ref: refs/heads/v3.0
DOLAR
32,3627
EURO
34,9648
ALTIN
2.326,20
BIST
9.079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
22°C
İstanbul
22°C
Parçalı Bulutlu
Cumartesi Parçalı Bulutlu
21°C
Pazar Az Bulutlu
22°C
Pazartesi Az Bulutlu
24°C
Salı Az Bulutlu
18°C

Büyük Günahlar ve Dereceleri

Büyük Günahlar ve Dereceleri
14 Ağustos 2021 11:00
562

Dünyada ahirette ilişkin iki şey vardır: Canlar ve mallar. Allah’ı tanıyıp bilme kapısını kapatan her şey büyük günahların en büyüğüdür. O’ndan sonra, büyük günah olarak sırasıyla canların hayat kapısını ve canların hayatlarını sürdürmelerini sağlayan geçim kapsını şeyler gelir.

Bunlar üç mertebe oluştururlar.

Kalplerin bilgisini, bedenlerin hayatını ve şahısların mallarını korumak bütün şeriatlardan zorunludur. Bu üç mertebe konusunda hiçbir dinin farklı görüşte olması düşünülemez. Buna göre, yüce Allah’ın bir peygamber gönderip onu göndermekle halkın dinini ve dünyasını düzene koymayı istemesi, sonra da;

Onlara kendisini ve elçilerini tanıyıp bilmelerine engel olacak şeyleri emretmesi veya canları ve malları yok etmelerini emretmesi mümkün değildir. Burada ortaya çıkmış oldu ki büyük günahlar üç mertebeye ayrılır:

1-► Allah’ı ve elçilerini tanımaya engel olan günah ki küfürdür. Küfürden daha büyük günah yoktur. Çünkü kul ile Allah arasındaki perde bilgisizliktir. Kişiyi Allah’a yaklaştıran vesile ise ilim ve marifettir.

Kul, marifeti oranında Allah’a yakın, bilgisizliği oranında O’ndan uzak olur. Küfür olarak adlandırılan bilgisizliğin ardından büyük günah olarak sırasıyla Allah’ın mekrinden emin olmak ve O’nun rahmetinden ümit kesmek gelir. Bunlar aynı şekilde bilgisizliğin ta kendisidir. Allah’ı tanıyıp bilen kişinin O’ndan emin olması veya rahmetinden ümit kesmesi düşünülemez.

Bunların ardından yüce Allah’ın zatı, sıfatları ve fiillerinde ilişkin bütün bidatler gelir. Söz konusu bidatlerin bir kısmı diğerlerinden daha ağır günahtır. Bu farklılık onlardan kaynaklanan bilgisizliğin farklı oluşuna ve Allah’ın zatına, fiillerine, hükümlerine, emirlerine ve yasaklarına ilişkin olmalarına göre değişir.

Bu mertebelerin sonu yoktur ve Kur’an’da zikredilmiş olan büyük günahların kapsamına girdiği bilinenler, girmediği bilinenler ve hakkında şüphe olanlar olarak üç kısma ayrılır. Ortadaki kısımda şüphenin kalkmasını istemek, mümkün olmayan şeyi istemek olur.

2-► Cana kıymak. Çünkü hayat, canın tende kalmasıyla ve korunmasıyla devam eder. Böylece yüce Allah’ı tanıma fırsatı elde edilir. O halde cana kıymak veya adam öldürmek küfürden daha alt mertebede olsa da kuşkusuz büyük günahlardan biridir.

Çünkü küfür, maksadın bizatihi kendisiyle vuruşken, adam öldürmek ise maksada vesile olan şeyle vuruşmaktadır. Şüphesiz ki dünya hayatının istenmesinin sebebi ahireti kazanmaktır. Ahiret ise Allah’ı tanıyıp bilmekle elde edilir.

Bu büyük günahın ardından insan uzuvlarını kesmek veya işlemez hale getirmek ve ölüme yol açacak bir şey, hatta dövmek gelir. Bu fiillerden bir kısmı diğerinden daha ağırdır. Zinanın ve oğlancılığın haramlığı da bu mertebede bulunur. Çünkü insanlar cinsel arzularını tatmin etmede sadece erkeklerle yetinmiş olsalar nesil kesilir. Varlığın devamına engel olmak da varlığı kesmeye yakın bir eylemdir.

Zinaya gelince, her ne kadar bu fiil varlığın aslını ortadan kaldırmıyorsa da nesepleri karıştırır, miras alıp vermeyi, yardımlaşmayı ve hayatın düzen içinde yürümesini sağlayan birçok şeyi iptal eder. İçlerindeki erkeğin diğerleri arasında bir dişi ile ayırt edilmedikçe hayvanların işleri bile düzgün gitmezken nasıl olur da zinanın mübah sayılmasıyla düzen sağlanabilir. İşte bu yüzden zinanın herhangi bir şeriatta mübah olması düşünülemez.

Zinanın, adam öldürme günahından daha alt mertebede olması gerekir. Çünkü zina varlığın devam etmesine sebep olan unsurları ortadan kaldırmaz ve varlığın aslına da zarar vermez. Ancak neseplerin birbirinden ayrılmasına engel olur ve düşmanlık doğurur. Bundan dolayı oğlancılıktan daha ağır bir günah olması gerekir. Çünkü cinsel arzu her iki tarafı da zinaya davet eder, bundan dolayı çok vuku bulur ve çokluğundan dolayı zararının etkisi büyük olur.

3-► Mallar. Mal insanın geçimini sağlar. İnsanların diledikleri gibi, hatta istila ve hırsızlık yoluyla mal elde etmelerine müsaade etmek caiz değildir. Aksine, elde tutulmalarıyla canların hayatta kalması için malların korunması gerekir. Ancak bir mal, sahibinin elinden alındığında geri alınması ve yenildiğinde bedelinin ödettirilmesi mümkündür.

Bundan dolayı mallar hakkındaki günah o kadar ağır değildir. Fakat bir mal,telafisi çok zor olacak bir yolla alındığı zaman bunun büyük günahlardan olması gerekir. Söz konusu yollar dörttür:

Hırsızlık. Çoğu zaman hırsızlığı kimin yaptığı görülmediğinden telafisi çok zordur.

Yetim malı yemek. Yetimin malında itimat edilen kişi velisidir ve yetim dışında velisinin (mahkemede) bir hasmı da yoktur. Yetim küçük olduğundan bu durumu bilemez. Bu yüzden yetim malı yeme günahının gasbın aksine büyük sayılması gerekir. Çünkü gaspçı bilinen bir kişidir. Emanet olarak verilen malın kaçırılması da böyledir. Çünkü emaneti veren kişi kendi hakkını alma konusunda (mahkemede) hasımdır.

Yalancı şahitlik yoluyla mal elde etmek.

Yalan yere yemin etmek suretiyle emanet malı aldığını inkar etmek.

Bu saydıklarımız, malın telafisinin mümkün olmadığı yöntemlerdir ve aslen bunların haram sayılmasında birbirinden farklı olmaları mümkün değildir. Bu günahların hepsi de cana kıymaya ilişkin olan ikinci mertebede olanların altındadır.

Her ne kadar şeriat bir kısmı için had cezası koymamış olsa da yukarıda zikrettiğimiz dört çeşit günah büyük sayılmaya layıktır. Şeriat tarafından haklarında had cezası getirilmemiş olmakla birlikte söz konusu günahlar çoğu zaman azap vaadiyle anılmış ve dünya maslahatları hakkındaki tesirleri büyük olmuştur.

Faiz yemek, şeriatın koymuş olduğu bir şartı ihlal etmek suretiyle karşılıklı rıza yoluyla başkasının malını yemektir ve şeriatların faiz benzeri bir günahta farklılık arz etmesi uzak bir ihtimal değildir.

Başkasının malını, onun ve şeriatın rızası olmadan yemek anlamına gelen gasp büyük günahlardan sayılmadığına göre, faiz de şeriatın rızası olmamakla birlikte mal sahibinin rızasına dayanarak başkasının malını yemektir.

Her ne kadar şeriat faiz yemeyi şiddetle yasaklamış olsa da zannın en çok meylettiği görüş faizin büyük günahlara dahil olmadığıdır. Büyük günahların dinde zaruri olarak kabul edilebilmesi için şeriatların haklarında ihtilaf etmesinin mümkün olmadığı şeyler olması gerekir.

Ebu Talib el-Mekki’nin saydığı büyük günahlardan geriye iffetli kadınlara zina iftirası atmak, içki içmek, sihir yapmak, savaştan kaçmak ve ana babaya karşı gelmek kalmaktadır.

İffetli kadınlara zina iftirası atmaya gelince, sadece kıyas bu fiilin büyük günah olduğunu göstermeye yetmez. Hakkında had cezası gereken her fiili büyük günah saymışlardır. O halde şeriatın hükmünü bilen kişi hakkında bu fiil büyük günah olur.

O halde şeriatın hükmünü bilen kişi hakkında bu fiil büyük günah olur. Fakat tek başına şahitlik etmesi gerektiğini veya başka birisinin şahitlik konusunda kendisine yardım edeceğini zanneden kişi hakkında büyük günah sayılmaması gerekir.

Aklı izale eden (içki vb.) maddeleri içmeye gelince, bu fiil büyük günah olmaya layıktır. Çünkü akıl da canın korunduğu gibi korunmuştur. Hatta akıl olmadan can bir işe yaramaz. Aklı izale eden şeyleri içme fiiline had cezası getirilmesi de buna çok önem verildiğini gösterir.

Sihir yapmaya gelince, yapılan sihirde küfür varsa yapanı küfre düşürür. Aksi halde sihrin büyük günah olması bir cana kıymaya, hastalığa ve benzeri şeylere sebep olmasından kaynaklanır.

Savaştan kaçmak ve ana babaya karşı gelmeye gelince, daha önce geçmiş olan hadisler bu iki eylemin büyük günahlardan olduğunu zaten zikretmektedir.

“Büyük günahlar kesin olarak bilinmediğine göre nasıl olup da şeriat onları zikreder?” diye sorulursa şöyle cevap veririz:

Büyük günahın hükmü dünyayla ilgili değildir. İnsanların sürekli olarak korku içinde bulunmaları için büyük günahların kapalı bırakılmaları caiz olmuştur.

“Şahitlik ancak büyük günahlardan kaçınanların yapabileceği bir görevdir. Küçük günahlardan sakınmak ise şahitliğin kabulünde şart değildir. Bu da dünyayla ilgili hükümlerden biridir.” denilirse şöyle cevap veririz:

Biz şahitliğin kabul edilmemesini sadece büyük günahlarla sınırlı tutmuyoruz. İpek elbise giyen, altın yüzük veya takı takan erkek ve altın kaplardan bir şey içen kişinin şahitliğinin kabul edilmeyeceği konusunda görüş ayrılığı yoktur.

Bütün bunlar ise icma ile büyük günah değildir. Aksine, insanın çoğu zaman alışkanlıkları sebebiyle kurtulamadığı gıybet, başkasının kusurlarını araştırma, iyiliği emretmeme ve maslahat sınırını aşıp öfke sebebiyle çocuğunu veya hizmetkarını dövme gibi fiiller dışındaki bütün günahlar kişinin adalet sıfatını zedeler.

Şahitlikte bu gibi fiilleri işlememiş olmayı şart koşarsak şahit bulmak çok zor olur. Sonra bir kimse, devamlı gıybet eden kişi bu küçük günahları sürekli olarak işlese şahitliği reddedilir.

Kaynak: İbnü’l-Cevzi / Minhacü’l-Kasıdin Ve Müfidü’s-Sadıkin / C: 2 / bkz: 222-225

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.