İslam Ceza Hukukunda zina; meşru bir akd’e dayanmaksızın yapılan haram bir birleşme olup bunu işleyen erkeğe zani, kadına da zaniye denir. Zina eden erkek ve kadın hakkında Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur:
“Zina eden kadınla zina eden erkekten her birine yüzer Celde-değnek vurunuz! Eğer, Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız, bunlara, acıyacağınız tutmasın. Müminlerden bir zümre de bunların cezalarına şahit olsun (1)”
Celde; Ete geçmemek üzere yalnız deriye tesir edecek derecede vurmak demektir. Bu da ne ince, ne de kalın olmayan, budaksız, kenarsız, düğümsüz bir değnekle yapılır. Bunların hepsinin bir günde vurulması lazım gelmeyip yarısının ertesi güne bırakılması da caizdir.
Celde vurulurken; başa, yüze, tenasül uzvuna vurulmaz.
Zina fiilinden dolayı cezanın tatbik edilebilmesi için, en başta akıl ve büluğ çağına ermiş olmak üzere, bir takım ağır şartlar vardır.
Zina fiilinin sübutu için de ikrar veya şehadet şart olduğu gibi bu ikrar veya şehadetin makbul ve muteber olabilmesi için de ayrıca birtakım şartlar vardır.
a-► Şahitliğe ehil olan dört erkeğin şahitlik etmeleri ile. Bunlar zina edenleri iyice görmek zorundadırlar. Ayrıca da özü doğru kimseler olmalıdırlar. Eğer dörtten eksiklerse veya adı geçen vasıflara sahip değil iseler, zina fiili ispat edilmiş sayılmaz. O vakit şahitliğe kalkışanlar iftiracı mevkiine düşerler ki zina isnadı cezasına çarptırılırlar.
Bir de dört erkek şahitlik ettikten sonra caysalar, zina etmekle itham edilen kimse cezaya uğratılmayıp şahitler seksener sopa yerler. Burada bir erkek yerine iki kadının şahitlik edebileceğini söylemeliyiz.
b-► Erginlik çağına erişmiş normal bir kimsenin «zina ettim» diye dört defa ayrı ayrı yerlerde itirafta bulunması ile. Hakim onu her defasında «yanılıyorsun» diyerek reddeder; ayrıca aklını ve hafızasını kontrol eder.
Bütün bunlar müspet çıkar, zina eden kimse de iddiasında ayak diretirse hâkim hükmünü verir. Zina ettiğini itiraf eden kimse, cezanın tatbikinden önce veya tatbiki sırasında «hayır, zina etmedim» derse ceza vermekten vazgeçebilir. Dört erkeğin şahitliğiyle zina ettiği sabit olan kimse eğer taşlanarak idam hükmünü giymişse ona ilk taşları şahitler atar, şahitlerden biri bundan çekinirse ceza infaz edilmez.
Yukarıda vermeye çalıştığımız kısa izahtan sonra açıkça görülmektedir ki İslamiyet ırz ve namus meselesi üzerinde çok titiz bir yol izlemektedir. Zina edenin suçunun sabit olması ve cezalarının tatbik edilmesi kolay değildir. Bu da İslamın insanoğlunu iyilikle terbiye etmek istediğini gösterir.
Nitekim «Elinizden geldiği kadar cezaları Müslümanlardan def’edin. Eğer bir kurtuluş yolu varsa maznunu (suçlu sanılan:) serbest bırakın. Muhakkak ki hakimin affetmekte yanılması, ceza vermekte yanılgıya düşmesinden daha iyidir.» hadisi şerifi bunun delilidir.
Açıkça ortaya çıkan hakikat şudur:
İslamiyet de zina suçu için konan cezalar, her şeyden önce bu çirkin kötülüğün taşınılmaz derecede ağır bir mesuliyet duygusuna sahip olmayı gerektirdiğini gösterir.
Sonra bu, bir manada öylesine cemiyet hayrını düşünen ileri bir siyasettir ki her yana korku salar ve herkes böylesine ağır bir günaha düşmekten kaçınır. Tatbik alanında, küfür ve inkar fırtınasına, kapılanların ileri sürdükleri gibi ne vahşice bir sistemdir, ne de fazla, bir can kaybına yol açar. Tersine, namus üzerine titreyen bir sistem ve saldığı korku ile de zina suçlarını en aza indiren ilâhi bir kanundur.
Dinimizce zinanın en büyük günah olduğunu ve bunu işleyenlerin cezalarının ne kadar ağır olduğunu belirttik. Zinayı haysiyet kırıcı, alçaltıcı, bir Müslümana «zina ediyor» ithamında bulunmayı da en ağır günahlardan saymaktadır.
Nitekim Kur’an’ı Kerim:
“Namuslu, kötülüklerden habersiz kadınlara iftira atanlar dünyada da, ahirette de lanete uğratılacaklardır. Büyük azap onları beklemektedir (2)» diyerek bu konuda müminleri titiz ve tarafsız davranmaya çağırıyor.
Zina isnadında bulunanın cezası seksen sopa dayak yemektir; üstelik de ömür boyu şahitliğinin kabul olunmamasıdır. Evet, İslamiyet zina hususunda öylesine titiz bir tutum takip etmektedir ki «falanca zina etti» deyip de bunu ispat etmeyen iftiracıya bile ağır bir ceza yüklemektedir. Karı-koca birbirini zina etmekle itham etseler de ispatını yapamasalar hakim hemen boşanmalarına karar verir. Ayrılmadıkları takdirde aynı cezaya çarptırırlar.
Kaynak: Turan Yazılım Mürşit 5 – İlmihal -Evlilik Hayatı Ve Mahremiyetleri
(1-Nur süresi, ayet: 2) (2-Nur: 2)