Kainatta bulunan her şey bir gün alt üst olup bütün insanlar ve diğer canlılar ölecek, ardından ölen tüm insanlar yeniden dirilecektir. İşte bu duruma KIYAMET denmektedir. Kıyamet, ahiret hayatının başlangıcıdır. Kıyametin peşinden gelecek olan hesap, mizan, cennet ve cehennem ahiret hayatının devamını oluşturur. Bu nedenle ahiret inancı, kıyamet ve onun peşinden gerçekleşecek olayların hepsine birden inanmayı kapsar.
Kıymetli Müminler!
Kur’an-ı Kerim de kıyametin kesin olarak gerçekleşeceği, bu konuda herhangi bir şüphenin söz konusu olmadığı, ansızın gelip çatacağı ifade edilmektedir. Ancak, kıyametin zamanı konusunda Allah’tan başka hiç kimsenin bilgisinin olmadığı hatırlatılmaktadır. Nitekim Kur’an da zamanı konusunda Peygamberimize yöneltilen sorularla ilgili olarak şöyle buyrulmaktadır:
‘Sana, kıymetin ne kopacağını soruyorlar. Sen onu nereden bileceksin! Onun bilgisi varıp Allah’a dayanır (1)’
Yine Cebrail (a.s)’in ‘Kıyametin ne zaman kopacağı‘ şeklindeki sorusuna Peygamberimizin ‘Kendisine sorulan sorandan daha bilgili değildir’ şeklindeki cevabı da bu konuda peygamberlerin dahi bilgi sahibi olmadığını açıkça ortaya koymaktadır. O halde günümüzde kıyametin ne zaman gerçekleşeceği ile ilgili yorum ve tahminlerin bir anlam taşımadığını söyleyebiliriz.
Muhterem Müslümanlar!
Kıyamet iki safhada gerçekleşecektir. Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle, sura ilk defa üflenince şiddetli bir sarsıntı meydana gelecek bunun etkisiyle gök yarılacak, yıldızlar sarsılacak, denizler kaynayıp fışkırtılacak; gök erimiş maden gibi ve dağlar atılmış yün gibi olacaktır. Emzikli kadınlar emzirdiği çocuklardan vazgeçecek, hamile kadınlar karnındaki çocuğu düşürecek, insanlar sarhoş olmadığı halde sarhoş gibi görüneceklerdir.
Gözler dehşetten kamaşacak, ay tutulacak, güneş ay ve kararacak, insanlar sığınacak bir yer bulamayacaktır. Kıyametin Allah’ın diledikleri hariç göklerde ve yerde ki bütün canlıların öleceği bu ilk safhasının ardından sura ikinci defa üflenmesiyle ikinci safhası başlayacak ve tüm insanlar yeniden dirileceklerdir.
Bütün insanları tabi oldukları kişilerle birlikte çağrılacakları o günde, insanlar gözleri düşmüş bir halde dağılmış çekirgeler gibi kabirlerden çıkıp davetçiye doğru koşacaklardır. Bu arada kafirler ‘Bu zor bir gün’ diyerek korkularını dile getireceklerdir. O gün kişi kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçacaktır. Ç
ünkü o gün herkesin kendini meşgul edecek bir işi olacaktır. O gün dünyada Rabbinin rızasına göre yaşayanların yüzleri parlayacak, gülecek ve sevinçli olacaklardır. Kafirlerin ve günaha dalanların yüzlerini ise toz toprak içinde kalmışçasına siyahlık bürüyecektir.
Kıymetli Müminler!
İnsanların dünyadaki davranışlarına göre değerlendirilip, cennete veya cehenneme gönderileceği kıyamet gününde, yüzlerimizin parlak ve sevinçli olması için yaşantımızı tekrar gözden geçirelim. Unutmayalım ki o gün dünyada işlediğimiz hiç bir ayrıntı değerlendirilme dışı tutulmayacaktır.
Hutbemizi bu durumu ifade eden bir ayet meali ile bitirelim:
‘O gün amellerin yazılı olduğu kitap (amel defteri) ortaya konmuştur; suçluların, onda yazılı olanlardan korkuya kapılmış olarak, “Vay halimize! Bu nasıl kitapmış! Küçük-büyük hiçbir şey bırakmaksızın hepsini sayıp dökmüş!” dediklerini görürsün. Böylece yaptıklarını karşılarında bulmuşlardır. Rabbin hiç kimseye haksızlık etmez (2)’
Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı / Minberden Öğütler / bkz: 157-159
(1- Naziat Süresi 42-44) (2- Kehf Süresi 49)