Cima -ilişki- esnasında karı koca birbirlerinin her tarafına bakabilir, dokunabilir, sevip okşayabilirler. Eşlerin birbirinin avret bölgesine bakması yasak değildir. Bunun cimanın (cinsel ilişkinin) zevkini artıracağını söyleyen alimler de vardır; fakat sürekli bakmak uygun görülmemiştir. Tenasül uzuvlarına hiç bakmamak veya çok az bakmak eşler arasındaki saygıyı, sevgiyi ve özlemi daha fazla artırır.
Bir talebe mürşidine, Efendim, cinsel ilişki anında hanımın cinsel organına bakmanın hükmü nedir?” diye sorunca, o büyük zat şu cevabı vermiştir:
”Fıkıh olarak haram denmez ancak edep olarak güzel değildir. Bir de yüce Allah’ın cemaline bakacak gözlerinizi helal de olsa o tür yerlerle meşgul etmeyin.”
Cinsel ilişkiye girmeden önce oynama ve okşama sırasında erkeğin cinsel organından gelen ilk sıvı mezidir.
İlişkiye girmenin kolayca gerçekleşmesi için vücudun salgıladığı ince bir salgıdır. Aynı akıntı kadından da gelir. Eğer karı koca bu kadarı ile yetinip cima yapmazlarsa, meziden dolayı gusül abdesti gerekmez; sadece her iki tarafın namaz abdesti bozulmuş olur.
Hiç değilse ellerini ve avret yerlerini yıkaması güzel olur. Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.v), bu durumda abdest almayı tavsiye etmiş, bunun vücuda daha fazla kuvvet ve dinçlik kazandıracağını bildirmiştir (2).
Hanımı ile cinsel ilişkiye girdikten sonra; Gusül abdesti almadan uyumak isteyen kimsenin hiç değilse bir namaz abdesti alması sünnettir.
Sahabeden Abdullah b. Ömer (r.a) şöyle demiştir: ”Allah’ın Resûlü’ne (s.a.v), ”Bizden biri cünüpken uyuyabilir mi?” diye sordum; Peygamber Efendimiz (s.a.v),
”Evet, abdest aldığı zaman uyuyabilir (3)” buyurdular. Bununla beraber cünüp bir halde uyumak da serbesttir.
Bu konuda Hz. Aişe (r.ah) şu haberi nakletmiştir: ”Resulullah (s.a.v) ilişkiye girdikten sonra suya el sürmeden (yıkanmadan) o haliyle uyurdu. Daha sonra kalkıp yıkanırdı.(4)”
Allah Resulü (s.a.v), hanımlarıyla beraber olup yıkanması gerektiğinde bazen gecenin evvelinde yıkanır öyle uyur, bazen da uyuyup gecenin sonunda yıkanırdı. Bunu ümmetine kolaylık olsun diye yapıyordu (5).
Cinsel ilişkiye giren karı ve koca, eğer içinde bulundukları vaktin namazını kılmamış iseler, o namaz vakti çıkmadan yıkanmaları farzdır. Yıkandıktan sonra vakit namazı kılacak kadar bir süre de kalmalıdır. Uyku veya dinlenmeyi bu vakte göre ayarlamaları gereklidir.
Bu erkek ve kadın için aynıdır.
Rüyada cinsel ilişkiye girdiğini gören bir kimse, uyandığında bedeninde, elbisesinde ve yatağında hiçbir ıslaklık ve iz görmese gusül gerekmez.
Uykudan uyandığında rüyasında cinsel ilişkiye girdiğini hatırlamadığı halde bedeninde veya elbisesinde meni gören kimse gusül abdesti alır (6).
Bir kimse cinsel ilişkiyi hayal ederek kendisini tahrik etse ve şehvetle menisi akıp boşalsa, onun da gusül abdesti alması gerekir. Cimayı hayal ederken cinsel organından meni dışında ince bir sıvı (mezi) akan kimseye gusül gerekmez; ancak abdesti bozulmuş olur.
Karı koca cünüpken aynı anda banyoda yıkanabilirler. Aynı kovadaki suyu paylaşabilirler. Birbirlerini yıkayabilirler.
Kapalı ve kimsenin görmeyeceği bir banyoda da olsa yıkanırken ön ve arka avret bölgelerinin kapalı olması edep olarak tavsiye edilmiştir. Bunun birçok yönden faydası vardır.
Kimsenin görmeyeceği şekilde kapalı ve kontrolü mümkün olan bir banyoda çıplak olarak yıkanmaya haram denmiyor; fakat bu durum edebe uygun değildir.
Kaynak: Turan Yazılım – Mürşit 5 – İlmihal – Kadın Ve Aile İlmihali
1-Buhari, Gusül, 28; Müslim, Hayız, 88, 89; Ebu Davud, Taharet, 83; Tirmizi, Taharet, 80; Nesai, Taharet, 128; İbn Mace, Taharet, 111. ; 2-Hakim, Müstedrek, 1/152; İbn Hibban, Sahih, nr. 1211; İbn Huzeyme, Sahih, nr. 221; Beyhaki, es-Sünenü’l-Kübra, 1/204. ; 3-Müslim, Hayız, 23; Ebu Davud, Taharet, 89; Tirmizi, Taharet, 87; İbn Mace, Taharet, 98 (Hadisin son kısmıyla olan rivayet İbn Mace rivayetinde). ; 4-Tirmizi, Taharet, 87; Ahmed, Müsned, 6/102. Buna ruhsat veren bir rivayet için bk. Müslim, Müsafirîn, 129; Beyhaki, es-Sünenü’l- Kübra, 1/201-202; Begavi, Şerhu’s-Sünne, nr. 945. 5-Ebû Davud, Taharet, 89; Nesâî, Taharet, 141; İbn Mace, İkame, 179. ; 6-Ebu Davud, Taharet, 94; Tirmizî, Taharet, 82; Beyhaki, es-Sünenü’l-Kübra, 1/168. Geniş bilgi için bk. Zeydan, el-Mufassal fî Ahkâmi’l-Mer’e, 1/101-102.