Peygamberimiz (s.a.v) buyuruyor ki; Divanlar, yani yapılan günahlar üç kısımdır
Affedilmeyen günahlar da Allah’a ortak koşmaktır. Cezası mutlaka verilecek olan günahlar ise kul haklarıdır.
Yüce Allah buyuruyor ki; Size yasak edilen büyük günahlardan sakınırsanız, diğer suçlarınızı bağışlar ve sizi iyi bir yola sokarız (1) ve yine Peygamberimiz (s.a.v) buyuruyor ki; Beş vakit namaz ve cuma namazı, eğer büyük günahlardan sakınılırsa arasındaki küçük günahları yok ederler. Başka bir rivayette: Büyük günahların haricinde aradaki günahlara keffret olurlar.
Peygamberimiz (s.a.v) buyuruyor ki; Büyük Günahlar;
İslam büyüklerinden bazıları diyor ki; Dünyalık konusunda peşin olarak cezayı gerektiren bütün günahlar büyüktür.
Adamın biri İbn Mesud’a sordu ki; Büyük günahlar hangileridir?
İbn Mesud dedi ki: Nisa süresinin başından itibaren otuzuncu ayete kadar oku. Yukarıda zikredilen 31. ayete sıra geldiği zaman dedi ki: Allah’ın Nisa süresinin buraya kadar olan kısmında zikrettiği bütün günahlar büyüktür.
İbn Abbas, İbn Mes’ud, İbn Ömer ve diğer rivayetlerin sonuçlarına bakılacak olursa,;
Bunlar;
Büyük günahların dört tanesi de dilde bulunur. Onlar da;
Büyük günahların üç tanesi de midededir. Onlar da;
İki tanesi de elde bulunur. Onlar;
İki tanesi de edeb mahalllindedir. Onlar da;
Bir tanesi de ayaklardadır ki o da savaş meydanında bir askerin iki düşmandan, on kişinin yirmi tane düşmandan kaçmasıdır
Büyük günahların biri de bütün bedene yayılmıştır ki, o da anne-babaya isyan etmektir.
İslam büyüklerinden bazıları diyor ki; Allah’ın yasakladığı ve kasıtlı olarak yapılan bütün günahlar büyük günahlardan sayılır.
1.Derece: Allah’ı ve Resulüllah’ı tanımaya engel olanıdır bu küfürdür. Küfürden büyük günah olabilir mi? Çünkü kul ile Allah arasında en büyük perde bilgisizliktir. Kulu Allah’a yakın kılan yol ise ilim ve Allah’ı tanımadır.
Kulun Allah’a olan yakınlığı onu tanıma nispetinde olduğu gibi, uzak oluşu da bilgisizliğinin derecesine göredir. Küfürden sonra gelen bilgisizlik de Allah’ın hilesinden emin olmak ve rahmetinden ümit kesmektir. Böyle bir durum da bilgisizliğin ta kendisidir. Allah’ı tanıyan kimsenin azabından emin olması veya rahmetinden ümitsizliğe kapılması düşünülemez.
2.Derece: Nefislerdir. Nefislerin muhafazasıyla hayat devam eder ve Allah’ı tanıması mümkün olur. Bunun için adam öldürmek Allah’ı inkardan daha hafif olmakla beraber, ondan sonra gelen en büyük günahlardan sayılır. Çünkü küfür direkt olarak gayeyi yok ettiği gibi, öldürmede gayeye alet olan hayatı ortadan kaldırır.
Çünkü dünya hayatı istenmesi, ahirete alet olduğundandır. Ahirete ulaşmakta Allah’ı bilmekle olur. Hayat olmayınca bu tanıma da olmaz. Adam öldürmenin büyük günahlardan oluşu bu yüzdendir. İnsanı helake götürecek herhangi bir organını kesmek veya dövmek de öldürmekten sonra gelir. Bunlarında kendi aralarında bazı farkları vardır.
Zina ve livata etmenin haram oluşu da bu derecededir. Şayet insanlar cinsi isteklerini yalnızca erkeklerle tatmin etmeye kalksalar, nesillerin sonu gelir ve insanlık biterdi. Bir şeyin bedenini var oluşuna engel olmak oluşunu yani mevcudunu da yok etmek demektir.
Livatanın hükmü de aynen böyledir. Zina her ne kadar insan neslinin yok olmasına sebep olmasa da, insanların soyunu birbirine karıştırır. Karı ve kocalığı yok eder, yardımlaşma duygusunu köreltir, böylece de dünyanın düzeni bozulur. İnsanlar bir tarafa, hayvanlarda bile düzenin sağlanabilmesi için cinsiyet fıtratına uyulur. Bu sebeple insanlığın düzenini gaye edinen dinde zina etmek kesinlikle haramdır.
Fakat zina etmek adam öldürmekten daha hafiftir. Çünkü zina mevcudun aslına zarar vermediği gibi, insan neslinin devamına da zarar vermez ama soyu yok eder. Cinayetlere yol açar. Buna rağmen livata da daha günah olması lazım gelir. Çünkü zina etmekte şehvet çift taraflıdır.
3.Derece: Maldır. Mal insanların geçimi içindir. Alelade, zor, hile veya çalma suretiyle mal sahibi olmak doğru değildir. Canlıların yaşamasına sebep olacağı için malında korunması gereklidir. Bunun yukarıda sayılan şeylerden farkı, alınması veya ödettirilmesinin mümkün oluşudur. Bu yönden diğerleri kadar mühim değildir. Geri alınma imkanı olmayan ve geri alınamayan malları haksız yere gaspetmek büyük günahlardan sayılır. Büyük günah oluşu dört bakımdandır;
I ▬ Hırsızlık yapılarak sahip olmaktır. hırsız yakalanamayınca mal onun olur ve büyük günaha girmiş olur
II ▬ Yetim malının yenilmesidir .Bu da saklıdan yenir. Çünkü yetimin malını ona en yakın olan akrabaları yer. Bu sebeple mal yiyen de kalacağından günahı büyük olur. Çünkü o emindir. Malını yediği yetimden başka düşmanı yoktur.
Yetim de küçük olduğundan kendi hakkını kuhafaza edemez. Önemli oluşu da bu bakımdandır. Malın zorla alınması böyle değildir. Çünkü ondan herkes haberdar olur. Emanete karşı yapılan ihanetin durumu böyle değildir. Onun sahibi de meydandadır ve gaspedilen hakkını geri alabilir.
III ▬ Büyük günahlardan sayılmasının üçüncü yolu da yalan yere şahitlik yaparak hakkı kaybetmiş olmasıdır.
IV ▬ Yalan yere yemin ederek inkar yoluna girmektir.
Küçük günahları sadece beş vakit namaz değil, büyük günahlardan korunmak da yok eder. Fakat büyük günahlardan sakınmanın küçük günahları ortadan kaldırması, büyük günahları işleme imkanına sahip iken onlardan sakınıldığı zamandır. Mesela; Zina yapacağı esnada Allah korkusundan bu hareketinden vazgeçmesi gibi.
Kaynak: İmam Gazali / İhyau Ulumi’d-Din / C:4 / bkz: 38-47
(1-Nisa Süresi 31)