Allah’ı bilmek şöyle olmalıdır;
Allah’ın yerine gelecek vaadi vardır, yerine gelecek cezası da vardır.
Hareketi, gözün açılıp kapanmasını, göz atmayı ve işareti bilir. Bunların yukarındakileri ve aşağısındakileride bilir
Allah o kadar inceliğe vakıftır ki, anlatılamaz. Öyle yücedir ki, açıklanamaz. Olmuş ve olacağı bilir. Aziz ve hakimdir.
İşte kul, bu anlatılanlara yakin olarak inanırsa ameli kendisine fayda verir. Bu inanç kalbe yerleşince, her uzuv, vücudun her bir parçası her eklem, her damar, sinir, kıl, deri, kalple birlikte aynı inanca sahip olmalıdır.
Yine kul kesin olarak bilmelidir ki, Allah (c.c) onun üzerinde kaimdir, her halini bilmektedir. onu kuşatmıştır. Hiçbir şey ondan kaçamaz. Allah, onu yaratandır, yaratılışını en güzel şekilde yapandır ve en güzel sureti verendir.
Tüm bunlar kulun kalbine yerleşmiş, azmi sağlamlaşmış ve aklı da kemale ermiştir. İşte kulun o zaman nefsini hesaba çekmesi gerçekleşir, marifet kendisine ulaşır ve deliller kaim olur.
Bu kişi Allah’tan (c.c) gelen bir makamdadır artık tamamıyla. Allah’tan sakınan biri oluştur. Onun kalbi ve duygulan korunmuştur.
Anlatılan şeylerin hiçbirine maddi şeylerden tamamıyla alaka kesilmeden ulaşılamaz. Hatta maddi şeylere delalet eden şeyler de tamamen ortadan kalkmalıdır..
Yine, herhangi bir şey, onun kalbini bu anlatılanlardan ayırmamalıdır. Çünkü Allah’in kudreti, hem geçmiş şeylerde, hem de gelecekte ona hakimdir. Allah’ın kendisine yakın olduğunu bildiği için ondan utanır. Kulun iradesini, niyetini, hatırına gelen her şeyi Allah’ın bildiğini unutmaz. Allah’ın sevdiği şeyleri de sevmediği şeyleri de bilir.
Hatıra geleni en küçük düşünceyi, vesveseyi, isteği, gizli açık her hareketi Allah’ın bildiğine inanır. Yine, Allah’ın hatıraları, hareketleri, vesveseleri meydana gelmeden bildiğine inanır.
İşte bu kişi, Allah’ı (c.c) bilen alim muttaki ve vera sahiplerinin zümresine ulaşmıştır.
Kaynak: Abdülkadir Geylani / El Ğunye (Li Talibi Tariki’l Hak) / bkz: 1087-1088