Bilgi hakikatin ifadesi, aklı ve gönlü aydınlatan bir nur, doğruya götüren en sağlam kılavuzdur. Akıl, doğru bilgiye ulaşmada önemli bir vasıta olduğu gibi, kalp de aklın danışmanı ve adeta aklın yapıp ettiklerinin bir sağlamasıdır
Bilgiye ulaşımın kolaylaştığı ancak sağlıklı bilgiyi elde etme konusunda yaşanan zorluklar sebebiyle zihin dünyamızın karıştığı ve bilgi kirliliğinin oluştuğu bir çağda yaşıyoruz. Bilgi hakikatin ifadesi, aklı ve gönlü aydınlatan bir nur, doğruya götüren en sağlam kılavuzdur.
Bilgi, heva ve heveslerin aracı olmadığı gibi, güç, kuvvet devşirme vasıtası da değildir. Akıl, doğru bilgiye ulaşmada önemli bir vasıta olduğu gibi, kalp de aklın danışmanı ve adeta aklın yapıp ettiklerinin bir sağlamasıdır.
Akıl ve kalp, yüzleri birbirlerine dönük aynalar gibi bir etkileşim içerisindedirler. Bu etkileşimden de zevk-i selim tevarüs eder. Bütün bunları bir araya getirdiğimizde akl-ı selim, kalb-i selim ve zevk-i selim adeta birbirini tamamlayan birer unsur olarak görülür.
Nitekim akıl, kalp ve zevkiselim; İslam’ın yüksek hakikatlerinden beslenen medeniyet tasavvurunun birer sacayağını oluşturur. İslam’ın bireye huzur ve mutluluk, topluma barış ve refah getiren evrensel ilkelerinin sosyal hayata yeteri kadar yansıtılamadığı;
Hoşgörü ve ince düşüncenin bir zafiyet olarak görüldüğü, kalbin zekatı olan şefkat ve merhametin esirgendiği modern çağda, makul düşünceye, kalp safiyetine ihtiyacımız var.
Zira kişi;
Akl-ı selim ile hakikati bulur, kalb-i selim ile yüksek insani vasıfları olumsuz etkileyen ve gönül aynasını kirletip Rabbinden uzaklaştıran her şeyden uzak kalarak Allah’ın rızasına erer.
Zevk-i selim ile de aslında insan tabiatına yabancı olan şeylerden uzak kalarak iyi, güzel ve hayırlı olana yol bulur. Bu yüzden yüce Kitabımız; bizden, insanı diğer yaratılanlardan ayrıcalıklı kılan aklımızı iyi kullanmamızı ister, bu nimeti zayi edip akletmeyenleri kınar.
Yine mal ve evlatların fayda vermeyeceği kıyamet gününde ancak kalb-i selim sahiplerinin kurtuluşa ereceğini beyan eder. Son zamanlarda İslam dünyası olarak içinden geçtiğimiz süreçler, İslam ülkelerinde yaşanan ve bütün Müslümanları derinden yaralayan baskı, şiddet, hak ihlalleri ve Müslümanlara yönelik karalama ve itibar kaybı meydana getiren hadiseler ve sağduyuyu göz ardı eden yaklaşımlar aklıselime ve kalb-i selime ne kadar çok ihtiyacımız olduğunu bir kez daha ortaya koymaktadır
Kaynak: Yüksel Salman / Diyanet Aylık Dergisi / Aralık 2014