Zira göz, kulak, el gibi uzuvlar kalbe giden bir yol ve pencere gibidirler. Onlar haramlardan sakındırılmazsa kalbe devamlı olarak fitne verir ve meşgul ederler. Tahrik olunan nefsin azgınlaşmasına, sebep olurlar.
Azgınlaşan nefsin sahibini tehlikeye sürükleyeceği şüphesizdir. Bu sebepledir ki, Allah kullarının kalplerini rahata erdirmek, başkalarına hasım olmaktan sakındırmak, kadını kocasına bağlamak suretiyle aralarında devamlı bir sevgi tesis etmek, ahiret gününde ise cehennem ateşinden muhafaza etmek ve cennetin sonsuz saadetine ermeyi temin etmek için Müslüman erkek ve kadınlara gözlerini haramdan korunmaları ve dinin emrettiği şekilde örtünmeleri için emirler vermiştir.
Yüce Allah buyuruyor ki:
Ey peygamber, hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına (kendilerini baştan aşağı örten) elbiselerinizden giyip örtünmelerini söyle. Bu onların tanınıp eziyet edilmemelerine daha uygundur. Allah çok bağışlayıcıdır. Çok merhamet edicidir.(Ahzab Süresi 59 ayet)
Allah, bu ayetle iffetli kadınların örtünmek suretiyle aşağılık kimselerin kendi haklarındaki kötü zanlarından ve saldırılarından korunmakla kalplerinin rahat olacağını açıklıyor. Çünkü kadın örtüsüne bürünmeden dışarı çıkacak olursa ahlaksızlar onu açık bir kıyafetle görür ve ona sahip olmak isterler. Onu ahlaksız kadın zanneder ve onun ardına düşerler ve rahatsız ederler. Bu hal daha sonra fitneye ve karı koca arasında huzursuzluğa yol açar.
Özellikle zamanımızda kapanmadıkları için veya kapatılmadıkları için huzursuz olanların sayıları çoktur. Bundan anlaşılıyor ki, kadınların örtünmelerinde bir hikmet vardır ki, o da insanların kalplerinin rahatını teminle başkalarına hasım olmaktan uzak tutup fitneye meydan vermemek,
Kadını kocasına bağlamak suretiyle sevginin ve mizaç bakımından uygunluğun devamını sağlamak ve kadını ahlaksızların saldırılarından kurtarmak aile müessesesini düzene sokmak insan neslinin bozulmasına mani olmak, çocukların terbiyesine ve dünyanın imarına içeriden ve dışarıdan kadın ve erkek birlikte çalışmaktır.
Ümmü Seleme rivayet ediyor ki:
Elbiselerini örtsünler ayeti vasıl olduğu zaman Ensar ve Muhacir’in kadınları Allah’ın emrine tabi olarak derhal örtündüler. Bir ihtiyaç halinde evlerinden çıkacak olsalar güzelce giyinir, kapanır ve ondan sonra çıkarlardı
Hz. Aişe anlatıyor ki: Allah’a yemin ederim ki, Kur’anı tasdik ve Allah’ın indirdiklerine iman bakımından Ensar kadınlarından daha üstününü görmedim. Nur süresindeki örtünme ayetini duyan erkekler gittiler bu ayeti hanımlarına, kızlarına, kız kardeşlerine ve diğer yakınlarına bildirdiler.
Ondan sonra Ensarın bütün kadınları Allah’ın Kur’anda bildirdiği emirlere uydu, yün ya da pamuktan yapılan örtülere sarındı ve sabah namazında bu halleriyle Resulüllah’ın arkasında namaza durdular. Adeta her birinin başında bir karga vardı
Hz. Aişe’nin diğer bir ifadesi de şöyledir.
Allah Muhacirlerin ilk büyük kadınlarına selamet versin. Tesettürü emreden ayet nazil olduğu zaman kalın örtülerini yardı ve içine büründüler
Kadınların örtünmeleri hususu ayetle sabit ve kesin emir olduğundan Ashab bunda ittifak ettiler. Fakat kıyafetin nasıl olacağı hususunda ihtilafa düştüler. Zikredilen ayetle geçen cilbab kelimesinin manasıyla ilgili olarak Elmalı tefsirinde: Baştan aşağıya örten çarşaf, ferace, manto, eşarp denilmiştir. Kadının elbisesi kısa da olmamalı yerlerde sürünecek şekilde uzun da olmamalıdır.
Kaynak: Turan Yazılım – Mürşit 5 – İlmihal – Evlilik Hayatı Ve Mahremiyetleri
Ben Müslüman değin kadın Allahin emrine
boyun etmektir kendi nefsin ve şeytanın dediğine uyumamakta Allahin ve Resulü emrini yerine getirmektir Allahü tala insanları bütün mahlukatan daha üstün kılmıştır yer yüzünden en değerli varlık insandır hata insan meleklerden daha ustundur tabiki bazı melekler hariç selamlar daha çok diyeceklerim var fazla zamanım yok