Hakk’ın vahdeti, varlıktaki yeganeliği ve onun bütün kainat safhaları üzerinde zahiren görünen ve mevcut olan her şeye olan sirayeti ve nüfuzu kendisine keşfolunan kimseye şu hakikat gizli kalmaz:
Hakk’ın işlerinin ve onun esma-i hüsnası ve sıfat-ı ulyasının ortaya çıkışının keyfiyeti ile ilgili şu müşahede ve mülahazalardan başka ne varsa, onların hepsi de apaçık bir hüsran ve büyük bir kayıptan başka bir şey değildir. Zira insan bu hakikat için yaratılmış, onun özüne bu hakikat konmuştur. İşte bu özelliği edinmeyen kimseler, çok açık bir hüsrana ve kayba uğrayacaklardır.
İşte bundan dolayıdır ki, Cenab-ı Hak Asr Süresinde; iman ve salih amellerle donanmadığı müddetçe insanın hüsrana uğrayacağı ve irfan yolundan mahrum kalacağa ikazında bulunmaktadır. Süreye besmeleyle başladıktan sonra şöyle yemin etmektedir:
Allah’ın adıyla başlarım ki o, kendisinin ahlakı ile ahlaklanması için insanı kendi suretinde yaratmıştır. Allahü Teala, insanı adem kilerinden çıkarmış ve türlü türlü nimet ve ikramlarla onu besleyip büyütmüş, terbiye etmiş olmakla ona karşı çok merhametlidir, Rahman‘dır. Yine onu kendisinin tevhidine ulaştıran sırat-ı müstakime ulaştırmakla sonsuz rahmet sahibidir, Rahim‘dir.
Asra yemin olsun ki (1) Cenab-ı Hak, ezeli ve ebedi olan varlığın bakasından ve sonsuza kadar devamından ibaret olan asra ve zamana yemin etmektedir.
Şüphesiz ki insan hüsrandadır (2). Lahuti (manevi) hissesine göre marifet ve iman fıtratı üzere yaratılmış olan insan, kendisini ilgilendirmeyen şeylerle meşgul olması sebebiyle, nasut (maddi) slemdeki payı ölçüsünde büyük bir kayıp ve apaçık bir ziyan içerisindedir.
Ancak, iman edenler başka. Hakk’ın vahdetine yakinen inanan, mülkünde ve melekutündeki bütün tasarruflarda onun tek başınalığını anlayanlar bundan hariçtir. ; Ve onlar iman ve iz’an sahibi olmalarının yanısıra, ihlaslarının, yakinlerinin ve niyetlerinin birer emaresi olmak üzere salih ameller işlerler. Bununla birlikte, Birbirlerine Hakk’ı tavsiye ederler. Hak ve tevhit yoluna sülük etmede birbirlerine gerçeği ve doğruyu tavsiye ederler. Yine onlar, Birbirlerine sabrı tavsiye ederler (3).
İbadetlerde meşakkatlerde ve karşılaştıkları zorluklarda sabrı, gönlün bağlandığı her türlü maddi ilgiden gönlü koparmayı, bedenin kuvveti için lazım olan bütün hayvani lezzetleri terk etmeyi tavsiye ederler. Cenab- Hak onları içimizden söküp atmada bizleri başarıya ulaştırsın
Ey muradı maddi olan her şeyle alakayı kesmek olan Muhammedi: Burada sana düşen vazife şudur:
Bu dünyada başına gelen bütün belalara karşı sabırlı olmalısın. Bütün ahvalinde Allah’a dönmelisin. Her şeyde önce ona dayanmalısın. Aradaki vasıtaları görmemelisin. Kalbin her halinde Rabbinle beraber olmalıdır. Onun kaza ve kaderinin gereği olarak üzerinde cereyan eden her şeyde ondan razı olmalısın.
Kısaca; Allah’ta fani ol ki, her iki dünyanın hayrına ve felahına nail olasın.
Kaynak: Abdülkadir Geylani / Geylani Tefsiri / C:VI / bkz: 523-525