabileceği niteliktedir. Aynen aktarılabilecek hadis şöyledir:
Bu hadis-i şeriften hareketle, ailede anne-babalar çocuklarının okullarda da öğretmenler öğrencilerinin ayetler ve hadislerden bahisle, melekle ilgili bilgilerini pekiştirebilirler. Zaman zaman içimizde hissettiğimiz iyi duyguların ve düşüncelerin, Allah-u Teala tarafından ve melekleri yardımıyla ilham edildiği çocuklara anlatılabilir.
Onlara, içlerinde iyi duygular, güzel düşünceler bulduklarında, meleklerin, kendileriyle ilgilendiklerini bilmeleri ve o duygu ve düşüncelerini mümkün olduğu kadar devam ettirmeye çalışmaları tavsiye edilebilir. Kötü düşünce ve hayallere daldıklarında ise, kendileri ile şeytanın ilgilendiğini hatırlayarak, bir an önce bu duygulardan uzaklaşmaları ve arınabilmeleri için gayret etmeleri gerektiği anlatılabilir.
Kötü duygu ve düşüncelerden arınabilmek için de, her işe başlarken, şeytandan Allah’a sığınmak maksadıyla “Euzü besmele” çekmek gerektiği onlara sık sık telkin edilmelidir. Küçük yaşlardan itibaren Allah’a sığınmayı alışkanlık haline getirmiş ve bu amaçla Eüzu besmeleye dilini alıştırmış kimselerin, eşya ve olayları algılama ve değerlendirme noktasında daha isabetli davrandıkları da bir gerçektir.
Bu alışkanlığın ise ancak ilk çocukluk yıllarında kazanılması mümkündür. Bir sıkıntısı olan insanın, yalnızca Allah’tan yardım dilemesi ve gönlüne ferahlık vermesi için dua etmesi halinde, Allah’ın kendilerine melekleri aracılığıyla yardımcı olacağı, Kur’an’daki çeşitli ayetlerden anlaşılmaktadır. O halde çocuklara da aynı şeyler tavsiye edile bilir. Bir sıkıntıları olduğunda, Allah’a sığındıkları takdirde, O’nun, iyilik sembolü sayılan melekleri aracılığıyla kendilerine yardımcı olacağı anlatılabilir.
Kaynak: Prof. Dr. M. Emin Ay / Aile Rehberi / Yeni Dünya Dergisi / bkz: 221-224