DOLAR
27,3824
EURO
29,0085
ALTIN
1.630,05
BIST
8.334,94
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Yağmurlu
22°C
İstanbul
22°C
Yağmurlu
Pazartesi Az Bulutlu
23°C
Salı Az Bulutlu
23°C
Çarşamba Az Bulutlu
23°C
Perşembe Az Bulutlu
22°C

Ahiret Hayatını & Öldükten Sonra Dirilmeyi İnkar Etmenin Sebepleri

11 Aralık 2021 20:30
478

Geçmişte ve günümüzde bir çok insan, bilmediği ahiret hakkında sürekli olarak konuşmaktan çekinmemiş ve ölüm ötesi hayatı akıl ve idraklerine sığdıramadıklarını ileri sürerek kabule yanaşmamışlardır. Bu çerçevede Kur’an’da düşüncenin ihmaliyle, alakalı, gerekse nefsani faktörler açısından ahireti inkara götüren bir kısım sebeplerin nazara verildiği görülmektedir.

Kur’an’a göre; Ahirete inanmayanların tatmin edici hiçbir delilleri yoktur

Ancak inkarcılar, sathi (yüzeysel) bakışlarıyla kavrayamadıklarından veya kavrama cehd ve gayretini göstermediklerinden, ortaya bir çok iddia atmaktan kendilerini alamamışlardır. Bu insanları inkara sevk eden faktörleri şu başlıklar altında toplamak mümkündür;

Ahireti İnkar Etmeye Sebep Olan Sathi ve Önyargılı Değerlendirme

İnsana gerek peygamber vasıtasıyla gerekse kainatta cereyan eden hadiselerin diliyle ard arda bilgiler verilmektedir. Bu hususla ilgili olarak bir ayette şöyle buyrulur: “…Ahiret hakkında onlara bilgiler ardarda gelmektedir, ama onlar bundan bir şüphe içindedirler, daha doğrusu onlar bundan yana kördürler (1)”.

Bu ayet ahirete dair delillerin bolluğuna rağmen, bir kısım insanlarda cehalet ve körlük içinde hareket etmeleri sebebiyle bu konuda hiç bir bilgi ve fikri ameliyenin oluşmadığını anlatmaktadır.

Ahiret Hayatını İnkar Etmeye Sebep Olan Zamana Dayalı Fikir Yürütme

Bu hayatın sonunda başka bir hayatın olmadığına dair, inkarcıların elinde hiç bir ilmi dayanakları ve delilleri yoktur. İnsanı ancak zamanın yok edeceği ve geriye toz topraktan başka bir şey kalmayacağı şeklindeki düşünceler; gerçekte ahireti inkar edenlerin zanlarından öte bir şey değildir.

Onlar ‘Bu hayattan sonra ne olacağını bilemeyiz; insan tıpkı bir saat gibi zamanla durur ve yok olur’ demekten öteye geçemezler. Gerçekte iddialarının akli ve mantıki bir temeli yoktur, ama onlar öyle olmasını arzu ederler.

Kur’an inkarcıların çoğunun, düşünceyi ihmal ve cehaleti tercih etmelerinin bir tezahürü olan zan ve tahmine dayandıklarını belirgin bir şekilde şu ayet-i kerimeyle ortaya koymaktadır: “İnkarcıların çoğu sırf bir zan (ve tahmine) tabi olurlar. Oysaki zan, gerçek adına bir şey ifade etmez (2)”

İnsanın tahmine dayanarak hakkında konuştuğu sahalar ise, aslında onun bilgi sahibi olmadığı sahalardır. Öyleyse insanın bilgi sahibi olmadığı bir hususta hiç bir esasa dayanmadan, heva ve vehimlerinden ibaret olan bir zanna tabi olmak suretiyle gerçeğe ulaşması asla mümkün değildir.

Ahireti İnkar Etmenin Sebeplerinden Birisi de Taklidi Yönelmedir

İnsanların, diğer bir çok konuda olduğu gibi ahiret konusunda da inkara kaymalarında sahip oldukları bilgilerin, doğru olup olmadığını öğrenmek için kendilerini zahmete sokmadan önde bulunanların veya çoğunluğu teşkil edenlerin, düşüncelerine kapılmalarının rolü büyüktür. Hiç bir delile dayanmaksızın önceleri taklit edenlerin, onlar gibi ahireti inkara gittiklerine Kur’an şu ayetiyle dikkat çeker:

  • ‘Hayır, yine öncekilerin dediklerini derler. Öncekiler: Ölüp toprak ve bir yığın kemik olduğumuzda mı diriltileceğiz? Yemin olsun ki, biz ve daha önce de babalarımız tehdit edilmişti. Bu evvelkilerin masallarından öte bir şey değildir’ demişlerdi. (3)”.

Ahiret Hayatını İnkara Sebep Olan Nefsani Faktörler

Kur’an-ı Kerim, ahireti inkara götüren sebepler arasında bir kısım nefsani faktörler üzerinde de durur. Kur’an-ı Kerim’in önemle üzerinde durduğu bu noktaları esas alarak üç başlık altında toplamak mümkündür;

TUTKU BOYUTUNA ULAŞMIŞ DÜNYA SEVGİSİ: Dünyayı ve hayatı sevmek insanın yaratılışında vardır. İnsan ihtiyaçlarını, arzularını ve zevklerini helal dairede fazlasıyla tatmin edebilir. Helal dairesi keyfe kafidir, haramlara gitmeye lüzum yoktur.

Burada konunun daha net anlaşılması açısından Bediüzzaman Hz’nin dünya ile ilgili çok orjinal ve enfes yaklaşımından bahsetmek istiyoırum. Dünyanın üç yüzü vardır;

1.Yüzü: Dünya Allah’ın isimlerinin tecelli ettiği bir sanat galerisidir. Dünyadaki eşya ve hadiseler Allah’ın isimlerinin yansıdığı birer ayna gibidirler. Her varlık Allah’ın harika bir sanatı, bir kitabı, bir mektubudur. Dünyanın bu yüzü gayet güzeldir, aşka layıktır.

2. Yüzü: Ahirete bakar. Dünya ahiretin tarlasıdır. Cennetin mezrasıdır. Ahirete, ebedi hayata giden yol dünyadan geçmektedir. Dünyanın Allah’ın hoşnutluğu çerçevesinde değerlendirilmesiyle ahiret kazanılmaktadır. Şu yüzü de evvel ki yüzü gibi güzeldir. Tahkire değil muhabbete layıktır

3.Yüzü: Sırf insanın hevasına bakan, gaflet perdesi olan ve ehli dünyanın hevesatının oyuncağı olan yüzüdür. Bu yüz çirkindir. Fani, gelip geçicidir ,elemlidir, aldatır

Bu açıdan meseleye baktığımızda sadece dünyanın çirkin yüzüne takılıp kalan ve her şeyi ondan ibaret gören insanların dünya zevkine dalmaları; uzun olsun kısa olsun hep bu hayatı düşünmeleri, varsa yoksa bu hayata yönelmeleri ve ona sonsuz umut bağlamaları, onları ahireti inkara götüren sebeplerden biridir.

İşte dünyanın bu çirkin yüzüne tutkunun, insana ölüm ötesini unutturduğunu işaretle Kur’an-ı Kerim bir ayetinde şöyle der ; “Onları dünya hayatı aldattı (4)”.

A’raf Süresinde geçen bu ayetin hemen akabinden onların ahirete kavuşacaklarını unuttukları vurgulanır (5). Böylece tutku boyutuna çıkmış dünyevi zevklerin insanı nasıl düşünemez hale getirdiğine dikkat çekilir.

Yalnız dünya hayatına razı olup ona kilitlenenlerin, başka daimi ve daha yüksek bir hayat hakkında düşünüp fikir yürütmeleri oldukça zordur. Diğer bir ifadeyle ,dünyayı varlıklarının gayesi kılanların düşüncelerinin, onun ötesine uzanması güçtür

Ahireti kabullenme noktasında insanı menfi tavır almaya götüren bir başka faktör olarak kibri görmekteyiz. İnsanın büyüklenmesi ve kendini yüksek görmesi anlamına gelen kibir ekseriyetle inatla iç içe bulunmakta ve insan fıtratının Yaratıcıya açılan pencerelerini perdeleyen bir sebep olmaktadır.

Kur’an-ı Kerim ahireti inkar edenlerin daha çok kibirli ve gururlu kimseler olduğunu Hz Musa’nın (a.s) diliyle şöyle ifade eder

“Musa ‘Ben hesap gününe inanmayan her kibirliden benim de sizin de Rabbiniz olan Allah’a sığınırım’ dedi (6)”.

Kibir basireti örten, kör eden bir perdedir. Bu itibarla kibirle örtülü bir vicdanın, ne kainatta sayfa sayfa yazılmış mucizeleri görebilmesi ne de ölüm ötesi bir hayatın varlığını kabullenmesi mümkün değildir. Zira basiret körleşince basar (göz) de bir işe yaramaz olur.

Kur’an-ı Kerim büyüklenen bir kalp ve kibirlenen bir nefsin ahiret gerçeği karşısında teslim ve ikna olmayacağını bildirir : “Ahirete inanmayanlara gelince, onların kalpleri inkarcı, kendileri de büyüklük taslayan kimselerdir (7)”.

Bunlar Allah’a kul olmayı, Allah’ın kulları gibi muamele görmeyi kibirlerine yediremeyerek, Peygamberlerin tebliğ ettiği iman esaslarını dinlemeye tenezzül etmeyip karşı çıkmışlardır. Diğer bir ifadeyle hakkı kabule tenezzül etmek istemeyen bu inkarcılar, mücerret bir büyüklük davası ve kuru bir azamet kuruntusuna saplanmışlardır.

Ahiret Hayatını İnkar Etmeye Sebep Olan Şeylerden birisi de: Azgınlığı Ve Şehevi İstekleri Devam Ettirme Arzusu ve Tutkusudur

Hak ve had tanımayan mütevacizlerin ve günaha düşkün olanların en belirgin özellikleri hesap gününü inkar etmeleridir. Kur’an-ı Kerim bu hususu “Hesap gününü, her bir haddini aşmış, günaha düşkünden başkası inkar etmez (8)” beyanıyla dile getirmektedir.

Ahireti inkar edenlerin bu konuda sergiledikleri tavır ve tutumlar, aslında yükümlülük ve sorumluluğun etkisinden kurtulma çabasıdır.

Böyleleri, ahiret gününü yalanlamak da teselli bulmaya çalışırlar. Öyle ki bu insanlar kendilerine ölüm ötesi hayatın varlığını bildiren ilahi mesajlar hatırlatıldığı zaman “Bunlar önceki milletlerin uydurmalarıdır, onlardan intikal eden hikayelerdir, üzerinde durmaya değmeyen asılsız şeylerdir” gibi sözlerle karşılık verirler. “Ona (diriliş gerçeğini bildiren) ayetlerimiz okunduğu zaman da ‘Eskilerin masallarıdır’ der. (9)”

Görüldüğü üzere, yaptıkları işin sonunu ve akıbetini düşünmeden keyiflerince şehevi arzularını yaşamaya ve beşerin hukukuna tecavüz etmeye alışmış olan bu insanlar, ceza gününe (karşılıkların verileceği güne) inanmaları durumunda keyifleri kaçmış olacağından, kendilerince çıkış yolunu, din gününün aslı yoktur manasına gelen ‘Eskilerin masallarıdır’ sözleriyle bulmuşlardır.

İnkarcıları böyle söylemeğe sevk eden ,onların işlemiş oldukları fiillerdir. Onlar kalpleri katılaşıncaya kadar bu yolda devam etmişlerdir. Onların kalpleri, günahları alışkanlık haline getirmelerinden dolayı pas tutmuş aynalar gibi kararmış, sonuçta gerçeği duymaz ve göremez olmuştur.

Ahireti inkar eden tiplerin bu durumu başka bir ayet de şu ifadelerle ele alınır; “Fakat insan önünü boş bulup günaha devam etmek ister (ve) O kıyamet günü ne zamanmış ? diye sorar (10)”.

Bu ayet ahireti inkar etmenin ruhtaki gizli saikini, asli sebebini açıklıyor. Şöyle ki insan şehvetlere dalmak, haramlara yönelmek istiyor, ama öldükten sonra diriliş ve hesaba çekilme fikri, onunla arzuları arasına giriyor. İnsan, hiçbir şeyin kendisini bu zevklerden engellemesini istemediği için de ahiret düşüncesini kalbinden uzak tutmak istiyor, öldükten sonra tekrar dirilme fikrini zihninden silip atmak istiyor.

Kaynak: Akademi Araştırma Heyeti / Bir Müslümanın Yol Haritası / bkz: 169-174

1-Nesml Süresi 66 ; 2-Yunus Süresi 36 ; 3-Mü’minun Süresi 81-83 4-En’am Süresi 130 5-A’raf Süresi 51 6-Mü’min Süresi 27 – 7-Nahl Süresi 22 8-Mutaffifin Süresi 12 ; 9-Mutaffifin Süresi 13 ; 10-Kıyame Süresi 5-6

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.