Ahzab Süresi 1. Ayetin Meali: Ey Nebi! Allah’tan kork, kafirlere ve münafıklara itaat etme. Muhakkak Allah Alimdir, Hakimdir
Ahzab Süresi 2. Ayetin Meali: Rabbinden sana vahyolunana uy. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır
Ahzab Süresi 3. Ayetin Meali: Allah’a tevekkül et, vekil olarak Allah yeter
Ahzab Süresi 4. Ayetin Meali: Allah hiçbir adamın içinde iki kalp yaratmamıştır. Zihar yaptığınız zevcelerinizi de analarınız kılmamıştır. Evlat edindiğiniz kimseleri de öz oğullarınız kılmamıştır. Bunlar ağızlarınızla söylediğiniz sözlerinizden ibarettir. Allah hak olanı söyler, doğru yola ileten de odur
Ahzab Süresi 4. Ayetin Tefsiri: Yüce Allah’ın “Evlat edindiğiniz kimseleri de öz oğullarınız kılmamıştır” buyruğu hakkında, işte nefyden (olumsuz ifadeden) maksat budur. Ayet-i kerime Nebi (s.a.v)’in azatlısı Zeyd b. Harise’nin durumu hakkında inmiştir. Nebi (s.a.v) kendisini peygamberlik gelmeden önce evlat edinmiş ve bundan dolayı ona Muhammed’in oğlu Zeyd denilir olmuştur.
Şanı yüce Allah bu şekilde nesebe katmanın sonunu getirmeyi ve bu nispeti bitirmeyi “Evlat edindiğiniz kimseleri de öz oğullarınız kılmamıştır” buyruğu ile sona erdirmeyi murad etmiştir. Nitekim yüce Allah bu sürede:
“Muhammed sizin adamlarınızdan kimsenin babası değildir fakat o Allah’ın Rasulü ve Peygamberlerin sonuncusudur. Allah her şeyi çok iyi bilendir (Ahzab 40)” buyurmakta, burada da “Bunlar ağızlarınızla söylediğiniz sözlerinizden ibarettir” buyurmaktadır.
Yani sizin evlat edinmeniz, evlat edindiğiniz kimsenin sizin gerçek oğlunuzun olmasını gerektirmez. O bir başka erkeğin sulbünden yaratılmıştır. Onun iki ayrı babasının olmasına imkan yoktur. Tıpkı aynı adamın iki tane kalbinin olmasının imkansız olduğu gibi
Ahzab Süresi 5. Ayetin Meali: Onları babalarına nispet edip çağırın. Bu Allah nezdinde daha adaletlidir. Eğer babalarını bilmiyor iseniz dinde kardeşleriniz ve dostlarınızdandır! Hata etmenizden dolayı size bir günah yoktur ama kalplerinizin kastettiği müstesnadır. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir
Ahzab Süresi 5. Ayetin Tefsiri: ‘Onları babalarına nispet edip çağırın. Bu Allah nezdinde daha adildir’. Bu da İslam’ın ilk dönemlerinde yabancı evlatları evlatlık edinmenin caiz olan hükmünü nesh (ortadan kaldırma) etmektedir. Yüce Allah bu şekilde evlat edinilmiş olanların neseplerinin gerçek babalarına nispet edilmesini emretmekte, asıl adaletin, doğruluğunu ve iyiliğin bu olduğunu belirtmektedir.
Ebu Huzeyfe’nin hanımı Suheyl kızı Sehle: Ey Allah’ın Resulü! Biz Salim’i oğlumuz diye çağırıyorduk. Allah da bildiğin o buyruğu indirdi. O benim yanıma (yalnızken) de giriyordu. Şimdi ben Ebu Huzeyfe’nin içinde bundan rahatsızlık hissettiğini görüyorum deyince, Resulüllah (s.a.v):
Onu emzir ona haram olursun buyurdu. Bundan dolayı bu hüküm nesh edilince yüce Allah evlatlık erkeğin hanımı ile evlenmeyi mubah kıldı. Resulüllah (s.a.v)’de Zeyd b. Harise’nin boşadığı hanımı olan Cahş kızı Zeyneb ile evlendi. Aziz ve celil olan Allah da:
“Böylelikle evlatlarınızın eşleri ile herhangi bir bağı kalmayınca onlara evlenmek hususunda müminlere bir vebal olmasın (Ahzab 37)” buyurdu.
Yine yüce Allah kendileriyle evlenilmesi haram kılınanların sayıldığı ayeti kerimede: “Öz oğullarınızın hanımları (Nisa 23)” suretiyle, evlatlığın eşi haramlığın dışında tutulmuş olmaktadır. Çünkü evlatlık öz evlat değildir. Süt evlat ise şer’an sulben evlat (öz evlat) konumundadır. Bu da Nebi (s.a.v)’in şu hadis-i şerifi ile kesindir:
Nesep yoluyla haram olanları süt emmek yoluyla da haram biliniz. İkram olmak ve sevgi göstermek maksadıyla başkasına evlat demeye gelince bu, ayet-i kerimede yasak kılınmış hususlardan değildir. Bunun delili de
Diğer bir hadis-i şerifte “Allah ümmetinin üzerinden hatayı, unutmayı ve yapmak üzere zorlandıkları hususları (vebalini) kaldırmıştır” buyurmaktadır. Yüce Allah burada da “Hata etmenizden dolayı size bir günah yoktur ama kalplerinizin kastettiği müstesnadır. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir”.
Yani günah ancak batıl olan bir işi kasten yapan için söz konusudur. Nitekim yüce Allah bir başka yerde şöyle buyrulmaktadır: ‘Allah sizi yeminlerinizdeki lağvlerinizden dolayı sorumlu tutmaz fakat kalplerinizin kazandığından dolayı sizi sorumlu tutar (Bakara 225)’
Ahzab Süresi 6. Ayetin Meali: Nebi müminler için kendi öz canlarından önce gelir. Onun zevceleri de analarıdır. Akrabalar Allah’ın kitabı gereğince de diğer müminlerden ve muhacirlerden birbirlerine daha yakındırlar. Dostlarınıza bir iyilik yapmanız müstesna. Bu kitapta yazılmıştır.
Ahzab Süresi 6. Ayetin Tefsiri: Resulüllah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: Nefsim elinde olana yemin olsun ki sizden herhangi biriniz beni kendisinden, malından, çocuklarından ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe iman etmiş olamaz
Ahzab Süresi 7. Ayetin Meali: Hani biz Nebilerden, senden, Nuh’tan, İbrahim’den, Musa’dan ve Meryem oğlu İsa’dan ahitlerini almıştık. Evet, biz onlardan sağlam bir ahit almıştık
Ahzab Süresi 8. Ayetin Meali: Ta ki o doğru sözlü kimselere doğruluklarına dair soru sorsun. Kafirler için ise pek acıklı bir azap hazırlamıştır
Ahzab Süresi 9. Ayetin Meali: Ey iman edenler! Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani sizlere ordular gelmişti, biz de üzerlerine bir rüzgar ve görmediğiniz ordular göndermiştik. Allah ne yaptığınızı çok iyi görendir
Ahzab Süresi 10. Ayetin Meali: Hani onlar size hem üstünüzden, hem de alt tarafınızdan gelmişlerdi. O vakit gözler yerinden kaymış, yürekler de gırtlaklara varmıştı. Allah hakkında da türlü zanlarda bulunuyordunuz
Ahzab Süresi 11. Ayetin Meali: İste orada müminler imtihan edilmiş ve şiddetli şekilde sarsılmışlardı
Ahzab Süresi 12. Ayetin Meali: O zaman münafıklar ve kalplerinde hastalık bulunanlar: Allah ve Resulü bize bir aldatıştan başka bir şey vaat etmemiştir diyorlardı
Ahzab Süresi 13. Ayetin Meali: Hani onlardan bir kesim de şöyle demişti: Ey Yesribliler, burası sizin için durulacak yer değildir. Hemen dönünüz. İçlerinden bir kısmı da peygamberlerden izin isteyerek: Gerçekten evlerimiz korumasızdır. Diyordu. Halbuki evleri korumasız değildir. Onlar kaçmaktan başka bir şey istemiyorlardı
Ahzab Süresi 11-12-13. Ayetin Tefsiri: Yüce Allah, Ahzab (hzipler)’ın, Medine etrafında konakladığı sıradaki hali haber vermektedir. Müslümanlar kuşatma altında son derece darlık ve sıkıntı içerisinde idiler. Resulüllah (s.a.v)’da aralarında bulunuyordu. İşte bu halde iken onların sınandıklarını, denendiklerini ve ileri derecede sarsıldıklarını bildirmektedir. İşte o vakit münafıklık da baş gösterdi, kalplerinde hastalık bulunanlar içlerinde olanı dillendirmeye başladı. ‘O zaman münafıklar ve kalplerinde hastalık bulunanlar:
Allah ve Resulü bize bir aldatıştan başka bir şey vaat etmemiştir diyorlardı’. Münafık kimselerin münafıklığı ortaya çıktı. Kalbinde şüphe ya da bir tereddüt bulunan kimselerin de hali zayıflığını gösterdi ve imanının zayıflığı içinde bulunduğu darlık ve sıkıntının aşırı zorluğundan ötürü nefsinde hissettiği vesvesenin etkisi altında kaldı
Ahzab Süresi 14. Ayetin Meali: Eğer etrafından üzerlerine girilmiş olsa idi sonra da onlardan fitne istenseydi -bu hususta geçirecekleri az bir süre müstesna- elbette ona giderlerdi
Ahzab Süresi 15. Ayetin Meali: Halbuki onlar andolsun ki bundan önce yüz çevirmemek üzere Allah’a söz vermişlerdi. Allah’a verilen söz ise sorulur
Ahzab Süresi 16. Ayetin Meali: Deki: Eğer siz ölümden yahut öldürülmekten kaçıyorsanız, kaçışın size asla faydası olmaz. O takdirde de ancak pek az faydalandırılırsınız
Ahzab Süresi 17. Ayetin Meali: Deki: Hakkınızda bir fenalık dilerse yahut sizin için bir rahmet murad ederse sizi Allah’a karşı kim koruyabilir? Onlar kendileri için Allah’tan başka bir dost ve bir yardımcı bulamazlar.
Ahzab Süresi 18. Ayetin Meali: İçinizden engelleyenleri ve kardeşlerine Yanımıza gelin diyenleri Allah elbette bilir. Zaten bunlar ancak pek az savaşırlar
Ahzab Süresi 19. Ayetin Meali: Onlar size karşı cimrilik ederek gelirler. Korku geldiğinde ölümden üstüne baygınlık çökmüş kimse gibi gözleri dönmüş halde sana baktıklarını görürsün. O korku gidince de hayata karşı oldukça düşkün kimseler olarak keskin dillerle sizi incitirler. İşte bunlar imana gelmemişlerdir. Bu nedenle Allah onların amellerini boşa çıkarmıştır.
Ahzab Süresi 20. Ayetin Meali: Bunlar Ahzab’ın henüz gitmemiş olduğunu sanırlar. Eğer ahzab tekrar gelse çölde bedeviler arasında bulunup, haberlerinizi sormak isterlerdi. Eğer aranızda olsalardı ancak pek az savaşırlardı
Ahzab Süresi 21. Ayetin Meali: Andolsun ki sizin için Allah’ı ve ahiret gününü ümit eden ve Allah’ı çokça ana kimseler için Resulüllah’ta güzel bir örnek vardır
Ahzab Süresi 22. Ayetin Meali: Müminler ise ahzabı gördüklerinde Allah’ın ve Resulünün bize vaat ettiği budur. Allah da, Resulü de doğru söylemiştir dediler ve (bu) onların ancak imanlarını ve teslimiyetlerini arttırdı
Ahzab Süresi 23. Ayetin Meali: Müminler arasında Allah’a verdikleri sözde içtenlikle sebat gösteren nice yiğitler vardır. Onlardan kimisi adağını yerine getirdi, kimisi de beklemektedir. Onlar hiçbir şeyi değiştirmemişlerdir.
Ahzab Süresi 23. Ayetin Tefsiri: Resulüllah (s.a.v) Uhud’dan döndükten sonra minbere çıkarak Allah’a hamd-u sena ettikten sonra, Müslümanlara karşı karşıya kaldıkları musibetlerden dolayı taziyetlerini bildirdi ve kendilerine onlar için verilecek olan mükafatları, biriktirilen ecirleri haber verdi. sonra da şu: ‘Müminler arasında Allah’a verdikleri sözde içtenlikle sebat gösteren nice yiğitler vardır. Onlardan kimisi adağını yerine getirdi’ ayetinin tamamını okudu.
Ahzab Süresi 24. Ayetin Meali: Çünkü Allah doğru olanları doğrulukları sebebi ile mükafatlandıracak. Münafıkları da dilerse azaplandıracak yahut tövbelerini kabul edecek. Muhakkak Allah Gafurdur, Rahimdir.
Ahzab Süresi 24. Ayetin Tefsiri: Yüce Allah’ın ‘ Çünkü Allah doğru olanları doğrulukları sebebi ile mükafatlandıracak. Münafıkları da dilerse azaplandıracak yahut tövbelerini kabul edecek’. Yani yüce Allah’ın kullarını korkuyla sarsıntı ile sınanmasının hikmeti iyiyi kötüden ayırtetmesi ve böylelikle bunun da, ötekinin de durumunu fiilen ortaya çıkarmak istemesidir. Yüce Allah ise her bir şeyi olmadan önce elbette ki bilir ama o yarattıklarını onlar hakkındaki bilgisi ile cezalandırmaz. Onlar, onlara dair bilgisine uygun olarak amelleriyle azabı gerektiren fiilleri ortaya koymadıkça
Ahzab Süresi 25. Ayetin Meali: Allah kafirleri hiçbir hayır elde etmeksizin öfkeleri ile geri çevirdi. Allah savaşta müminlere yetti. Allah çok güçlüdür, Azizdir.
Ahzab Süresi 26. Ayetin Meali: Kitap ehlinden olanlara yardım edenleri de Allah kalelerinden indirdi. Kalplerine de korku saldı. Onlardan bir kısmını öldürüyordunuz, bir kısmını da esir alıyordunuz
Ahzab Süresi 27. Ayetin Meali: Onların yerlerini, yurtlarını, mallarını ve ayak basmadığınız yerleri size miras verdi. Allah her şeye gücü yetendir.
Ahzab Süresi 28. Ayetin Meali: Ey Nebi! Zevcelerine deki: Eğer dünya hayatını ve onun ziynetini istiyorsanız gelin size bağışta bulunayım ve sizi güzellikle salıvereyim
Not: Bu ayet aslında bir nevi boşanmalar için izlenecek yolu göstermektedir. Yani her ne kadar Allah’ın en sevmediği helal boşanmak olsa da; madem boşanıyorsun bunu güzellikle, birbirinizi kırmadan, incitmeden, özellikle de karşılıklı beddua etmekten uzak durmak gerek.
Gerçi malumunuz üzere artık insanlarımız kaporta Müslümanlığı yaşadığı için kitap ve sünnetten bihaber. Bihaber olmasa bile kulak ardı ediyor. İşine geldiği zaman dini kullanıyor, gelmediği zaman şahsi arzularını tercih ediyor. Mahkeme boşanmaya gider sanki boşanmak için değil adamın anasını ağlatmaya gidiyor o misal işte…
Ahzab Süresi 29. Ayetin Meali: Yok eğer Allah’ı, Resulünü ve ahiret yurdunu istiyorsanız muhakkak Allah içinizden güzel davrananlara büyük bir mükafat hazırlamıştır
Ahzab Süresi 30. Ayetin Meali: Ey Nebi hanımları! Sizden kim apaçık bir hayasızlıkta bulunursa ona azabı iki kat arttırılır. Bu Allah’a göre pek kolaydır
Ahzab Süresi 31. Ayetin Meali: Sizden kim Allah’a ve Resulüne itaat eder ve salih amel işlerse, biz de ona ecrini iki defa veririz. Hem biz ona kerim bir rızık da hazırlamışızdır
Ahzab Süresi 32. Ayetin Meali: Ey Nebi hanımları! Siz diğer kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer takvalı kimseler iseniz edalı ve yumuşak söylemeyin. O takdirde kalbinde hastalık bulunan kimse umutlanır. Siz hep uygun söz söyleyin.
Ahzab Süresi 33. Ayetin Meali: Evinizde oturun ilk cahiliyeninki gibi açılıp saçılarak salınıp yürümeyin. Namazı da dosdoğru kılın, zekatı verin. Allah’a ve Resulüne itaat edin. Ey ehl-i beyt! Allah sizden ancak kiri giderip, tam anlamıyla sizi temizlemek ister.
Ahzab Süresi 34. Ayetin Meali: Evlerinizde okunan Allah’ın ayetlerini ve hikmeti hatırlayın. Muhakkak Allah her şeyin inceliklerini bilir (Latiftir), her şeyden haberardır (Habirdir)
Ahzab Süresi 35. Ayetin Meali: Doğrusu Müslüman erkeklerle Müslüman kadınlar, iman eden erkeklerle iman eden kadınlar, itaate devam eden erkeklerle itaate devam eden kadınlar, sadık olan erkeklerle sadık olan kadınlar, sabreden erkeklerle sabreden kadınlar, Allah’a zilletle boyun eğer erkekler boyun eden kadınlar, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadınlar, gizli yerlerini koruyan erkeklerle koruyan kadınlar, Allah’ı çokça anan erkeklerle çokça anan kadınlar için Allah, bir mağfiret ve büyük bir mükafat hazırlamıştır
Ahzab Süresi 36. Ayetin Meali: Allah ve Resulü bir işi hükme bağladığında hiçbir mümin erkek ve hiçbir mümin kadına o işlerinde istediklerini yapmak hakları yoktur. Kim Allah’a ve Resulüne isyan ederse şüphesiz apaçık bir sapıklıkla sapmış olur
Ahzab Süresi 37. Ayetin Meali: Hani sen Allah’ın da kendisine nimet verdiği, senin de kendisine nimet ettiğin kimseye: Zevceni nikahında tut ve Allah’tan kork diyordun. Allah’ın açığa çıkaracağı şeyi ise içinde gizliyor, insanlardan korkuyordun. Halbuki Allah’tan korkman daha uygundu. Nihayet Zeyd’in o kadın ile bir bağı kalmayınca biz onu seninle evlendirdik. Böylelikle evlatlıklarının eşleri ile herhangi bir bağı kalmayınca onlarla evlenmek hususunda müminlere bir vebal olmasın, Allah’ın emri elbette yerini bulur.
Ahzab Süresi 38. Ayetin Meali: Nebisi lehine Allah’ın farz kıldığı şeylerde nebisi için hiçbir vebal yoktur. Bu önce geçenlerde Allah’ın geçerli kıldığı sünnetidir. Allah’ın emri mutlaka yerini bulan bir kaderdir
Ahzab Süresi 39. Ayetin Meali: Onlar Allah’ın gönderdiğini tebliğ ederler. Ondan korkarlar. Allah’tan başka bir kimseden de korkmazlar. Hesap gören olarak Allah yeter
Ahzab Süresi 39. Ayetin Tefsiri: Resulüllah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: Sakın sizden herhangi bir kimse Allah’ın emri hakkında bir şeyler söylemesi gerektiğini gördüğü halde kendini küçük görüp de onu söylememezlik etmesin. O takdirde Allah: Bu hususta seni söz söylemekten alıkoyan ne oldu buyuracak, o kişi de: Rabbim insanlardan korktum derse Allah da ona: Ben kendisinden korkulmaya en layık olanım buyuracak
Ahzab Süresi 40. Ayetin Meali: Muhammed, sizin adamlarınızdan kimsenin babası değildir fakat o Allah’ın Resulü ve nebilerin sonuncusudur. Allah her şeyi çok iyi bilendir
Ahzab Süresi 41. Ayetin Meali: Ey iman edenler! Allah’ı pek çok anın
Ahzab Süresi 42. Ayetin Meali: Sabah akşam onu tesbih edin
Ahzab Süresi 43. Ayetin Meali: O sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için üzerinize rahmetini gönderendir, Melekleri de. O müminlere çok merhametlidir.
Ahzab Süresi 44. Ayetin Meali: Ona kavuşacakları gün onlara sağlık dileği selamdır. Onlar için şerefli bir ecir de hazırlanmıştır
Ahzab Süresi 45. Ayetin Meali: Ey Nebi! Şüphe yok ki biz seni bir şahit, bir müjdeleyici, bir uyarıcı olarak gönderdik
Ahzab Süresi 46. Ayetin Meali: Allah’a izni ile çağıran ve nur saçan bir kandil olarak da
Ahzab Süresi 47. Ayetin Meali: Müminlere de muhakkak onlar için Allah’tan büyük bir lütuf ve ihsan olduğunu müjdele
Ahzab Süresi 48. Ayetin Meali: Kafirlere de, münafıklara da itaat etme. Onların eziyetlerine de aldırma. Allah’a tevekkül et, vekil olarak Allah yeter
Ahzab Süresi 49. Ayetin Meali: Ey iman edenler! Mümin kadınları nikahlayıp sonra kendilerine dokunmadan onları boşarsanız sizin için onlar aleyhine sayacağınız bir iddet olmaz. Ayrıca onları faydalandırın ve onları güzel bir bir şekilde salıverin
Ahzab Süresi 50. Ayetin Meali: Ey Nebi! Muhakkak biz sana mehirlerini verdiğin zevcelerini Allah’ın sana ganimet olarak verdiklerinden sağ elinin malik olduğu cariyeleri ve seninle beraber hicret eden amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını ve teyzelerinin kızlarını, bir de nefsini nebiye bağışlayan mümin kadını -eğer nebi onu nikah etmek isterse- diğer müminler bir yana yalnız sana has olmak üzere helal kıldık. Biz müminlere eşleri ve malik oldukları cariyeleri hususunda neleri farz kıldığımızı biliyoruz. Sana darlık olmasın diye (böyle hükmettik). Allah mağfiret, rahmet edendir.
Ahzab Süresi 50. Ayetin Tefsiri: Ve seninle beraber hicret eden amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını ve teyzelerinin kızlarını da buyruğu ; İşte bu buyrukta dile getirilen husus ifrat ile tefrit arasındaki orta ve adaletli olan yoldur. Çünkü Hıristiyanlar aralarında yedi ve daha fazla ata bulunmadıkça, bir erkek bir kadın ile evlenemez. Yahudilerden herhangi birisi ise, kendi erkek ve kız kardeşlerinin kızı ile evlenebilir.
Bu kamil ve tertemiz şeriat Hıristiyanların aşırılıklarını yıkarak amcanın ve halanın kızı ile dayı ve teyzenin kızı ile evlenmeyi mubah kıldı. Yüce Allah: ‘amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını ve teyzelerinin kızlarını’ buyurarak şerefi dolayısıyla erkek lafzını tekil, nakisalarından ötürü de dişi taraflarını çoğul olarak zikretmiştir.
Ahzab Süresi 51. Ayetin Meali: Hanımlarından kimi dilersen geri bırakabilir, kimi dilersen yanına alabilirsin. Geri bıraktıklarından kimi yanına almak istersen sana vebal yoktur. Bu gözlerinin aydınlığına, üzülmemelerine ve kendilerine verdiğinle hepsinin razı olmalarına daha uygundur. Allah kalplerinizde olanı bilir. Allah Alimdir, Halimdir
Ahzab Süresi 52. Ayetin Meali: Bundan sonra -sağ elinin malik olduğu dışında- kadınlar ve bunların birini başka zevcelerle değiştirmen -onların güzellikleri hoşuna gitse de-sana helal olmaz. Allah her şeyi görüp gözeticidir
Ahzab Süresi 53. Ayetin Meali: Ey iman edenler! Nebinin evlerine sizi için yemeğe izin verilmeden girmeyin. Yemek vaktini de beklemeye kalkışmayın, fakat davet olunduğunuzda girin. Yemek yediniz mi dağılın, söze dalmak için beklemeyin, çünkü bu Nebiyi rahatsız etmekte, ama o sizden utanmaktadır. Allah ise haktan utanmaz. Hanımlarından ihtiyacınız olan bir şey istediğinizde onlardan hicap arkasından isteyin. Bu sizin kalbiniz için de, onların kalpleri için de daha temizdir. Sizin Allah’ın Resulüne eziyet vermeniz de, ondan sonra zevcelerini nikahlamanız da ebediyen olacak bir şey değildir. Çünkü bu Allah’ın yanında çok büyük bir günahtır
Ahzab Süresi 54. Ayetin Meali: Siz bir şeyi açıklar yahut onu gizlerseniz şüphesiz ki Allah her şeyi çok iyi bilendir
Ahzab Süresi 55. Ayetin Meali: Hanımlar için babaları, oğulları, kardeşleri, kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi (Müslüman kadınları) ve sağ ellerinin malik olduğu (cariyeleri) hakkında günah yoktur. Allah’tan korkun, şüphesiz ki Allah her şeye tanıktır
Ahzab Süresi . Ayetin Tefsiri: Bu ayette neden amca ve dayı zikredilmemesinin sebebi; Çünkü onlar gördükleri kadının niteliklerini oğullarına anlatma ihtimalleri bulunduğu için kadının dayısı ve amcası yanında başını açmasını mekruh görmüşlerdir.
Ahzab Süresi 56. Ayetin Meali: Şüphesiz Allah ve melekleri Nebi’ye salat ederler. Ey müminler siz de ona salat ve selam edin
Ahzab Süresi 56. Ayetin Tefsiri: Resulüllah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: Kıyamet gününde insanlar arasında bana en yakın olacak olanlar, bana en çok salavat getirenlerdir. Başka bir hadis-i şeriflerinde ise; Yanında anıldığım halde bana salat getirmeyenin burnu yere sürtsün. Ramazan ayıl geldiği halde kendisine mağfiret olunmadan bu ayı bitirenin burnu yere sürtsün, anne ve babası yanında yaşlandığı halde onun cennete girmesine sebep olmadıkları bir adamın burnu yere sürtsün.
Ahzab Süresi 57. Ayetin Meali: Allah’a ve Resulü’ne eziyet edenlere, muhakkak Allah onlara dünya ve ahirette lanet etmiş ve onlar için horlayıcı bir azap da hazırlamıştır
Ahzab Süresi 58. Ayetin Meali: Mümin erkeklerle mümin kadınlara işlemedikleri şeyleri isnad ederek eziyet edenler muhakkak onlar bir yalan ve apaçık bir günah yüklenmiş olurlar
Ahzab Süresi 57. Ayetin Tefsiri: Resulüllah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: Aziz ve celil olan Allah buyuruyor ki: Ademoğlu bana eziyet ediyor. Dehre (zamana) sövüyor. Halbuki DEHR benim. Gecesini, gündüzünü evirip çeviriyorum
Ahzab Süresi 59. Ayetin Meali: Ey Nebi zevcelerine, kızlarına ve müminlerin hanımlarına deki: Cilbablarını üzerlerine giysinler. Bu onların tanınıp, incitilmemeleri için daha uygundur. Allah Gafurdur, Rahimdir
Ahzab Süresi 59. Ayetin Tefsiri: Medinelilerden birtakım fasık kimseler karanlık bastırınca geceleyin Medine yollarına dağılıyor, kadınların yollarından geçiyordu. Medinelilerin meskenleri ise dardı. Bundan dolayı geceleyin kadınlar ihtiyaçlarını karşılamak üzere yollara çıkardı. İşte bu fasıklar da onların bu çıkışlarını gözetleyip, peşlerinden gidiyorlardı. Üzerlerinde cilbab bulunan bir kadın gördüler mi bu hür bir kadındır deyip, onu rahatsız etmezlerdi ama üzerinde cilbab bulunmayan bir kadın gördüler mi, bu bir cariyedir derler ve onun üzerine hücum ederlerdi
Ahzab Süresi 60. Ayetin Meali: Eğer münafıklar, kalplerinde hastalık bulunanlar ve Medine’de yalan haber yayanlar vazgeçmezlerse andolsun sana onlarla çarpışmanı emrederiz. Sonra da onlar orada ancak az bir süre sana komşuluk ederler
Ahzab Süresi 61. Ayetin Meali: Lanete uğramışlar olarak; nerede ele geçirilirse yakalanır ve alabildiğine öldürülürler
Ahzab Süresi 62. Ayetin Meali: Daha önce geçenler hakkında Allah’ın sünneti(dir bu). Sen Allah’ın sünnetinde asla bir değiştirme bulamazsın
Ahzab Süresi 63. Ayetin Meali: İnsanlar sana Saati soruyorlar. Deki: Onun ilmi ancak Allah’ın yanındadır. Ne bilirsin, belki de o saat yakında kopacaktır
Ahzab Süresi 64. Ayetin Meali: Muhakkak Allah kafirlere lanet etmiş ve onlar için alevli bir ateş hazırlamıştır
Ahzab Süresi 65. Ayetin Meali: Onlar orada ebediyen kalıcıdırlar. Hiçbir veli ve yardımcı da bulamayacaklar
Ahzab Süresi 66. Ayetin Meali: Yüzlerinin ateşte evrilip çevrileceği o günde diyecekler ki: Nolaydı keşke biz Allah’a ve Resule itaat etseydik
Ahzab Süresi 66. Ayetin Tefsiri: Yüzleri üzere sürüklenerek cehenneme götürülecek, yüzleri cehenneme doğru çevrilecek, onlar bu halde iken bu sözleri söyleyecek ve keşke dünya yurdunda iken Allah’a ve Resulüne itaat eden kimselerden olsalardı diye temenni edecekler. Nitekim yüce Allah onların Arasat’taki durumlarını şu buyruklarıyla haber vermektedir:
O günde her zalim ellerini ısırıp: Keşke Resul ile birlikte hak yolu tutmuş olsaydım diyecek. Eyvah bana keşke filanı dost edinmeseydim. Andolsun ki bana zikir gelmişken ondan beni o saptırdı. Zaten şeytan insanı yaardımsız olarak ortada bırakandır (Furkan 27-29). O inkar edenler keşke Müslüman olsaymışlar diye temenni edeceklerdir (Hicr 2)
Ahzab Süresi 67. Ayetin Meali: Diyecekler ki: Rabbimiz, gerçekten biz yöneticilerimize ve büyüklerimize itaat ettik. Onlar da bizi yoldan saptırdılar
Ahzab Süresi 68. Ayetin Meali: Rabbimiz, onlara azaptan iki kat ver ve onları büyük bir lanetle lanetle
Ahzab Süresi 69. Ayetin Meali: Ey iman edenler! Siz de Musa’yı incitenler gibi olmayın. Allah onu dediklerinden temize çıkardı. O Allah’ın indinde itibarlı ve değerli idi
Ahzab Süresi 69. Ayetin Tefsiri: Resulüllah (s.a.v) şöyle buyurdu: Musa (a.s) ileri derecede hayalı ve son derece tesettüre (örtünmeye) dikkat eden birisi idi. Oldukça hayalı olduğu için de teni görünmezdi
Ahzab Süresi 70. Ayetin Meali: Ey iman edenler’ Allah’tan korkun ve dosdoğru söz söyleyin
Ahzab Süresi 71. Ayetin Meali: O da amellerinizi lehine olmak üzere düzeltsin. Günahlarınızı da mağfiret etsin. Kim Allah’a ve Resulü’ne itaat ederse büyük bir kurtuluşla kurtulmuş olur
Ahzab Süresi 72. Ayetin Meali: Biz emaneti göklere, yere ve dağlara arz ettik de onlar onu yüklenmek istemediler. Bundan endişeye düştüler ama onu insan yüklendi, çünkü o çok zalim ve çok cahildir
Ahzab Süresi 73. Ayetin Meali: Ta ki Allah münafık erkeklerle, münafık kadınları, müşrik erkeklerle, müşrik kadınları azaplandırsın, mümin erkeklerle mümin kadınlarında tövbesini kabul etsin. Allah Gafurdur, Rahimdir
Nakisa: Eksik, kusur
Hicap: Utanç, utanma, sıkılma