Abese Süresi Mekki’dir. Hz Peygamber’in elçi olarak gönderilmesinin ikinci yılında bir bütün halinde indirilmiş olup 42 ayetten ibarettir. Adını ilk ayetindeki, yüzünü ekşitti, surat astı anlamına gelen abese kelimesinden almıştır. Hz Osman’ın kronolojik sıralamasına göre 24 , Hz Ebu Bekir’in cem ettirdiği elimizdeki Kuran’a göre 80. süredir.
İnkar, aklını kullanmamanın, düşüncesizliğin en kötü sonucudur. Mekki sürelerin bir özelliği de şudur:
Özellikle akla hitap eder, akl-ı selim sahiplerini uyarıcı, müjdeleyici, öğüt verici, yol gösterici ayetleriyle düşünmeye çağırır. Dinde ikrah değil, bilgi ve irade esastır. Hiç kimse inanmaya zorlanamayacağı gibi, öğüdün fayda vermeyeceği isteksiz kişilere öğüt vermeyi de anlamlı bulmaz. Ama öğrenmek isteyen hiç kimseye sırt çevrilemez. Çünkü şirkin, zulmün ve günahın kirlerinden ancak Kur’an ile onu okumak / dinlemek, düşünmek ve gerçekleri kavradıktan sonra hataları terk etmek suretiyle temizlenebilir.
Resulüllah (s.a.v) taşlaşmış kalplerin yumuşayacağını umarak, Kureyş’in ileri gelenlerinden birine veya birkaçına Kuran’dan bölümler okuyup onlardaki gerçekleri anlatma çabası içerisindedir. O esnada gözleri görmeyen İbn Mektum Abdullah b. Şureyh’de gelmiş ‘Ya Resulüllah! Beni irşat et, Allah’ın sana indirdiklerinden bana öğret’ diyerek ısrarla kendisiyle ilgilenilmesini istemiştir. Resulüllah (s.a.v) o anda irşat etmeye çalıştığı Kureyş‘in ileri gelenleriyle arasına girdiği için duyduğu rahatsızlığın belirtisi olarak İbn Mektum’a karşı yüzünü asar ve diğerleriyle ilgilenmeye devam eder.
Oysa Kuran Yüce Mevla’nın, gözü kulağı ve kalbi olan insanlara gönderdiği kıymetli bir öğüdüdür; ondan ancak düşünen ve isteyen kimse öğüt alıp yararlanır. Bilhassa, baş gözü görmemekle birlikte kalp gözü ve gönlü apaçık birisi gelmiş ‘Beni irşat et’ diyorken, ona surat asmak, yüzünü ekşitmek Allah tarafından hoş görülmemiştir. Özellikle de hakikatleri görmek istemeyen, haddini bilmeyen, akıbetini düşünmeyen ve burnunu havaya dikip Kuran’a karşı müstağni davranan bir müşrik yüzünden böyle bir tavır sergilemek Allah’ın elçisine yakıştırılmamıştır.
Kaynak: M. Zeki Duman / Beyanu’l-Hak / C:1 / bkz: 187