Çocuğun örnek alacağı ilk model kişi ailesi yani annesi ve babasıdır. Gerçi babadan çok anneyi örnek alır.. Çünkü baba sabah işe gider akşam gelir ama anne gün boyu çocukla beraberdir. Gerçi artık bu anne adaylarına çocuklarda sıkıcı geldiği ve uğraşmak istemedikleri için kendileri gidiyor işe, çocukları veriyorlar kreşe.
Sevgiden, anne şefkatinden mahrum büyüyen çocuğun durumu ileride ne olur bilinmez ama rol model konumunda ki anne-babaya dönecek olursak eğer; Çocuk eğer televizyondan yıkıcı mesajlar edinmişse, zihni erkenden zehirlenmiş oluyor. Hayatımızı geçmiş kaynaklarımızı kullanarak yönetiriz. Geçmişte yaptıklarımız, gelecekte neler yapabileceğimizi gösterir.
“Yüce Yaradan hayatımızı tertemiz ve her şeyi öğrenmeye hazır bir beyinle başlattı. Gidelim doğduğumuz yıla. Orada beş duyuyla olup bitenin filmini çeken bir güzel çocuk görüyoruz. Gördüğü, duyduğu, yaşadığı her şey beynine doluşarak zihnini inşa ediyor. Anne-babasını dinleyerek konuşmayı, gözleyerek davranıp yürümeyi öğreniyor.
Çevresinde birikmiş hayata dair tüm inançlar, ilkeler, kalıplar zihnine akıyor. Ne ateşten korkuyor, ne balkondan düşmekten. Kini, kibri, ikiyüzlülüğü, tembelliği, ilgisizliği, sorumsuzluğu yok. Eğer düzenli, sorumlu, vefalı ve üstün değerlere sahip anne-babanın terbiyesinde büyüyorsa üstün nitelikler erkenden ekilmiş olur.
Eğer arkadaşlarından, televizyondan yıkıcı mesajlar edinmişse, zihni erkenden zehirlenmiş oluyor. Hayatımızı geçmiş kaynaklarımızı kullanarak yönetiriz. Geçmişte yaptıklarımız, gelecekte neler yapabileceğimizi gösterir. Geçmişimizin köklerinden beslenerek, geleceğin meyvesini veririz (1)”
Bu açıklamadan sonra; Yüce Allah “Ey iman edenler! Benim de sizin de düşmanlarınızı dost edinmeyin. Onlar size gelen gerçeği reddettikleri halde, siz onlara sevgi sunuyorsunuz (2)” şeklinde buyurmaktadır. Her ne kadar bu konuyla ilgili açıklamaları arkadaşlıkla ilgili, Anne babaya ahde vefa adlı konu başlıklarında teferruatlı bir şekilde açıklamış olsam da ilave etmem gereken bazı hususlar var ki;
Mükellefiyet çağına ulaştıktan sonra Ayşe’ye farz olan şey Fatma’ya da farzdır. Şayet bu gerçeği kabul ediyorsanız ki etmeseniz de gerçek budur, o Zaman; Siz değerli anneler:
Siz edebine uygun kapandığınız yada kapanmaya çalıştığınız halde; kolunuza takıp da üzerine ne var ne yok takıp taktırmış olan yarı çıplak kızlarınızı uyarmıyor musunuz? öğretmiyor musunuz?
Kızıım kapanacan, kapanman gerek vs vs cümlelerle. Sana farz olan şey ve senin kapatman gereken vücut hatları senin kızına da farzdır. O zaman nedir bu vurdum duymazlık.
Gerçi daha çocuktur, yok evlenince kapanır gibi yersiz ve asılsız cümlelerle kendi çocuklarınıza daha da açılıp saçılabilmesi için destek verdiniz ama neyse.
Sizlere kendi çocuklarınızdan vazgeçin yada onlara karşı sert bir üslup ile cephe alın demiyorum. Hadis-i şerifte belirtildiği üzere zorlaştırmayın kolaylaştırın, sevdirin ama nefret ettirmeyin buyruğunu unutmamak şartıyla da bu kadar kolaylık da olmaması gerekir.
Yüce Allah reddedilmesi ve muhabbet edilmemesi, yakınlık kurulmaması gereken kişilerle siz içli dışlı kanka oldunuz. Bunu anne-babalara değil siz kapalı yada kapandığını sanan ama kapanmanın K’sinden haberi olmayan hanım kardeşlerime diyorum.
Hanım kardeşime bakıyorsun elinden geldiği kadar örtünmüş, elinden geldiği kadar edep bölgelerini kapatmış ama yanındaki arkadaşına bakıyorsun yarı çıplak. Evet insanların kişisel tercihlerine müdahale etmeye belki karşıyız ama bunlarla arkadaşlık edilmesine de karşıyız.
Allah’ın buğzettiği, sevmediği, Allah’ın emir ve yasaklarına açıktan muhalefet edip, isyan eden birisiyle bir dostluk arkadaşlık ve bir bağ kurman terbiye amacı hariç doğru değildir. Eğer böyle yapacak olursanız belki de sizlerinde o insandan bir farkı kalmayacak ve yüce Allah’ın buyurduğu üzere; “Bir de sakın zulmedenlere meyletmeyin, sempati duymayın. Yoksa size ateş dokunur (3)”
Senin buğzetmen ve cephe alman kişiye sevgi beslemen, o insanın daha fazla günah işlemesine ve gaflete dalmasına sebep olacaktır. Gerçi her ne kadar istisnai kişiler olsa da herkes dengini bulur. Kapalıda olsa açık da olsa düşünceleri uyuşuyorsa eğer bunların birlikteliği bir noktaya kadar devam eder. Ama sonunda ayrılıktır.
Şayet eğer siz değerli kapalı hanım kardeşlerim; siz eğer o açık giyinen, yarı çıplak giyinenlere biraz mesafe koysanız, ilgi göstermeseniz, sevgi beslemezseniz; bir zaman sonra o insan belki kendi kendini sorgulayacak ve neden böyle yapıyor diye kendine soracaktır. Kim bilir belki bu düşüncenin ışığı altında sizin vesilenizle ve Allah’ın da yardımı ile kapanacak ve sizde bir hayra vesile olacaksınız.
Yoksa sizin için gezip, tozmak, Allah’ın emir ve yasaklarına kulak tıkayıp da gününü gün etmek, bir hayra vesile olmaktan ve Allah’ın rızasına müdahil olabilmekten daha sevimli geliyor.
Orasını burasını bilmem. Her ne kadar tam telaffuz edemesem de, açıklayamasam da; bunu yaparken insanlara tepeden bakmamanız, kibir ve ucuba kapılmamanız şartıyla; kapalı olan hanım kardeşlerimin yarı çıplak, Allah’ın nehyettiği ve buğzettiği,yada alenen Allah’ın emir ve yasaklarına aykırı hareket eden birisi ile her ne konuda olursa olsun yakınlık kurması doğru değildir. Bu ister kadın olsun, ister erkek olsun fark etmez.
Gerçi bütün deformasyon, hatalar fertlerin kendilerinde ve fertlerin bir araya gelerek oluşturduğu ailede başlıyor ama ailenizi ilim, ahlak ve terbiye konusunda başıboş bırakmayın ve onlarla aranıza bir mesafe koymayın. Sadece onların örnek alabileceği davranışlarda bulunun varsa eğer…
(1-Muhammed Bozdağ Zihinsel Şifa bkz:29-30) (2-Mümtehine Süresi 1) (3-Hud Süresi 113)