Kim Allah’ın (c.c) azametini düşünürse şaşar kalır. Çünkü akıl, mevcut olan bir şeyin ezeli olmadığını bilir. Ancak hisler bunu tanımaz. Akıl bu düşünceyi hislere de zaruri olarak dikkat eder.
Akıl bunu kabul ettikten sonra Yaratıcının yaptıklarının Kendi mevcudiyetine delil olduğunu görür. Sonra Allah’ın takdir ettiği işlerin gerçekliğini anlar. Eğer Allah’ın varlığına ait deliller sabit olmasaydı o zaman inkarı gerekirdi.
O Allah ki İsrailoğulları için denizi ikiye yarmıştı. Bu öyle bir şeydir ki Yaratıcının dışında kimse buna güç getiremez. Hz Musa’nın attığı asanın büyük bir yılana dönüşerek büyücülerin uyduruk yılanlarını yutması ve aynı ebatta kalması yine bu türden bir olaydır. Bunları gördükten sonra başka hüccet aranır mı?
Firavun’un sihirbazlarının bu olayları gördükten sonra iman etmelerine rağmen Allah’ın bu sihirbazların asılmalarına engel olmaması, peygamberlerin açlık ve öldürülmekle imtihan olmaları, Zekeriyya’nın (a.s) testere ile ikiye bölünmesi, Yahya’nın (a.s) zina eden bir kadın tarafından öldürülmesi, Peygamber’in (s.a.v) her yıl ‘Bana yardım edecek, beni barındıracak kimse yok mu?’ demesi gibi olayların karşısında cahil kişi neredeyse şunu söyler;
Akıllı olan kişi bilir ki Allah’ın varlığı apaçık delillerle sabittir. Aklın Allah’ın yaptıklarına itiraz hakkı yoktur. Yine aklın bu olaylar karşısında bir sebep de araması gerekmez.
Allah’ın her şeyin maliki ve hikmet sahibi olduğu malumdur. Allah’ın fiilindeki hikmetlerin bize kapalı olması durumunda biz bunu anlayışımızın acizliğine veririz. Akıl nasıl aciz kalmasın ki ?
Hz Musa (a.s) geminin delinmesi, çocuğun öldürülmesi karşısında aciz kalmamış mıydı? Hz Musa (a.s) olayların hikmetini öğrendiğinde ise bunu tekrir etmiştir. Eğer akıl bu hikmetleri algılayamadığında hemen inkar yoluna gitseydi,o zaman;
Hz Musa’nın da Hz Hızır (a.s) ile yaşadığı olayları inkar etmesi gerekirdi
Şayet aklın bir olay karşısında Neden, Niçin gibi soru sorarsa onu hemen şunu söyleyerek susturur:
Ey aciz! Daha sen kendi nefsinin hakikatini bilmiyorsun. Durum böyleyken her şeyin sahibi olan Allah’a itiraz etmek senin neyine?
Eğer akıl musibetlerde hangi faydalar varsa Allah istese bu faydaları musibetsiz de verebilir? İnsanları ateşe sokmakta hangi fayda tahayyül edilebilir ki? Üstelik bunda açık ve net bir durum da yoktur derse; sen de aklına şöyle söyle :
Allah’ın hikmeti senin derecenden üsttedir. Bilmediğin konularda teslim ol! Şunu bil ki aklıyla ilk itiraz eden kişi İblis olmuştu. O ateşin çamurdan daha üstün olduğunu iddia ederek Adem’e (a.s) secde etmedi
Nice insanları görüp duyuyoruz ki bu insanlar hikmet konusunda ileri-geri konuşuyorlar. Çünkü onlar akıllarının kapasitesine göre hükmediyor. Allah’ın hikmetinin insanların akıllarının çok ötesinde olduğunu unutuyorlar. Sen de aklında her şeye bir sebep bulma arayışı için yer açma, itiraz edici cevapların peşine düşme! Aklına Teslim Ol ki Selamette Olasın telkininde bulun.
Boğulmadan önce okyanusun altında nelerin olduğunu bilemezsin
Teslimiyet işlerin temelidir. Kim teslimiyet duygusunu yitirirse, itiraz kapısı açılır ve kişi küfre düşer.
Kaynak: İbn Kayyım el-Cevziyye / Tehlikeli Tuzaklar / bkz: 192-193
.