ref: refs/heads/v3.0
DOLAR
28,8960
EURO
31,4606
ALTIN
1.923,44
BIST
8.026,27
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Hafif Yağmurlu
11°C
İstanbul
11°C
Hafif Yağmurlu
Pazartesi Az Bulutlu
13°C
Salı Hafif Yağmurlu
13°C
Çarşamba Hafif Yağmurlu
13°C
Perşembe Hafif Yağmurlu
9°C

Çocuk Allah’ın Anne-Babaya Emanetidir

Çocuk Allah’ın Anne-Babaya Emanetidir
11 Mayıs 2021 08:30
837

Her insan çocuk sahibi olmayı istediği gibi, her insanda ama az ama çok anne ve babalık duygusunu tatmak ister. Ama yapılan yanlış çocuk istemekte değil isteme şeklindedir. İsterken de istemeniz değil istediğiniz şekil önemlidir.

Geçmiş bölümlerde de anlatıldığı üzere siz Allah’a müraccat edeceğine müracaat etmeden doğrudan doktora yada diğer yollara başvuruyorsunuz. İsterken de Allah’dan iman ehli bir evlat istemek yerine ya ısrarla erkek çocuk istiyorsunuz, yada ısrarla kız çocuğu. Ama hayır kız yada erkek olmasında değil yapacağı fiillerdedir. Sağlıklı sıhhatli olması da çabası. Yeter ki olsun

Nice anne-babalar vardır ki; erkek çocuk istemesine rağmen bir zaman sonra, eli ayağı tutup da anne babadan bağımsız yaşayacak bir güç kazandığı zaman veya evlendiği zaman yaptıkları vefasızlıklar sonucunda anne-baba senin gibi evladım olacağına olmaz olsaydı, yada keşke senin gibi bir erkek evladım olacağına on tane kız evladım olsaydı gibi sitemlerde bulunanların sayısı da azımsanmayacak kadar çoktur.

Ne acıdır ki yanlışlar birbirini takip ettiği ve hatalarda daha büyük hataları doğurduğu için; bu ısrarınız sonucunda Allah belki size bir evlat bağışlamıştır ama bu evlat kim bilir belki senin cehenneme girmene belkide cennete girmene vesile olacaktır. Bu yüzdendir ki

Çocuk yetiştirmenin anne-baba üzerinde büyük bir sorumluluğu vardır.

Her ne kadar anne-baba evladına gerekli terbiyeyi verdiği halde, eğer evlat ısrarla şeytanın adımlarını izlemekte ısrar ediyorsa eğer anne-baba üzerindeki sorumluluktan belki kurtulmuştur. Bundan sonraki sorumluluk da vebalde çocuğa aittir ki çocuğunda kendi kendini yetiştirmesi, eğitmesi gerekir.

Anne ve baba için genelde iki tip evlat vardır

▬ Biri olgunluk çağına girince hakkı görmüş, Rabb’ini tanımış; Allah’ın lütfuna, keremine, ihsanına şükretmenin; sadece Allah’a değil, kendisinin varlık sebebi olarak gördüğü ve üzerindeki haklarını ödenmez bildiği anne ve babasına da şükretmenin gerekliliğine inanmıştır. Bu akıllı kişi, hem yüce Rabb’ine hem de anne ve babasına şükredebilmek için Allah’tan yardım istemektedir.

▬ Diğeriyse anne ve babasının kendisini hakka, doğru yola çağırmasını, can sıkıcı bularak oflayıp,pufluyor. Canını sıktıkları için onları azarlıyor. Asırlar geçti, hiç gidip de geri dönen var mı ki diyerek ispatı zor olan inkarı seçiyor. Aklıselim sahipleri bilirler ki ağaç ancak yaş iken eğilir; çocuğun eğitimi ve öğretimi asla ihmale ve geciktirmeye gelmez.

Aksi halde anne ve babalar, dünyadan zevk almaya başladıktan sonra, söz dinleyecek evladı karşılarında bulamayabilirler. Hatta öz evladından duymaya tahammül edemeyecekleri sözleri dahi işitebilirler (1)”

Çocuk; Allah’ın anne ve babaya verdiği en büyük bir emanettir. Öyle bir emanettir ki; kalbi tertemiz bir cevherdir.

Onun kalbi her türlü şekil ve biçimden etkilenmemiş boş bir vaziyettedir. Kendisine yönelen her şeyi kabule ve meyle müsaittir. O kalbe iyilikler telkin edilirse, dünyada ve ahirette bahtiyar olur. Kötü şeyler öğretilir, hayvanlar gibi yabani bir şekilde yetiştirilir, terbiye edilmezse, sapıtır ve böylece mahvolur. Her iki çeşidin de sevabı da günahı da anne baba terbiyeci hepsi ortaktır. Bu bakımdan çocukların terbiyesi gerçekten üzerinde durulması gereken önemli bir konudur (2)”

Çocuğun kalbi boş bardak misalidir ki ne verirsen onu alır ve sorgulamaz. Çocuğa ne verirsen onu alır.

Nasıl ki bardağa ne doldurursan ikinci bir maddeyi almaya kalkışırsa taşar ve içindeki madde özelliğini kaybedip bozulur ve kullanılmaz hale gelir ki bu çocuk içinde geçerlidir.Yada bir kayır cihazı düşünün ki istediğiniz her şeyi kaydedebilirsiniz ve bunu kayıt ederken de cihaz neden bunu kayıt yapıyorsun diye sormaz. Daha sonra bunları tekrar tekrar izleyebilirsin. Yeni şeyler kayıt etmek için de dolduğu içinde eskileri silmeden yenisini kayıt edemezsin.

Şayet çocuğa eğer Allah sevgisini-korkusunu, Peygamber sevgisini, cenneti- cehennemi anlayacağı dilden aşılayacak olursan eğer, ileride gaflete düşecek olsa bile uyanması ve farkına varması daha kolay olacaktır. Belkide o gaflete ve dalalete hiç düşmeyecektir.

Ancak çocuğa ahirete değilde dünyaya teşvik edecek olursan ve dünyaya meyletmiş kişi yada kişilerle arkadaşlık kurmasına müsaade edecek olursan eğer bu çocuğun helak olması ve daldığı gafletten uyanması ya çok zordur yada imkansızdır. Çünkü ağaç yaşken eğilir.

Yüce Allah her insanın kalbine tevhid inancını, Allah’ın varlığını ve birliğini kabul edecek, Rabbülalemine itaat edecek bir kabiliyette yaratılmıştır. Nitekim Resulüllah (s.a.v): Her doğan çocuk İslam fıtratı üzere doğar. Sonra onu anne-babası (ebeveyni) Yahudi, Hıistiyan veya Mecusi yapar buyurmaktadır.

Allah Teala size imanı vermiştir ama o imanı beslemek, yeşertmek size kalmıştır. Nasıl ki yeni ektiğiniz bir ağacı fidan olarak sökmeniz mümkünken, üç-beş sene sonra ona yerinden söküp, çıkarıp atmanız imkansızdır yada çok güçtür.

Bu yüzdendir ki Allah’ın size vermiş ve bağışlamış olduğu imanı ilim ile, salih insanlar ile beraber bulunarak besleyin, büyütün. Yani o iman kıvılcımı içinizde sönmeden önce alevlendirin, körükleyip-ateşleyecek eylemlerde ve davranışlarda bulunun. Aksine o içinizdeki iman kıvılcımı söndükten sonra onu tekrar tutuşturması, alevlendirmesi imkansız olmasa da çok zordur.

Hele birde çocuğun aklı çalışmaya ve kendi kararlarını kendisi vermeye başladıktan sonra o çocuğa laf geçirmeniz,laf anlatmanız çok zor olacaktır.Çünkü dünya zevkleri çok tatlı olduğu için ve nefisde her zaman kötülüğü emrettiği için vede şeytan dünyayı insanlardan daha iyi tanıdığı ve kullandığı için; dünyaya sarılan ve meyleden bir insanın sonradan kurtulması çok zor olsada imkansız değildir.Tabi ki en doğrusunu ancak Allah bilir.

Şimdi sorarım size siz sizde olmayan şeyi, sizden olana nasıl vereceksiniz. Doğru diye bildiğiniz yanlışları çocuğunuza aşılayacaksınız. Kendinizi helak ettiğiniz yetmiyormuş gibi kulaktan dolma yanlış bilgiler sayesinde kendi çocuğunuza helak edeceksiniz. Annede babada namaz yok, niyaz yok, oruç yok, tevekkül yok, tefekkür yok, kadere razı olmak yok, Allah sevgisi yok, peygamber sevgisi yok. Daha ne kaldı. Olması gereken şeylerin hiçbirisi yok iken olmayan şeyleri nasıl vereceksin. Tam aksine siz olmaması gereken şeyleri vermekten geri durmuyorsunuz.

Allah sevgisi yerine dünya sevgisini verdiniz ki zaten kopma noktası burada başlıyor. Bu yüzdendir ki yazı sonunu şu ayet-i celile ile noktalamak istiyorum. İster alının,ister alınmayın.

“Nuh: “Ya Rabbi!” dedi, “yeryüzünde dolaşan bir tek kafir bile bırakma! (3). Zira bırakırsan onlar Senin kullarını, Senin yolundan saptırırlar, ve sadece kendileri gibi kafir, ahlaksız çocuklar dünyaya getirip yetiştirirler (4).

Ya Rabbi beni, annemi, babamı ve evime mümin olarak girenleri, erkek ve kadın bütün müminleri affeyle. O zalimleri ise, daha da beter eyle, daha da perişan eyle! (5)”. Hasılı kelam Hakk’tan uzak olanın çocuk sahibi olmasından ise olmaması daha iyidir vesselam.

İsmail Ekinci

(1-M. Zeki Duman / Beyanu’l-Hak / C:2 / bkz: 313-314) (2-İmam Gazali / İhya Ulumi’d-Din / C:3 / bkz: 211) (3-Nuh Süresi 26) (4-Nuh Süresi 27) (5-Nuh Süresi 28)

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.