Hikmet sahibi bazı kimselerin şöyle söyledikleri rivayet edilmiştir;
Makamların en değerlisi ve en üstünü Allah’ı murakebe etmektir. Murakabenin en güzeli, kulun nimetlere şükretmek, kötülüğünü itiraf edip affedilmek için çaba göstermesidir. Böylece kulun kalbi bütün amellerinde bu makamın ayrılmaz bir parçası haline gelir ve kul ne zaman gaflette bulunursa Allah’ın izniyle tekrar bu makama yönelir.
Bu makama ulaşmaya yardım eden şeyler, günahları terketmek, boş vakit geçirmekten uzak olmak, kendini denetlemeye özen göstermektir. Şunlar ise kalbin kendileriyle arındığı ve onlar olmaksızın yapamayacağı amellerdir: İhlas, güvenilirlik, şükür, tevazu, teslimiyet, samimiyet, Allah için sevmek, Allah için buğzetmek.
Nasihatın en küçüğü terk edilmesi sana sıkıntı veren ve ancak tuttuğun zaman seni rahatlatan nasihattir. Ne zaman ki o nasihati ihmal ettin, işte o zaman kullarının nasihatini tutmadığın için Allah’a isyan üzere kalırsın.
Bunun en azı, Allah’ın kerih gördüğü bir şeyi hiç kimse için arzu etmemen ve Allah’ın sevdiği bir şeyi hiç kimse için kerih görmemendir. Anlattığımız bu durum bütün yaratılanlar için gerekli olan ve ne kalpte ne de organların herhangi bir fiilinde bir an bile terk edilmesi mümkün olmayan bir haldir.
Bunun üstünde, kul için fazilet olan bir halde, Allah Tealanın kendisi için hoşlanmadığı şeyden hoşlanmaması, Allah Teala’nın kendisi için sevdiği şeyi ise sevmesidir.
Bir adam Abdullah b. Mübarek’e geldi ve ‘Bana nasihat et dedi. Abdullah b. Mübarek Allah’ı murakabe et dedi. Adam Allah’ı murakabe etmek nedir diye sordu. Abdullah b. Mübarek şöyle cevap verdi: Allah’tan utanmaktır.
Kalbinden yaptığın münacaat ve murakabe, arşın altında asılır. Oradan münacaatta bulun
Kalbin murakebeye yönlendirilmesinde iki yol vardır.
Kaynak: Muhasibi / Adabü^n-Nüfüs ( Nefsin Terbiyesi ) / bkz: 24-26