ref: refs/heads/v3.0
DOLAR
28,8798
EURO
31,1778
ALTIN
1.875,35
BIST
8.057,42
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Hafif Yağmurlu
13°C
İstanbul
13°C
Hafif Yağmurlu
Çarşamba Hafif Yağmurlu
14°C
Perşembe Hafif Yağmurlu
10°C
Cuma Hafif Yağmurlu
7°C
Cumartesi Çok Bulutlu
8°C

Beyyine Süresi Besairu’l Kur’an Tefsiri

Beyyine Süresi Besairu’l Kur’an Tefsiri
27 Ekim 2023 00:29
17

Beyyine ne demektir, Kuran’ın 98. süresi hangisidir, Beyyine süresi kaç ayettir, beyyine süresi nerede nazil olmuştur, Beyyine Süresi Türkçe Meali konusu ve fazileti


Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla

  • Beyyine Süresi 1. Ayet: Kitap ehlinden ve müşriklerden kafir olanlar kendilerine apaçık delil gelinceye kadar ayrılmayacaklardı.
  • Beyyine Süresi 2-3. Ayet: İçinde dosdoğru hükümlerin yazılı olduğu tertemiz sahifeleri okuyup duran Allah tarafından gönderilmiş bir resuldür
  • Beyyine Süresi 4. Ayet: Ama kendilerine kitap verilenler ancak kendilerine apaçık delil geldikten sonra ayrılığa düştüler
  • Beyyine Süresi 5. Ayet: Halbuki onlar ancak dininde ihlas sahipleri ve hanifler olarak Allah’a ibadet etmelerinden, namazı dosdoğru kılmalarından, zekatı vermelerinden başkası ile emrolunmadılar. Dosdoğru din işte budur
  • Beyyine Süresi 6. Ayet: Gerçek şu ki ister kitap ehlinden olsun, ister müşriklerden olsun o kafir olanlar cehennem ateşindedirler. Orada ebedi kalıcıdırlar. Yaratılanların en kötüleri de işte bunlardır
  • Beyyine Süresi 7. Ayet: İman edip salih amel işleyenler ise işte bunlar yaratılmışların en hayırlılarıdır.
  • Beyyine Süresi 8. Ayet: Onların Rablerinin yanındaki mükafatları altlarından ırmaklar akan Adn cennetleridir. onlar orada ebedi kalıcıdırlar. Allah onlardan razı olmuştur, onlar da ondan hoşnut olmuşlardır. İşte bu Rabbinden korkan kimseler içindir.

Beyyine Süresi Kur’an-ı Kerim’de 98. Süredir, 8 ayettir ve Mekke’de nazil olmuştur

Beyyine, Resul göndermenin sebebini anlatan bir süredir. Beyyine nedir? Kimdir? Resulün görevi nedir? Resul göndermedeki temel hedef nedir?

Beyyine Süresinde; bir toplumun değişmesinden haber verilir. Toplumun değişim yasası anlatılır. Aynı zamanda bu sürede bu değişimin ölçüleri de verilir. Bununla beraber değişen toplumun sonucu da anlatılır. Yani değişen bir toplumun kazanacağı ve kaybedeceği şeyler de bildirilir.

Beyyine Süresinde; her ne kadar bulundukları durumu terk etmeleri, yaşayışlarını, inanışlarını ve hayat programlarını değiştirmeleri ehl-i kitap ve müşriklerden isteniyorsa da aynı zamanda bu bizden de istenmektedir. Çünkü Kur’an’da anlatılan her şey bize hitaptır. Kime ne söylenmişse bu aynı zamanda bize bir hitaptır.

Beyyine Süresi; Müslümanlara ve Müslümanız dedikleri halde İslam’dan ve Müslümanlıklarından şüphe içinde olanlara da hitap eder.

Kendi durumlarınızı değiştirmek, düzeltmek mi istiyorsunuz? İnsanların durumlarını, çevrenizdekilerin, çocuklarınızın, hanımlarınızın, arkadaşlarınızın, dostlarınızın, toplumunuzun mevcut hayatlarını beğenmediniz de değiştirmek mi istiyorsunuz? Veya bu insanların hayatlarını bir kademe daha ileriye götürmek, bir kademe daha güzelleştirmek, Müslümanlaştırmak mı istiyorsunuz? Onlara yanlışlarını, nasıl bir hayat yaşadıklarını göstermek mi istiyorsunuz?

Mala bakışı bozuk olan, dünyayla ilişkisini Allah’ın istediği biçimde ayarlayamayan, bireysel, toplumsal, ekonomik ve siyasal hayatını Allah’ın istediği biçimde dengede tutamayan, evinde karısını ve çocuklarını Allah’ın istediği biçimde eğitemeyen, evinde Allah’ın, Peygamberin, Kitabın, Sünnetin isminin dahi geçmediği bir aileyi Müslümanlaştırmak mı istiyorsunuz?

Bu insanları alıştıkları İslam dışı yerleşik hayatlarından rahatsız edip, mevcut hayatlarından farklı Allah ve Resulünün istediği bir hayat programına geçirmek mi istiyorsunuz? Yani ne yapalım ki biz değişelim? Ne edelim ki bu insanları değiştirelim? Ne yapalım ki hem kendimizi hem de bu toplumu Müslümanlaştıralım diyorsanız, bunun sancısını çekiyorsanız;

İşte Beyyine Süresi bu işin anahtarını, yasasını, yolunu ve üslubunu gösteriyor.

İşte Beyyine Süresi; bu işin yattığımız yerden olmayacağını, gerçekleşeceğini anlatır. Yani eğer kendimizi değiştirmek, toplumumu değiştirmek, çevremizi değiştirmek ve Müslümanlaştırmak istiyorsak kendimize ve çevremize Beyyine götürmek, Beyyine ulaştırmak, kendimizi ve çevremizi Beyyine ile tanıştırmak zorundayız. İşte bu Sürede Yüce Allah’ın bize anlattığı değişim yasası budur.

İslam’ın değişim yasasını anlatan sürenin ilk syeti bakın şöyle başlıyor:

Kitab ehlinden ve müşriklerden, putperestlerden olan kafirler, kendilerine apaçık bir belge, bir Beyyine gelinceye kadar bulundukları durumdan kopacak, ayrılacak değillerdir. Ehl-i Kitaptan küfredenler ve müşrikler kendilerine Beyyine gelinceye kadar durumlarını, yaşantılarını, dinlerini, adetlerini terk edecek değillerdir veya kendilerine Beyyine gelene kadar onlar mevcut küfürlerinden, şirklerinden, sapıklıklarından vazgeçecek değillerdir.

Peki Beyyine Nedir: Allah’tan gönderilmiş, Allah’ın gönderdiği bir elçi ki içinde dosdoğru yazılı hükümlerin bulunduğu tertemiz sahifeleri okumaktadır. Beyyine Allah’ın gönderdiği bir elçidir ki elinde tertemiz sayfaları okumaktadır ve o sayfaların içinde insanları dosdoğru yola, hakka, hidayete ulaştırmaktadır. İşte Beyyine budur.

Beyyine açık ve net bir biçimde ortaya konunca, Kitap ve Sün-net olduğu gibi insanların gündemlerine getirilince kimileri reddedecek, kimileri de kabullenecektir. Ama bu iş için mutlak surette Beyyine’nin yani din; açık ve net olarak ortaya konulmalı ki kim neye inandığını, kim neyi reddettiğini bilsin.

İşte bugün de insanların hayatlarını değiştirecek tek yol, tek usul budur. İnsanların düşüncelerini, dinlerini, hayatlarını, yaşayışlarını değiştirmenin başka bir yolu yoktur. Bu değişimi, bu ayrışımı sağlayacak tek yol Beyyine’nin açık ve net olarak ortaya konulmasıdır. İnsanların dinlemelerini de, reddetmelerini de, inanmalarını da küfretmelerini de sağlayacak tek yol işte budur, bunun dışında başka çare yoktur.

Beyyine Süresi 6. ayetin Meali: Kitap ehlinden ve puta tapanlardan inkar edenler, şüphesiz içinde temelli kalacakları cehennem ateşindedirler. İşte bunlar, yaratıkların en kötüsüdürler.

Beyyine Süresi 6. ayetin Tefsiri: Gerek kitap ehlinin kafirleri, kitap ehli kafirler, gerekse müşrikler şerru’l beriyye’dirler. Bunlar; varlıkların ve mahlukatın en şerlisidir. Çünkü bunlar Allah’ın kendilerine verdiği tüm nimetleri, fıtratların, Allah’ın ayetlerini örtmüşler ve müminlerin bedenen ve malen, bireysel ve toplumsal kulluğun tarifi adına Allah’ın istediği, Allah’ın gönderdiği dini örtmüşler, Allah’ın Kitabının konuşulmasını, öğrenilmesini yasaklamışlar, duyulmasını, duyurulmasını istememişler ve örtücü manasına kafirliği tercih etmişlerdir. Bunlar tüm mahlukatın en şerlisidirler.

Kur’an’ın başka ayetlerinden öğrendiğimize göre hatta hayvanlardan daha aşağıdır bunlar. Gerçi dış görünüşleri itibariyle dünyayı hedefledikleri için dünyada gerçekten erişemedikleri bir şey yok gibi, ama nihayet kafirlikleri sebebiyle kendi elleriyle dünyalarını da bozmuşlar, mekanik bir hayata gelmişler, robotlaşmışlar. Duyguları bitmiştir, hisleri, hareketleri kaybolmuştur. Sevmek, sevilmek, ağlamak, gülmek gibi tüm insani duyguları bitmiştir.

Fedakarlık, cefakarlık duyguları, yedirme, içirme, infak ve akrabalık bağları bitmiştir. Karılık, kocalık bağları bitmiştir. Babalık, oğulluk bağları bitmiştir. Her şeyleri bitmiştir. Böyle bir hayatın içinde tüm dünya onların olsa ne olacak yani? Şu anda aslında bu kafirler cehennemi yaşıyorlar. Ama gariptir böyle bir hayat da onlara süslü geliyor. Bunu hayat zannediyorlar zavallılar. Yani çok rahat altlarından kaçırdıkları kadınlar, üstlerinden kaçırdıkları kocalar onların iç dünyalarında büyük ıstıraplar oluşturuyor, derin yaralar açıyor ama bunu sanki fevkalade güzel bir şeymiş gibi süslü görmeye çalışıyorlar ve her biri de bunu ortaya koymaktan hiç de sıkıntı duymuyorlar. Çok rahat bir şekilde birbirlerini aşağıya indirebiliyorlar. Çok rahat bir şekilde birbirlerini atlatabiliyorlar, rezil rüsva bir hayatı birlikte yaşıyorlar.

Bunlar aslında yaratıkların en adisi, en şerefsizidirler. Ama dışardan böyle süslü görünen bir dünya hayatları var. İşte böyle tüm gördükleri, oldum olası bir dünya hayatları var, yaşasınlar bakalım, zaten bu adamlar geberir gebermez hepsi de cehenneme gidecekler. Hakikaten acımak gerekiyor bu adamlara, ama acımaya da hakkımız yok. Tümüyle sefaleti yaşıyorlar, ölür ölmez de cehenneme gidecekler, büyük bir azabın içinde bulacaklar kendilerini.

Dünyada ne görmüşlerse, zevkleri de, sefaları da, eğlenceleri de hepsi bu kadar olacak. Lakin işin garibi bu halleriyle bile Müslümanlara hep tepeden bakıyorlar, alay ediyorlar. Dünyada da ahirette de biz çok iyi bir konumda olacağız, diyorlar. Ama sakın ha sakın siz Müslümanlar onların alaylarından etkilenmeyin. Gerçekten ağlanacak durumda olanların kendilerinin olduğunu söyleyelim onlara ve hiçbir zaman en ufak bir şekilde bile olsa kalbimizden benzemek duygusu geçirmeyelim. Hiçbir zaman onların yaşadığı hayatın özlemini çekmek gibi bir duruma düşmeyelim.

Çünkü ilim bizde, hikmet bizde, izzet ve şeref bizde, akıl ve feraset bizde, kitap bizde, hidayet bizdedir. Dünyada mutluluk, ahirette saadet ve cennet bizdedir. Onlarsa ebediyen cehenneme yuvarlanacak mahlukatın en şerlisidirler.

Beyyine Süresi 7. Ayet Meali: Ama inanan, iman eden ve inancını yaşayanlara gelince bunlar mahlukatın en hayırlısıdırlar.

Beyyine Süresi 7. Ayet Tefsiri: Allah’a aman edenler, Allah’tan gelen hayat programına iman edenler ve bu imanlarını söz planında bırakmayarak amele dönüştürenler, hayatlarını imanlarıyla düzenleyenler, imanlarını hayatlarında görüntüleyenler varlıkların en hayırlısı ve en şereflisidirler.

Allah katında bir tek mümin tüm dünyaya bedeldir ve İman taşıyan bir mümin tüm dünyadan üstündür. Çünkü mümin kafirler gibi dünyaya meyletmeyen, dünyayı kıble edinmeyen, dünyanın geçici emtialarına çakılıp kalmayan insandır. Dünya hayatını Allah’ın istediği biçimde değerlendirip dünyanın ötesinde ahiretin varlığına inanan ve tüm yatırımlarını ebedi hayatları için yapan ve bu yüzden de kafirler kadar mal, mülk sahibi olmayabilir mümin.

Kafirlerin üstünlük, alçaklık kıstasları da dünyadır, dünyanın süsü ve ziynetidir. Dünyalık sahibi olanlar bunlara göre üstün insanlardır. Tüm plan ve programları dünya içindir. Hayatın, dünyanın, dünyalık şeylerin, paranın, pulun, makamın, mansıbın kulu, kölesi olarak değil de efendisi olarak kalmayı tercih edenler, dünyada çok yüce idealleri gerçekleştirmek için çırpınanlar Allah katında üstün iken bunlar nazarında düşük insanlardır. Ama bunların kıstasları ne olursa olsun Allah katında üstün olanlar, şerefli olanlar müminlerdir. Kafirlerin ebedi cehenneme yuvarlanmalarına karşılık bakın bu müminlerin akıbetleri de şöyleymiş:

Beyyine Süresi 8. Ayetin Meali: Onların Rableri katında mükafatı, içinde temelli ve sonsuz kalacakları, içlerinden ırmaklar akan Adn cennetleridir. Allah onlardan razıdır. Onlar da Allah’tan razıdır. Bu, Rabbinden korkan kimseyedir.

Beyyine Süresi 8. Ayetin Tefsiri: Onların mükafatları Rableri katındadır. Müminlerin mükafatları Allah katındadır. Toplumdan değil, çevreden değil, devletten, ağadan, patrondan değil. Çünkü onlar bunlar için değil Allah için iman etmişler ve Allah için bir hayat yaşamışlardır. Toplum onları yadırgayabilir. Toplum, çevre onları reddedebilir. İnsanlar onları dışlayabilirler. Ne gam onların mükafatlarını Allah verecek ve Allah yanında mahfuzdur.

Peki neymiş bu Allah katındaki mükafat?

Altlarından, zeminlerinden ırmaklar akan, içinde ebediyen kalacakları, her türlü nimete erdirilecekleri, gözlerin görmediği, kulakların duymadığı, akıl ve hayallerin bile ihata edemeyeceği güzellikte Adn cennetleri.

Allah onlardan razı, onlar da Rablerinden razı olmuşlardır. Allah onlardan memnun, onlar da Allah’ın ihsanlarından memnun. Onlar dünyada Allah’tan, Allah’tan gelenlerden, Allah’ın dininden, Allah’ın yasalarından, Allah’ın hayat programından razı olmuşlar, Allah için bir hayat yaşamışlar ve böylece Rablerini kendilerinden razı etmişlerdi, işte şimdi de kendilerini Allah razı ediyordu cennetiyle ve ikramıyla. İşte bu Rabbinden haşyet duyanlar, Rablerini darıltmaktan korkanlar, Rablerini razı etmek için çırpınanlar içindir.

Hak’tan gelen ve hak olan bir şeye razı olmamak, rıza göstermemek ahmaklık alametlerinden sayılmıştır. Buna mukabil batıl bir şeye rıza göstermek de bir tuğyan, bir isyan eseri olarak kabul edilir ki, zaten küfre de rıza gösterilmez; çünkü küfre rıza küfürdür

Rıza, kaza’nın hükümlerine kalbin güzel bir surette bakması ve teslimidir. Her durum ve her işte Cenab-ı Hakk’a itimattan, kulluk vazifelerini yerine getirmekten ibarettir.

Kur’an’i bakış açısıyla rıza, yönelmenin şartlarından sayılmıştır: Ey itminane ermiş ruh! Dön rabbine, sen O’ndan razı, O senden razı olarak, haydi gir kullarımın içine, gir Cennetime (Fecr Süresi 27-30)

Allah’a, Allah’ın yoluna, Allah’ın takdirine güvenen, varlıkta ve bollukta, gizli ve açıkta, verdiğinde ve vermediğinde O’na güvenen bir kimlikle kulluk rıza’ya ulaşır. Allah da onları rahmetine ve himayesine alır.

Nefsin Rabbine dönüşü için şart olan rızaya girmektir rıza üç derecedir:

1 ▬ Şirkten temizlenip Rab olarak Allah’tan razı olmaktır. Kur’-an-ı Kerim’de şöyle buyuruluyor:

  • “De ki: O, her şeyin Rabbi iken ben O’ndan başka bir Rab mi arayacağım? (En’am Süresi 164)
  • “De ki: Gökleri ve yeri yoktan var eden Allah’tan başkasını mı dost edinecekmişim? (En’am Süresi14)

Kul için yegane ilah, ibadete layık tek varlık, mabudu mutlak olan Allah olursa, bu noktada Rab olarak Allah’tan razı olma derecesi meydana gelir.

2 ▬ Allah’tan razı olmaktır. Bu, O’nun sıfatları, fiilleri, isimleri ve hükümlerine razı olmayı gerektirir. O da tamamıyla kaza ve takdir buyurduklarına rıza göstermektir. Kulluğun aslı, kulun Allah’ın rızasında ve hoşlanmadığı şeylerde O’na uygun davranması, razı olduğu şeylerden razı olması, gazab ettiği şeylerden hoşlanmamasıdır. Bu derece ilk dereceyi içine alır mahiyette düzenlenmiştir.

3 ▬ Allah’ın rızasına rıza göstermektir. Kul, nefsi için ne hoşnutsuzluk, ne de hoşnutluk görmez. Bu halde kendini, tahakkümünü terk etmeye, ateşe bile atılsa temyizi yok etmeye sevk eder. Bu derece diğer derecelerden en yüksek olanıdır. Bu makamda kişi, Rabbinden gelenlere yine Rabbinin yardımı ile razıdır.

Rıza’nın şartına gelince; Allah’ın kula en sevimli şey olmasıdır. Bu hal şunlarla bilinir:

  • Kalbine doğru Allah sevgisi bütün sevgilerin önüne geçmelidir.
  • Ma’bud-u Mutlak’a duyulan sevgi, bütün muhabbetlere üstün gelmeli ve Allah’ın sevgisi kalbe doğru önde ve üstün olmalıdır. Allah’tan başkasının sevgisi geride, mağlup ve dürülüp bükülmüş vaziyette olmalıdır.
  • O’ndan başkasının sevgisi O’nun sevgisine tabi olmandır. O, bizatihi sevgili ve ilk kastolunan olur. Bu üçü O’nun itaate ve ta’zime en layık olmasındandır.

Rıza konusunda gerekli olan ilmî şart ise, Allah’ın hükmüne razı olmak, Allah’ın takdirine itiraz etmemektir. İşte böyle yaşayanlar Rablerini razı etmişler, Rableri de onları razı edecek ve onları zeminlerinden ırmakların akıp gittiği, ya da kendi taht-ı tasarruflarında ırmakların çağlayıp durduğu cennetlerine koyacaktır.

Kaynak: Ali Küçük / Besairu’l Kur’an

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.