Hayallerin çağrıştırdıkları ve farazi şeylerin hatıra gelmesi, bir bakıma irade dışı tasvirlerdir. O şey eğer hayırdan ve nuranilikten ibaretse hakikatin hükmü, suretine ve misaline bir derece geçer. Güneşin ışığının ve sıcaklığının, aynadaki suretinden yansıması gibi…
Eğer o şey şerden ve kesif, kati maddelerden ibaretse aslın hükmü ve hususiyeti suretine geçmez, timsalime tesir etmez.
Mesela; pis ve murdar bir şeyin aynadaki sureti ne pis ne de murdardır. Yılanın aynadaki görüntüsü ısırmaz.
İşte şu sırdan dolayı, küfrü düşünmek küfür olmadığı gibi, çirkin şeyleri hayal etmek de onları söylemiş olmak manasına gelmez
Bunlar bilhassa istemeden ve farazi bir şekilde hatıra gelirse tamamen zararsızdır. Hak yolundaki Ehl-i Sünnet ve Cemaat‘in mezhebinde bir seyin şeriata göre çirkin veya pis olması, Allah’ın yasaklaması sebebiyledir.
Madem iradesiz ve istemeden, farazi bir hatıra gelmedir, hayali bir çağrışımdır; o halde yasak onu içine almaz. O ne kadar çirkin ve pis bir şevin sureti de olsa. çirkin ve pis sayılmaz.
Kaynak: Bediüzzaman Said Nursi / Mektubat / bkz: 54-55