DOLAR
19,0084
EURO
20,3160
ALTIN
1.215,96
BIST
5.136,44
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
13°C
İstanbul
13°C
Az Bulutlu
Pazartesi Çok Bulutlu
16°C
Salı Çok Bulutlu
12°C
Çarşamba Çok Bulutlu
13°C
Perşembe Az Bulutlu
15°C

Bakara Süresi 21-22. Ayet Meali ve Tefsiri & İbn Kesir

Bakara Süresi 21-22. Ayet Meali ve Tefsiri & İbn Kesir
8 Mayıs 2021 16:42
0

Bakara Süresi 21. Ayet: Ey İnsanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize kulluk ediniz. Umulur ki, böylece korunmuş olursunuz

Bakara Süresi 22. Ayet: O Rab ki, yeri sizin için bir döşek, göğü de (kubbemsi) bir tavan yaptı. Gökten su indirerek onunla, size besin olsun diye (yerden) çeşitli ürünler çıkardı. Artık bunu bile bile Allah’a şirk koşmayın

Bakara Süresi 21 ve 22. Ayet Tefsiri: “Ey insanlar” hitabıyla inen her ayet Mekke’de, “Ey müminler” hitabıyla inen her ayet de Medine’de inmiştir.

Allah (c.c) ibadet edilmeye layık yegane ilahın tek ilah (hakiki mabud) olduğuna gerekçe olarak kullarına ihsan ve iyiliğini zikretmektedir. Zira onları yok iken var etti, gizli-açık nimetlere boğdu. Bunu ise yeryüzünü onlara yatak yani döşek kılmak suretiyle yaptı. Yeryüzünü yaygın, üzerinde gezip dolaşılabilir ve yalçın dağlar sayesinde sabit ve sapasağlam kıldı.

“Göğü de (kubbemsi) bir tavan yaptı”. Sakf tavan demektir. Nitekim başka bir ayette “Biz gökyüzünü korunmuş bir tavan yaptık. Onlar ise, gökyüzünün ayetlerinden yüz çevirirler (1)” buyrulur. Allah (c.c) onlara ihtiyaç duydukları vakit -ki burada kasıt buluttur- su indirdi. Kendilerine ve hayvanlarına rızık ve gıda olmak için herkesçe görülen ve bilinen çeşit çeşit tahıllar ve meyveler çıkardı.

Bu husus Kur’an’ın pek çok yerinde ortaya konulur. Şu ayet-i kerimelerde anlatılanlar buna ne de yakındır  “Yeri sizin için yerleşim alanı, göğü de bir bina kılan, size çekil verip de şeklinizi güzel yapan ve sizi temiz besinlerle rızıklandıran Allah’dır. İşte Allah, sizin Rabbinizdir. Alemlerin Rabbi Allah, yücelerden yücedir (2)”

Ayette şöyle denmek isteniyor:

Bu dünya yurdu ile sakinlerinin sahibi ve rızıklandırıcısı, yaradan ve Rezzak olan Allah‘dır.

Bu sebepten kendisine hiçbir şey ortak koşulmaksızın tek başına ibadet edilmeyi hak etmektedir. Onun için Allah (c.c) “Artık bunu bile bile Allah’a şirk koşmayın” buyurmuştur.

Resulüllah (s.a.v) şöyle buyurmaktadır: “Allah’ın (c.c) kulları üzerindeki hakkı; O’na ibadet etmeleri ve hiçbir şeyi O’na eş koşmamalarıdır.

Hz Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: Allah (c.c) Zekeriyya oğlu Yahya’ya, kendisinin yapıp İsrailoğullarına da emretmesi için beş şey emretti. Yahya (a.s) bunda yavaş davranınca İsa (a.s) ona: Allah (c.c) yapman ve İsrailoğullarına yapmalarını emretmen için sana beş şey emretti.

Bunları onlara ya sen emret yahut ben emredeyim. Yahya (a.s): ‘Sen yapma; çünkü benden önce yaptığında bana azap edilmesinden veya yerin dibine geçirilmekten korkarım’ dedi. Sonra insanları Beyt-i Makdis’de topladı. Beyt-i Makdis tıklım tıklım doldu ve Yahya (a.s) yüksek yere çıktı. Allah’a hamd-ü sena ettikten sonra onlara şöyle vaaz etti: ‘Allah (c.c) bana yapmam için beş şeyi emretti. Ben de size bunları yapmanızı emrediyorum.

Birincisi: Allah (c.c)’ya ibadet etmeniz, O’na hiçbir şeyi ortak koşmamanızdır. Çünkü Allah’a (c.c) ortak koşanın durumu, şu kimsenin durumuna benzer. Adam kendisine ait altın veya gümüş para ile bir köle alır ve ‘İşte şurası evim. Çalış ve parasını öde’ der. Köle ise çalışıp parasını başkasına verir. Sizden kim kölesinin böyle olmasını ister?

Allah da (c.c) sizi yarattı ve rızıklandırdı; öyleyse ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Size namazı emrediyorum. Namaz kılarken de sağa sola bakmayın. Size orucu emrediyorum. Bunun misali; içinde misk bulunan bir misk kesesi olan kimsenin misali gibidir. Etrafında insanlar vardır ve hepsi ondan hoşlanırlar. Şüphesiz oruç da Allah (c.c) katında misk kokusundan daha hoştur. Size sadakayı emrediyorum. Onun misali de düşmanın esir aldığı şu kimseye benzer. Yanına varıp ellerini boyunlarına bağlarlar.

Onlara ‘Kurtulmak için size fidye verebilir miyim?’ der, sonra serbest bırakmaları için onlara sürekli bir şeyler verir. Size bir de Allah’ı (c.c) çok zikretmenizi emrediyorum. Bu kimsenin durumu da hemen ardında kendisini süratle takip eden düşmandan kaçıp sağlam bir kaleye sığınan ve kendisini orada güvenceye alan kimsenin durumuna benzer. Kul da böyledir, kendisini şeytandan ancak Allah’ı (c.c) zikretmekle koruyabilir’

İmam Şafi’ye yaratıcının delili sorulduğunda şöyle cevap vermiştir:

‘Dut yaprağının tadı birdir. Ancak onu ipek böceği yeyince ipek, arı yeyince bal çıkar. Koyun yeyince pislik, ceylan yeyince misk kesesinden misk çıkar. Oysa yedikleri dut birdir.

İmam Ahmde b. Hanbel’e de Allah’ın (c.c) varlığı sorulduğunda cevaben: ‘Hiçbir delili bulunmayan, tam korumalı, sapasağlam bir kaleyi düşünün. Dışı eritilmiş gümüşten, içi saf altından olan bu kalenin sonra duvarları yarılır ve içinden görüp işiten bir hayvan çıkar’ Bunun mutlaka bir yapanı olmalı. İmam, kale ile yumurtayı, hayvan ile de civcivi kasteder.

Bu gökleri, yükseklik ve genişliğini, içindeki büyük-küçük seyir halinde ve sabit, ışık veren yıldızları düşünen; onların nasıl her gün ve gece dönüşünü düşünen; kara parçalarını dört bir yandan kuşatan denizler üzerinde tefekkür eder, yerin sarsılmayışını ve üzerinde yaşayan muhtelif şekil ve renklerdeki insanların yerleşip yaşamlarını sürdürebilmeleri için yeryüzüne dağların yerleştirilmesini düşünen kimse, -ki Allah (c.c):

‘Dağlarda da beyaz, kırmızı, siyah ve türlü renkte yollar var etmişizdir. İnsanlarlar, yerde yürüyenler ve davarlar da böyle türlü türlü renktedirler. Allah’ın kulları arasında O’ndan korkan, ancak bilginlerdir (3)’, sonra kulların faydalanması için beldelerden beldelere kadar akan nehirler, yeryüzüne serpiştirilmiş cins cins hayvanlar, toprak ve suyun yapısı aynı olmasına rağmen muhtelif tad, koku, şekil ve renkte biten bitkiler üzerinde düşünen kimse; bunlardan yaratıcının varlığı , büyük kudreti, hikmeti, yarattıklarına rahmet ve lütfu, iyilik ve ihsanı sonucuna varır. Ondan başka hiçbir İlah ve hiçbir Rab yoktur. Yalnızca O’na tevekkül edip, sadece O’na tevbe ettim.

Kaynak: İbn Kesir / Tefsiru’l Kur’an’il Azim -İbn Kesir Tefsiri / C:1 / bkz: 250-255

(1- Enbiya 32) (2- Mü’min 64) (3- Fatır 27-28)

ETİKETLER:
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.