Birinci Fayda: Az yemek yemek kalbi parlatır ve aydınlatır. Çok yemek ise insanın zekasını köreltir, fikrini karıştırır. Zira çok yemekten meydana gelen buhar beyine yükselir ve insanı ahmak yapar, fikir ve düşüncesini dağıtır
İkinci Fayda: Az yemekten fikir ve kalp inceliği meydana gelir ki böylece zikir ve münacaatın lezzetini; virdlerin duaların tadını bulur. Çok yemekten ise kızgınlık, şer, zulmet ve keder meydana gelir. Yaptığı zikir de kalbin içinden değil, dilin vücudundan olur
Üçüncü Fayda: Serkeşlik ve gaflet cehenneminin yoludur. Kırıklık ve zelillik ise cennetin kapısıdır. Çok yemekten serkeşlik ve gaflet hasıl olur. Az yemekten ise acizlik ve kırıklık meydana gelir. Kul bir lokma yemek kaçırmakla dünyanın gözüne dar ve karanlık göründüğünü düşünüp kendine acizlik ve hakaret zararıyla bakmadıkça, Allah Tealanın azametini, güç ve kudretini idrak edemez.
Bunun için yeryüzünün hazineleri Peygamber’e arz edilince ‘istemem. Bir gün oruçlu, bir gün iftarlı olmayı bundan daha fazla severim. Zira oruçlu iken sabrederim, iftarlı iken de şükrederim’ buyurdu
Dördüncü Fayda: Doyasıya yemek yiyecek olursa eğer aç olanların halini unutur. Hak Tealanın yarattıklarına şefkat ve merhamet etmez ve ahiret azabını unutur. Aç kalırsa cehennem ehlinin açlığından, susuz kalırsa mahşer yerindekilerin susuzluğundan haberdar olur ve bundan gafil kalmaz. Ahiret korkusu ve Allah’ın yarattıklarına acımak da cennet kapısının anahtarıdır.
Beşinci Fayda: Bütün saadetlerin başı kişinin nefsini emri altına almasıdır. Bütün şekavetlerin başı da nefsinin emrine girmesidir. Serkeş ve inat hayvan, açlık ve az yemeden başka bir şeyle uslanmadığı gibi, insan nefside ancak açlık, oruç ve riyazetle itaat eder. Bu, bütün faydaların kimyası ve bütün menfaatlerin temeli olan bir faydadır. Zira bütün günahlar istekten, bütün istekler de çok yemekten meydana gelir.
Altıncı Fayda: Az yemek yiyen az uyur. Az uyumakta da çok faydalar vardır. Zira bütün ibadetlerin aslı münacat, zikir ve fikirdir. Doyasıya yemek yiyen kimseye uyku galebe çalar ve kokmuş leş gibi yatağına düşer ve kıymetli ömrü boş yere zayi olur.
Unutmamak gerekir ki insanın en değerli sermayesi ömrüdür. Zira her nefes ahiret saadetini temin eden kıymetli bir cevherdir. Uyku ise, ömür sermayesine zarar ve ahiret ticaretinde aldanma ve hüsrandır. Bu itibarla gözden uykuyu, gönülden gafleti götüren şeyden daha üstün ne var ki?
Yedinci Fayda: Aç ve kanaatkar olan kimsenin zamanı geniş olur. İlim ve amelin tahsiline uğraşabilir. Çok yerse, satın almak, taşımak, pişirmek, yemek ve hazırlamak için hayli zaman zayi olur. Sonra sık sık helaya gitmek ve temizlenmek lazım gelir. Bunların her biride zaman ister. Oysa her nefes kıymetli bir cevher ve ahiret ticaretinin sermayesidir. O halde bu kıymetli cevheri zaruretsiz zayi etmek çok akılsızlıktır.
Ebu Süleyman Darani der ki:
▬ İbadet ve münacaatın lezzetinden uzak kalır.
▬ İlim ve hikmetin şuurunda, anlayış ve idraki kısa olur
▬ Allah’ın yaratıklarına acımaktan mahrum kalır, zira kalbi donar, sertleşir ve zanneder ki herkes kendisi gibi tok ve dertsizdir.
▬ Allah’ın ibadeti ona çok zor olur,
▬ Sayısız istekleri olur.
▬ Başkası camilere ve dini meclislere giderken kendisi çöplüğe ve helaya gider.
Sekizinci Fayda: Az yemek yiyen hastalık tabiatından ve ilaç masrafından, tabiplerin minnetinden, kan aldırmak ve hacamat zahmetinden ve acı şerbetlerden kurtulmuş olur
Dokuzuncu Fayda: Az yiyen kimsenin masrafı da az olur, çok mala ihtiyacı olmaz. Bütün afetler, günahlar, kalp katılığı çok mala ihtiyaçtan doğar. Her gün iyi bir şey yemek sevdasında olur ve her an onu nasıl kazanacağını düşünür. Bu sebeple şüpheli yemeğe ve haramın peşine düşmemek lazım gelir.
Onuncu Fayda: Az yemekte kendi nefsine sahip olabilirse, malını tasadduk edip fakirlere dağıtmaya ve sabır ve kanaat etmeye de muktedir olur. Yenilen herşeyin yeri heladır.
Sadaka verilen her şeyin yeri de Hak Tealanın lütuf elidir. Peygamber çok fazla şişman birini gördü. Ona ‘Buraya koyduğun şeyi başka yere koysaydın, senin hakkında daha iyi olurdu’ yani yemeğe harcadığını sadakaya harcasaydın, iki cihan faziletini ve ruhani güzelliğini kazanmış olurdun
Kaynak: İmam Gazali / Kimya-yı Saadet / bkz: 422-426