Ebu Zerr (r.a) şöyle anlatıyor; Hz Peygamber’e: Ey Allah’ın Resulü’ İbrahim (a.s)’ın sahifeleri nelerdi? diye sordum, Nasihatten ibaretti diyerek şu örnekleri verdiler;
Ey kullarıma musallat olup da gurura kapılan kral! Seni dünya malı toplayıp da bunları üst üste yığman için göndermedim; mazlumların hakkını alman ve onların beddualarının bana gelmesini engellemen (yani onlara zulmedilmesini önlemen) için gönderdim. Çünkü ben kafir de olsa mazlumun bedduasını geri çevirmem.
Akıllı kişi zamanının kıymetini bilir, işlerini ona göre ayarlar, dilini korur. Konuşmasını amellerinden sayan insan, kendisini ilgilendirmeyen konularda dilini tutar.
Bunun üzerine Ey Allah’ın Resulü! Musa (a.s)’ın sahifeleri nasıldı? diye sordum, İbret verici şeylerden ibaretti. İşte ondan bir parça;
Bu kez Ey Allah’ın Resulü! Bana tavsiye de bulununuz dedim;
Ey Allah’ın Resulü! Biraz daha dedim. Bunun üzerine;
Sende bulunan ayıplardan dolayı başkalarına atıp tutma. Senin işlediklerini işleyenlere buğzetme. Çünkü sende bulunan ayıpları görmeyip de aynı ayıplardan dolayı başkalarını kötülemen, işlediğin bir suçtan dolayı başkalarına kızman sana ayıp olarak kafidir buyurdular.
Sonra da mübarek ellerini göğsüme vurarak şunları söylediler; Ey Ebu Zerr! Tedbir gibi akıl, yasaklardan sakınmak gibi takva ve güzel ahlak gibi şeref yoktur.
Kaynak: M. Yusuf Kandehlevi / Hayatü’s Sahabe / C:4 / bkz: 253-254